Dini kullanarak insanları kandırma sadece bugun ortaya cıkmış yeni bir hadise değildir, tarih boyunca her zaman bu tur insanlar bulunagelmiştir. Prof. Dr. Suleyman Derin, Altınoluk Dergisinde sahte din onderlerinin ozelliklerini anlatıyor.Tarih boyunca toplum planında guzel ve iyi olan her şeyin hemen sahtesi ortaya cıkmıştır. İnsanlığın medarı iftiharı olan peygamberlerin, velilerin, Âlimlerin yanında sahte peygamberler, muteşeyyih dediğimiz sahte şeyhler ve sahte din Âlimleri zuhur etmiştir. Hakeza doktorun, subayın, muhendisin, kısaca toplumda makbul olan her mesleğin na-ehil olan fırsatcıları her daim ortalıkta dolaşa gelmiştir. Bu sebeple halkımız “yarım doktor candan, yarım hoca da imandan eder” diyerek meseleyi arifane bir şekilde ozetlemişlerdir.

AHİRETTE EN BUYUK AZABI GORECEKLER DİNİ DUNYA İCİN KULLANANLAR OLACAK

Maddi konularda aldatılmanın telafisi bir şekilde bulunur, ama dini konuda aldatılanlar Allah muhafaza imanlarını kaybedebilir, ebedi azaba mustahak olabilir. Bu sebeple mutasavvıfların buyukleri, saf Muslumanları korumak icin maneviyat dolandırıcılarının vasıflarını, gercek sufiler ile sufi gecinenlerin ozelliklerini ayrıntıları ile acıklamışlardır. Tasavvuf erbabı diğer ilim dallarında olmadığı kadar otokritik yapmış, yollarının safiyetini koruma hususunda cok hassas davranmışlardır. Sufilere gore ahirette en buyuk azabı gorecek olanlar dunya menfaati ve gucu elde etmek icin dini kullananlar olacaktır, bu konuda İmam Rabbani şoyle der:

“Kıyamet gunu insanların en şiddetli azap goreni ilmi kendisine fayda sağlamayan Âlimlerdir.”1 buyurur Allah Resulu (s.a.v)… Zira onlar, Allah katında en değerli şey olan ilim rutbesini, alcak dunyanın mal, mevki, eş, dost ve makam gibi gelip gecici menfaatlerini sağlama aracı haline getirmişlerdir. HÂlbuki dunya Allah katında cok değersiz bir şey olup yaratıkların en nefret edilenidir. Allah katında alcak olanı ustun gorup, ustun olanı alcaltmak cok buyuk bir suctur. (33. mektup)

SAHTE ŞEYHLER ACGOZLULUKLE BİR ŞEYLER İSTER

Sufilere gore tasavvuf erbabına yakıştırılamayacak bir kotu ahlak varsa o da dunya sevgisidir, zira tasavvufun amacı insanı dunya sevgisinden kurtarmaktır. Bu sebeple para ve akce işlerinin yoğun olarak konuşulduğu yerlerde sufiler bulunamaz. Ahmed Yesevi Hazretleri madde icin her şeyi yapan bu tur kimseleri şoyle tanıtır: O sahte şeyhler ki muritlerinden acgozlulukle bir şeyler isterler… değersiz bir şekilde ve inleyerek muritlerinin eşiğinde dolaşırlar, bu vaziyette muritlerinden yardım alırlar. Eğer muritleri bağış ve yardımda bulunmasa, onlarla dovuşurler ve derler ki “Ben usanmışım, Tanrı da usanmıştır.” 2 Nitekim Yesevi ’nin tarif ettiği bu tur kimseler yakın zamanlarda ortaya cıkmış ve Muslumanların İslam ’a hizmet aşkını kullanarak nice hayır paralarını istismar etmiştir. Onun kullandığı dovuşmek sozu, din dolandırıcılarının menfaatleri soz konusu olduğunda işi ne boyuta goturebileceğini gostermesi acısından onemlidir.

HARAMLARI İŞLEMELERİ İCİN FETVA VERİRLER

Sahte din onderlerinin başka bir ozelliği ise dini ve şeriatı yaşatmak yerine heva ve hevesi yaşamanın onunu acmalarıdır. Muteşeyyihler insanların nefsani arzularına sınır cekmek bir tarafa onların nefsaniyetlerini daha da azdırırlar. Taraftarlarını kandırmak ve onlardan daha cok maddi cıkar sağlamak icin kendilerine makam, mevki ve para dağıtır, hatta onların haramları rahatca işlemesi icin fetvalar verirler:

Hevasına uyma şuphesi bulunan muteşeyyihin murid uzerinde bir tesiri olamaz, olsa da bu ancak muridin hevasına destek olur ki bu karanlık ustune karanlık demektir... Bu durumda kendisi saptığı gibi elindeki muridi de yoldan saptırmış olur. (23. Mektup)

Sufilere gore din yoluna girenlerin şeytanın tuzaklarından kurtulması icin gittikleri yol hakkında bilgi sahibi olmaları elzemdir. Sağlıklı bir din anlayışı her şeyden once fıkhın cercevesi icinde, Kur ’an ve sunnet ışığında yaşanan mÂnevî bir hayatla ele gecer. İmam MÂlik ’in dediği uzere “Kim fıkıhsız tasavvuf oğrenirse zındık olur, kim fıkıh oğrenir de tasavvuftan uzak kalırsa fasık olur. Kim de ilim ile maneviyatı kendisinde cem ederse dinin hakikatine erişir.”

Zındık, kendini Musluman zannettiği halde dinden cıkan, fasık ise gunaha duşen demektir. Demek ki dini bir gruba giren eğer fıkhi ve akidevi bilgileri eksik olursa kolayca İslam dairesinin dışına cıkabilmektedir. Gunumuzde yaşadığımız sıkıntıların altında yatan başlıca sebep dini yaşamaya arzulu olanların dini ilimlerden bihaber olmasıdır. Oyle ki din adına haramlar kolayca helal kabul edilmekte, esas vazifesi Peygamber efendimize bizi taşımak olan lider ve rehberler Peygamberin bile onune gecirilebilmektedir. HÂlbuki ehli sunnet ve ’l-cemaat akidesi tam olarak bilinse Musluman her tur aşırı fikirlerden kolayca kendisini kurtarabilecektir.

KUR'ÂN VE SUNNETTE UYGUNLUK

Sufilere gore onemli olan şeriatı yaşamaktır. İnsanın yaşantısı fıkha yani Kuran ve sunnete uygun olduğu surece keşif ve keramet gosterememesi bir eksiklik değildir. İmam Rabbani bu konuda Nakşi tarikatının buyuklerinden HÂce Ahrar Hazretlerinin şu sozunu aktarır:

“Her tur vecid ve manevi haller bizlere verilse, ama ic dunyamız mesela Ehl-i Sunnet ve ’l-cemaat inancı uzere olmasa, butun o halleri şakavetten ve husrandan başka bir şey saymam, Ehl-i Sunnet vel-cemaat inancı uzere olduktan sonra da, (sufiyÂne) hallerden tamamiyle mahrum kalsam asla buna uzulmem.”

Netice olarak dini kullanarak insanları kandırma sadece bugun ortaya cıkmış yeni bir hadise değildir, tarih boyunca her zaman bu tur insanlar bulunagelmiştir.

Bununla beraber olumsuz birkac ornekten yola cıkarak tum dini grupları kotu gosterenler iyi niyetle hareket etmemektedir. Abdulkadir Geylani, Bahauddin Nakşibend, Mevlana, Yunus emre, Akşemseddin gibi nice buyuk Allah dostlarını yetiştiren maneviyat mekteplerini nasıl zararlı gorebiliriz ki! Yukarıda ismi gecen sufiler zamanında da pek cok sahte muteşeyyih ortaya cıkmış, şeylikten şahlığa gecmek icin uğraşmışlardır. Ama o zaman hem devlet hem de millet bu kotu orneklere bakarak tasavvuf yolundan vazgecmemişlerdir. Başka bir deyişle pire icin yorgan yakalım diyenlerin derdi pireyi yakmak değil ev sahibini mağdur etmektir. Allah Teala tum Muslumanları sahte din rehberlerinden korusun, gercek din alimleri ve murşidlerin de sayısını artırsın.

Dipnotlar: 1) Et-TeberÂni, es,Sağir, nr. 507. 2) Fakrname, s.74.

Kaynak: Prof. Dr. Suleyman Derin, Altınoluk Dergisi, 368. Sayı
İslam ve İhsan