Peygamber Efendimiz (s.a.v) "İnsanların en hayırlısı kimdir?" sorusuna nasıl cevap veriyor? Peygamberimizin (s.a.v) sahabiye, insanların en hayırlısı olmak icin verdiği tavsiye...CenÂb-ı Hak buyuruyor:
“İnsan hicbir soz soylemez ki, yanında gozetleyen yazmaya hazır bir melek bulunmasın.” (KÂf, 18)
Rasûlullah (sav) buyurdular:
“…Ozur dilemeni gerektiren bir sozu soyleme!...” (İbn-i MÂce, Zuhd, 15)
Bir gun Rasûl-i Ekrem (sav) devesinin uzerinde, arkadaşları da O ’nun onunde gidiyorlardı. MuÂz bin Cebel (ra):
“-Ey AllÂh ’ın Elcisi! Siz ’i rahatsız etmeyeceksem, yanınıza yaklaşmamaya izin verir misiniz?” diye sordu.
İNSANLARIN EN HAYIRLISI KİMDİR? Peygamber Efendimiz izin verince MuÂz (ra):
“-Canım Sana fed olsun, y RasûlallÂh! CenÂb-ı Mevl ’dan niyÂzım, bizim emÂnetimizi Sen ’den once almasıdır. Allah gostermesin ama, Sen bizden once vefÂt edersen, Sen ’den sonra hangi ibÂdetleri yapalım?” diye sordu.
Hz. Peygamber (sav) bu soruya cevap vermedi. Bunun uzerine MuÂz (ra):
“-Allah yolunda cihÂd mı edelim?” diye sordu.
Peygamber Efendimiz (sav):
“-Allah yolunda cihÂd guzel şeydir; ama insanlar icin bundan daha hayırlısı vardır.” buyurdu.
“-Yani oruc tutmak, zekÂt vermek mi?”
“-Oruc tutmak, zekÂt vermek de guzeldir.”
MuÂz (ra) bu minvÂl uzere insanoğlunun yaptığı butun iyilikleri sayıp doktu. Rasûl-i Ekrem (sav) her defasında:
“-İnsanlar icin bundan daha hayırlısı vardır.” buyuruyordu.
Hz. MuÂz (ra):
“-Anam-babam Sana kurban olsun, insanlar icin bunlardan daha hayırlı olan nedir?” diye sorunca Peygamber Efendimiz (sav) ağzını gosterdi ve:
“-Hayır konuşmayacaksa susmak.” buyurdu.
MuÂz (ra):
“-Konuştuklarımızdan dolayı hesaba mı cekileceğiz?” diye sordu.
Bunun uzerine Rasûlullah (sav) Hz. MuÂz ’ın dizine hafifce vurarak ona şunları soyledi:
“-Allah hayrını versin ey MuÂz! İnsanları yuzustu cehenneme surukleyen, dillerinin soylediğinden başka nedir ki? Kim Allah ’a ve Âhiret gunune inanıyorsa, ya hayırlı soz soylesin veya sussun, zararlı soz soylemesin! Sizler hayırlı soz soyleyerek kazanclı cıkınız; zararlı soz soylemeyerek rahat ve huzûra kavuşunuz.” (HÂkim, IV, 319/7774)
Kaynak: Altınoluk Dergisi, 2g1d
İslam ve İhsan