Muhterem Osman Nûri topbaş Hocaefendi, "Sadıklarla beraber olabilmenin yollarını" bizlere gosteriyor.
AllÂhʼın affına, rızÂsına ve muhabbetine nÂil olabilmek niyetiyle, Oʼnun velî kullarına muhabbet duymak, buyuk bir saÂdet vesîlesidir. LÂkin; “Ben Allah dostlarını seviyorum.” demekle iş bitmez. Bu sevginin, hÂl ve davranışlarla ispatlanması zarurîdir.

Hakkʼın velî kullarına muhabbetin ilk şartı, onlara hurmet ve edep duygularıyla yaklaşmaktır. İkinci olarak da onların hÂl ve davranışlarını, hayata bakış tarzlarını, helÂl-haram hassÂsiyetlerini, hak-bÂtıl anlayışlarını, hayır-şer telÂkkîlerini, şefkat, merhamet ve comertliklerini, velhÂsıl butun hissiyat, fikriyat ve muÂmelÂtıyla şahsiyetlerini, imkÂn nisbetinde ornek almaktır.

ONLARIN YAPTIĞI AMELLERİ YAPMADIKCA BİR FAYDA GOREMEYİZ!

Şu hÂdise ne kadar ibretlidir:

BÂyezîd-i BistÂmî Hazretleri bir gun yolda gidiyor, bir genc de ayak izlerine basarak onu takip ediyordu. Şeyhin uzerinde bir kurk vardı. Genc:

“–Efendim! Kurkunuzden bir parca verseniz de bereket ve feyzinizden istifÂde etsek!” dedi.

Hazret ona şu hikmetli cevÂbı verdi:

“–Değil kurkunu, bizzat BÂyezîd ’in derisini giysen, onun yaptığı amelleri yapmadıkca bir fayda goremezsin!”[2]

Yani ehlullÂhʼtan mÂnen istifÂdenin ilk şartı, onlardan gorup oğrendiklerimizi, istîdÂdımız ve tÂkatimiz olcusunde hayatımıza tatbik etmemiz ve onlar gibi yaşamaya gayret gostermemizdir.

CENÂB-I HAKK'IN RÂZI OLACAĞI HÂL VE AHLÂKTA OLMALIYIZ!


BÂyezîd-i BistÂmî Hazretleri buyurur:

“AllÂh ’ın velî kullarını sev, sevgini belli et ve kendini onlara sevdir ki, onlar da seni sevsinler. Allah TeÂl her gun ve her gece evliyÂsının kalbine yetmiş kez nazar eder. Ola ki bir velîsinin kalbinde senin ismine nazar eder de, seni sever ve gunahlarını affeder.”[1]

Nitekim Hasan-ı Basrî Hazretleri şoyle buyurur:

“Ey insanlar! «Kişi sevdiğiyle beraberdir.»[3] hadîsini yanlış anlamayın! (Gucunuz nisbetinde) sÂlihlerin amelini işlemedikce, sÂlihlerden olamazsınız. Zira yahudî ve hristiyanlar da kendilerince peygamberlerini sevdiklerini iddi ederler; fakat (hÂl, ahlÂk ve yaşayışları itibÂriyle) onlarla değildirler.” (İhyÂ, c. II, s. 402)

VelhÂsıl AllÂhʼın velî kullarıyla beraber olmak ve gonullerinde bir yer edinmek istiyorsak, CenÂb-ı Hakkʼın rÂzı olacağı hÂl, ahlÂk ve vasıflara burunerek hayatımızı o Hak dostlarının gosterdiği istikÂmette tanzim etmeye calışmamız zarurîdir.
Dipnotlar: [1] AbbÂs, Ebû Yezîd, sf. 70; Sehlegî, en-Nûr, sf. 99, 115. [2] AttÂr, Tezkire, sf. 191. [3] BuhÂrî, Edeb, 96.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Altınoluk Dergisi, 2015 – Mart, Sayı: 349, Sayfa: 032
İslam ve İhsan