
CenÂb-ı Hak, kullarının yuruyuşunden konuşmasına kadar her hÂline incelik ve nezÂketin hÂkim olmasını arzu buyurmaktadır. Bunun icindir ki kaba ve yuksek bir sesle konuşmayı, bağırıp cağırmayı cirkin bir şeye benzeterek Muslumanları bundan sakındırmıştır.MUTEBESSİM, İNCE, NAZİK VE DERİN RUHLU OLMANIN ONEMİ
Gul ve cicek manzaraları, en haşin ve nÂdÂn bir insanı bile tebessum ettirir. Onun icin, insanlara rehberlik yapan ve sohbet eden kişiler de boyle gul tabiatlı olmalı, en katı kalpleri bile yumuşatıp, en abus cehreleri dahî gulumsetebilmelidir. Tebessum, manevi sohbetcinin tabiat-ı asliyesi hÂline gelmelidir.
Cerîr bin Abdullah (r.a.) der ki:
“Musluman olduğum gunden beri Rasûlullah r beni yanına girmekten hicbir zaman men etmemiş ve beni her gorduğunde mutlak tebessum etmiştir.” (Muslim, FedÂilu ’s-SahÂbe, 134)
Peygamber Efendimiz (s.a.v.):
“Kardeşine tebessum etmen, bir sadakadır...” buyurmuştur. (Tirmizî, Birr, 36/1956)
SahÂbeden Ummu ’d-Derd (r.a.) şoyle anlatır:
“Kocam Ebu ’d-Derd (r.a.), bir soz soylediğinde muhakkak tebessum ederdi. Bir gun ona:
«–İnsanların seni ayıplamasından korkuyorum!» dedim. O ise:
«–Rasûlullah (s.a.v.) bir soz soylediğinde muhakkak tebessum ederdi.» dedi.” (Ahmed, V, 198, 199)
Bunun yanında sohbetci, insanlar tarafından husn-i kabûl goren ve uyulması gereken nezÂket kÂidelerini de iyi bilmeli ve onları hicbir zaman ihmÂl etmemelidir. İnce, nÂzik ve derin ruhlu olmalı, dÂim Allah rızÂsını on planda tutmalı, kimseyi incitmemeli ve kimseden incinmemelidir. Gonullerin nazargÂh-ı ilÂhî olduğunu unutmamalıdır.
MANEVİ EĞİTİMDE NEZAKETE İTİNA GOSTERMELİ
Rasûlullah Efendimiz, mÂnevî eğitimde nezÂkete son derece îtin gosterirdi. Herhangi bir kusur işlendiğinde o kusurun fÂilini rencide etmemek icin setreder ve kendisine galat-ı ru ’yet (gorme hatÂsı) izÂfe ederek:
“−Bana ne oluyor ki sizi boyle goruyorum?!” buyururdu. (Bkz. BuhÂrî, MenÂkıb, 25; Muslim, SalÂt, 119)
Yine zaman zaman da kusurlu muhÂtabı gizleyerek hitÂbı ucuncu şahsa yonlendirir ve:
“İnsanlara ne oluyor da şoyle şoyle soyluyorlar?!” buyururdu. (Ebû DÂvûd, Edeb, 5/4788)
PEYGAMBERİMİZ'İN NEZAKET VE İNCELİĞİ
Peygamber Efendimiz ’in k ’bına varılmaz nezÂketini gosteren misallerden biri de şu hÂdisedir:
Allah Rasûlu (s.a.v.) ashÂbıyla birlikte deve etiyle yapılmış bir yemek yemişti. Tam namaza duracakları esnÂda bir yellenme kokusu duyuldu. Fahr-i KÂinÂt Efendimiz, o kişinin toplum icinde kucuk duşmemesi icin; “Deve eti yiyenler abdest alsın!” buyurdu. Butun sahÂbîler yeniden abdest aldılar. Yani bir kişinin mahcup olmaması icin Efendimiz (s.a.v.) butun cemaate tekrar abdest aldırdı.
Buna benzer bir nezÂket ve inceliği şu hÂdisede de goruyoruz:
Hazret-i Omer t bir evde insanlarla birlikte bulunuyordu. İclerinde Cerîr bin Abdullah (r.a.) da vardı. O esnÂda Hazret-i Omer bir koku duydu. Oradakilere:
“–Bu kokunun sahibi hemen kalkıp abdest alsın!” dedi.
Cerîr (r.a.):
“–Ey Mu ’minlerin Emîri! Buradaki herkes abdest alsa daha iyi olmaz mı?!” dedi.
Bu ince anlayışa hayran kalan Hazret-i Omer (r.a.) ona:
“–Allah sana rahmet eylesin! Sen cÂhiliye devrinde ne guzel bir efendiydin, İslÂm doneminde de ne guzel bir efendisin!” buyurdu. (Ali el-Muttakî, Kenz, no: 8608)
MANEVİ SOHBETCİ HER HAL VE HAREKETİNE DİKKAT ETMELİ
Sohbet eden kişi, her hÂl ve hareketine dikkat etmeli, sevdikleriyle şakalaşırken dahî nezÂkete riÂyet etmelidir.
CenÂb-ı Hak, kullarının yuruyuşunden konuşmasına kadar her hÂline incelik ve nezÂketin hÂkim olmasını arzu buyurmaktadır. Bunun icindir ki kaba ve yuksek bir sesle konuşmayı, bağırıp cağırmayı cirkin bir şeye benzeterek Muslumanları bundan sakındırmıştır.[1]
Yine Rabbimiz, Âyet-i kerîmelerde şoyle buyurmuştur:
“Ey îmÂn edenler! Seslerinizi Peygamber ’in sesinin ustune yukseltmeyin! Birbirinize yuksek sesle konuştuğunuz gibi, Peygamber ’e karşı yuksek sesle konuşmayın; yoksa siz farkına varmadan amelleriniz boşa gidiverir… (Rasûlum!) Sana odaların arka tarafından bağıranların coğu, aklı ermez, duşuncesiz kimselerdir.” (el-HucurÂt, 2-4)
CenÂb-ı Hak, sahÂbe-i kirÂmı îkaz ettiği bu Âyetlerde, Allah Rasûlu ’ne karşı seslerini yukseltmeyip edebi muhÂfaza etmelerini emretmektedir.
Bir mu ’min de, nezÂketli bir ifÂdeyle konuşmalı, bilhassa buyuklerine karşı edebe dikkat edip onların yanında sesini kısmalıdır.
[1] Bkz. Lokman, 19.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Sohbet ve Adabı, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan