
Allah Teala Mulk Suresi ’nde meÂl olarak şoyle buyurmaktadır: “Hanginiz daha guzel amel yapacak diye sizi sınamak (ve bunu size gostermek) icin olumu de dirimi de yaratan O ’dur..”1Âyet-i kerimede olumun (mevt) ve dirimin (hayat) yaratılma sebebi ve hikmeti olarak kimin amel/davranış yonunden en guzel (ahsenu amela) olacağını denemek diye acıklanmış bulunmaktadır. Bu beyan, mu ’minlerin kişisel ve toplum hayatına ilahi bir oz, bir hedef ve gaye belirlemiştir: En cok değil, en guzel amel sahibi olmak.
Dunya zaten imtihan sahnesidir. Kimsenin “inandım” demekle sınanmayacağı duşunmesine kapılması mumkun değildir. Nitekim konu Âyet-i kerimelerde acıkca ifade buyrulmuştur: “İnsanlar, sınanmaksızın sadece “İnandık” demekle, serbest bırakılacaklarını mı sandılar? Gercek şu ki, Biz onlardan oncekileri de imtihan ettik. Allah, doğru soyleyenleri ve yalancıları mutlaka birbirinden ayıracaktır.Yoksa kotulukleri işleyip duranlar elimizden kacıp kurtulacaklarını mı sandılar? Eğer oyle duşunuyorlarsa onlar ne kotu hukum veriyorlar. Kim Allah ’a kavuşmayı umuyorsa, guzel işler yapsın, cunku Allah ’ın belirlediği vakit mutlaka gelecektir. Her şeyi işiten, her şeyi bilen yalnız O ’dur.2
İŞ VE DAVRANIŞLARDA EN GUZELİ ORTAYA KOYMA BİLİNCİ
Ayrıca yazıya esas aldığımız Âyet-i kerimede hayattan once olumun zikredilmiş olması, yapılacak iş ve davranışlarda en guzeli ortaya koyma bilincini yerleştirici ve pekiştirici bir vurgudur. Zira Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem ’in buyurduğu gibi, “uyarıcı olarak olum yeter”.
Ote yandan olum ve hesaba cekilmeyi unutmak, işlenen hataların onde gelen sebeplerindendir.
Ayet-i kerimeden, hayatın butununu kapsayan iş ve davranışlar icinden ozellikle eğitim-oğretimde, tebliğ ve irşat faaliyetlerinde bulunanların amelde guzelliği on planda tutmaları lazım geldiği anlaşılmaktadır. Hatta netice itibariyle cemaat onderlerinin şeyhu ’l-evrad değil, şeyhu ’l-irşad olmaları anlamı da cıkarılabilir. Zira şer ’i şerif cercevesinde kalmak şartıyla tarikatlerin, dindarlıkta kemali hedefleyen kurumlar olduğu ya da olması gerektiği dikkate alınınca bolca zikir ve evrad tavsiyesinden once, “amel guzelliği” acısından farzlara, hak ve hukuka ozen gosterilmesinin tavsiyesi gerekli olmaktadır. Namazda okuduğu surelerde yanlışı ve eksiği olan muridanın, bu kıraat ya da bilgi eksikliğini duzeltme yerine, şu kadar evrad ve ezkar cekmesi ne olcude isabetli bir davranış sayılabilir?
Amelde cokluğu, guzelliğe tercih etmek, yaratılış gayesinde oncelik kayması olarak buyuk kayıplara vesile olur. Dindarlıkta bu noktaya fevkalÂde dikkat etmek gerekir. Zira dindarlık, iddia ve gosteriş değil, ihlas ve ilkelere uygunluk meselesidir.
GUC YETİREBİLECEĞİNİZ AMELLERİ USTLENİNİZ
Hz. Peygamber (s.a.), peş peşe oruc tutmakta (savm-i visÂl) pek ısrarcı olan bir grup sahÂbiyi fiili bir sınamaya tabi tuttuktan sonra, onları; فَاكْلَفُوا مِنْ الْعَمَلِ مَا تُطِيقُونَ = Guc yetirebileceğiniz amelleri ustleniniz!3 diye uyarmış, amellerde cokluk peşinde değil, tÂkat olcusunde guzelce yerine getirme gayretinde olunmasını emir ve tavsiye buyurmuştur.
Âişe radıyallÂhu anh ’dan rivÂyet edildiğine gore Resû-lullah sallallÂhıı aleyhi ve sellem şoyle buyurmuştur: إِنَّ الَّلهَ يُحِبُّ إِذَا عَمِلَ أَحَدُكُمْ عَمَلًا أَنْ يُتْقِنَهُ “Allah TeÂl sizden birinizin bir iş yaptığı zaman, onu sağlam (guzel) yapmasını sever. “4
İşi guzel ve sağlam yapmak, guzellik ve sorumluluk duygusu gelişmiş, yani işini benimsemiş ehil kişilere ait bir meziyettir.
İnancta tevhit, ibÂdette ihlÂs, muamelÂtta doğruluk, sanatta incelik, işde sağlamlık ve estetik, hem Âyet-i kerimedeki ahsenu amela ifadesinin hem de Âişe validemizin rivayet ettiği hadisin ongorduğu guzellik ve sağlamlık cumlesindendir. Buradan hareketle şoyle bir sonuca varmak da mumkundur: Meşru olmak kaydıyla işin en kısa surede, en guzel (mukemmel) bicimde, en faydalı nitelikte ortaya konulması “musluman işi”nin belirleyici ozelliği olmalıdır.
AMELDE İYİLİK OLCUSU
Hileli iş yapan, sorumluluğunu geciştirmeyi akıllılık veya kÂr sayanların amelde iyilik olcusunden ve kalitesinden uzaklaştıkları acıktır. Ozellikle toplumun yonetimini elinde bulunduranların sorumluluklarını en guzel yani prensiplere, gune gundeme uygun bicimde yerine getirme, ummete ait hizmetleri onemseme ve onceleme olgunluğundan ve gayretinden uzak kalmaları pek buyuk felÂkettir. “İş, ehil olmayanlara verildiği zaman kıyameti bekle!”5 uyarısı, bu noktadaki felaketi yeterince acıklamaktadır.
İşin guzel yapılması (ahsenu amela) prensibi, kabiliyetleri kendi alanlarında kullanmayı ve ustesinden gelinemeyen gorevden cekilmeyi ve onu ehline bırakmayı da gerektirir.
Meslek, ticÂret, san ’at, idare ve sanayi alanlarında başarılı olabilmek; temelde, guzeli ortaya koyma idealini getirmiş olan İslÂm ’ı yaşamakta en mukemmel olma, amelde en guzel olanı yakalama arzu ve uygulamasındaki başarı oranına bağlıdır.
AMEL GUZELLİĞİ
Amel guzelliğini inanclara ve inanclar dunyamızın oluşturduğu prensipler manzumesine uygunlukta aramak zorundayız. Muşterek inanc değerlerimize yabancı her şey guzel de olsa yabancıdır. En guzel bicimde yapma gayretinden yoksun olarak ortaya konulan iş, yerli olsa bile, prensibe yabancıdır ve dolayısıyla sahibini asıl amaca, Allah ’ın hoşnutluğuna goturmede etkisizdir.
Oldurmede, hayvan boğazlamada bile bir guzellik arayan İslÂm6, her şeyden once muslumanları “cok” olmasa da sağlam ve guzel işler yapan kimseler olmaya cağırmaktadır. Zira “Âyinesi iştir kişinin lÂfa hakılmaz.”
O halde amelde guzelliği, kesrete/cokluğa kurban etmemek gerekir.
Dipnotlar: 1) el-Mulk (67), 2 2) el-Ankebût (29), 2-5 3) Bk. Buharî, Savm 49, Rikak 18; Muslim İman 199, Sıyam 58; Ebu Davud, Tatavvu ’ 27; Nesaî, Kıble 13; İbn mÂce, Zuhd 28; Muvatta, Salatu'l-leyl 4; Ahmed b. Hanbel, Musned II, 231, 250, 412, 418, 496 4) Beyhakî, Şuabu ’l-imÂn, IV, 334-335 (Beyrut, 1990) 5) Buhari, İlim, 6) Muslim, sayd 57; Ebû Davud. edÂhi 11; Tirmizi, diyÂt 14; NesÂi, dahÂy 22, 26, 27; İbn MÂce, zebÂih 3; Darimî, edahi 10
Kaynak: İsmail Lutfi Cakan, Altıoluk Dergisi, 383. Sayı
İslam ve İhsan