
Sabahları boş kursakla fakat endişesiz olarak rızık aramaya cıkan kuşların rahatlığı ve teslimiyeti icinde, yersiz birtakım duşuncelere ve endişelere kapılmadan nasibini aramayı, boş oturmamayı, tevekkulun gereği sayan aşağıdaki hadis-i şerif; rızkı verenin sadece Allah olduğu bilinciyle hareket etmenin, Allah ’a gereği gibi tevekkul anlamına geldiğini soyluyor bize.Omer İbnu ’l-HattÂb radıyalluha anh ’den rivayet edildiğine gore “Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ’i şoyle buyururken dinledim” demiştir:
“Eğer siz Allah ’a gereği gibi guvenseydiniz, (Allah), kuşları doyurduğu gibi sizi de rızıklandırırdı. Kuşlar sabahları kursakları boş olarak cıktıkları halde akşam dolu kursaklarla donerler.” (Tirmizî Zuhd 33. Ayrıca bk. İbni MÂce, Zuhd 14)
ALLAH'A KARŞI SUREKLİ GUVEN VE İTİMAT
Şartlar nasıl olursa olsun Allah TeÂl ’ya karşı surekli bir guven ve itimat halinde olmak ve rızkı veren ’in sadece Allah olduğu bilinciyle hareket etmek, Allah ’a gereği gibi tevekkul anlamına gelmektedir. Calışmak, cabalamak, tedbir almak gibi davranışlar rızkın gercek sebebi değildir. Rızkı veren yalnızca Allah ’tır. Otesi vesilelerdir. Gercek rızık verenin Allah olduğu bilincine sahip olduktan sonra, gosterilecek gayretler bir anlam kazanır.
Rızkı, calışma ve gayrete bağlamak ise, sebebi, yaratıcı yerine koymak gibi buyuk bir yanlışa goturur. Cunku Âyette de beyan buyurulduğu gibi “Yeryuzundeki butun canlıların rızkını ancak Allah verir” [Hûd Sûresi (11), 6]. Hadîs-i şerîf, calışma ve rızık aramanın tevekkule ters duştuğunu değil, tam aksine, sabahları boş kursakla fakat endişesiz olarak rızık aramaya cıkan kuşların rahatlığı ve teslimiyeti icinde, yersiz birtakım duşuncelere ve endişelere kapılmadan nasibini aramayı, boş oturmamayı, tevekkulun gereği saymaktadır. Onemli olan, Âlemin rızkını vermeyi tekefful etmiş olan Allah ’a itimadı sarsmamak, gereksiz ve yersiz duygulara kapılmamaktadır. Zira boylesine bir guven sapması, gosterilen gayretlere rağmen, tatmin edici sonuclara ulaşamamanın sebebi olur.
Kulların rızık konusunda Allah ’a karşı tam bir guven icinde olmaları, bu acıdan kuşları ornek almaları ve kendilerini Allah ’ın rızıklandırdığı, “rızkını sırtında taşımayan nice canlıların bulunduğu”nu [bk. Ankebût sûresi (29), 60] unutmamaları esastır. Şunu bir kere daha vurgulamak gerekir ki, Allah ’a guven duygusu tevekkul, kalbte bulunur. Bu duygu kalbteki yerini koruduğu surece gayret ve cabalar tevekkule asla ters duşmez. Bir zorluk cıkarsa, bu, Allah ’ın takdiri iledir, bir kolaylık olursa, bu da Allah ’ın kolaylaştırması iledir. Kul kendisinde bir varlık ve guc gorup işi zora sokmamalı, uzerine duşeni yapmakla yetinmeli, neticeyi daima Allah ’a havale etmeli, ondan bilmelidir.
HADİSTEN OĞRENDİKLERİMİZ
1- Rızık, Alah ’ın takdirindedir. KÂinÂtı besleyen O ’dur.
2- Rızkını temin icin calışmak, -kendinde bir varlık gormemek şartıyla- tevekkule mÂni değildir.
3- Her insan rızkını temin icin calışacaktır. Ancak rızkını Allah ’ın verdiğini unutmayacaktır.
4- Kul, Allah ’a guveni nisbetinde rahat eder, huzur bulur.
Kaynak: Riyazus Salihin, Hadis-i Şerif Tercumesi, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan