
Alacaklının isteği karşısında zengin bir kimsenin borcunu geciktirmesi İslam ’a gore haramdır.ZENGİNİN BORCUNU ODEMEYİ ERTELEMESİ ZULUMDUR
"Gercekten Allah, emÂnetleri ehline vermenizi emreder." Nis sûresi (4), 58"Allah, emÂnetleri sahiplerine iÂde etmenizi emreder" diye de tercume edilmesi mumkun olan Âyet-i kerîme, genelde butun emÂnetlerin o emÂnetlere ehil yani lÂyık olan kimselere verilmesi kuralını yerleştirirken, ozelde Âriyet olarak bırakılmış olan şeylerin asıl sahiplerine iÂdesini de ongormektedir. Bir şeyi birine emÂnet bırakan veya borc veren kimse, karşısındakine guvendiğini gostermektedir. Zamanı gelince veya sahibi isteyince emÂnet edilen şeylerin sahibine iÂde edilmesi bu Âyetin muslumanlardan istediği ve beklediği tavırdır. İnsanların guvenilirliği bu noktadaki tavırlarıyla cok yakından ilgilidir. Zira emÂnete hıyÂnet, bir hadîs-i şerîfte acıkca belirtildiği gibi munÂfıklık işaretidir.
"Birbirinize bir emÂnet bırakırsanız, emÂnet bırakılan kimse o emÂneti sahibine versin." Bakara sûresi (2), 283İhtiyaclar dunyasında ve toplu halde yaşayan insanlar, cok değişik sebeplerle birbiriyle yardımlaşmaya ve dayanışmaya mecburdurlar. Bu sebeple de beşerî ilişkilerde mutlaka borc, alacak ve emÂnet bırakıp almak gibi muameleler pek tabiîdir.
Borc, alacaklısına odenmesi gerekli bir emÂnettir. EmÂnet bırakma işi, her şeyden once bir guven meselesidir. Alacaklı kişi, alacağına karşılık olarak herhangi bir rehin almaz ve yazı ile kayıt edilmesine veya noter senedine gerek gormezse, kendisine guvenilen kişi, istenmesi halinde veya vakti gelince o emÂneti derhal odemeli, sahibine iÂde etmelidir. Yani kendisine gosterilen guvene lÂyık olduğunu fiilen isbat etmelidir
MudÂyene (borclanma) Âyeti diye bilinen Kur'Ân-ı Kerîm'in bir sayfa tutarındaki en uzun Âyetinde, yazmak, şÃ‚hit gostermek ve rehin almak gibi tavsiye edilen muameleler, dinin onem verdiği mendûbiyet bildiren tavsiyelerdir. Bu tur muamelelerin hic birinin uygulanmadığı bir borclanma olayında, yine yapılacak iş aynıdır: Alacaklıya alacağını aynen teslim etmek.
Ebû Hureyre radıyallahu anh' den rivayet edildiğine gore Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şoyle buyurdu: "Zenginin borcunu odemeyi ertelemesi zulumdur. Sizin biriniz hali vakti yerinde olan birine havÂle edildiğinde, bu havÂleyi kabullenip o kişiye muracaat etsin." [1]Matlu'l-ğanî, zenginin borcunu odemeyi uzatması, geciktirmesi, ertelemesi demek olup alacaklıya yapılmış bir haksızlık ve zulumdur. Zengin bir borclunun, borcunu ertelemesi, bugunu yarına, yarını obur gune atarak borcunu surekli tehir etmesi, borclunun odemeye imkÂnı varken bundan kacınması elbette alacaklıya karşı işlenmiş bir suc teşkil etmektedir. Ozellikle borclu, alacaklı tarafından alacağı istendikten sonra borcunu odemezse butun sorumluluğu ustlenir. Ote yandan alacaklı zengin bile olsa, bu durum, borclunun borcunu ertelemesi icin asla bir sebep teşkil etmez. Zamanı gelen ve ozellikle de odenmesi konusunda yazılı veya sozlu uyarıda bulunulmuş olan borcun zengin borclu tarafından geciktirilmesi tek kelime ile zulumdur. İstenilen zamanda odemesi ise vÂciptir. “Eğer borclu bedensel bakımdan guclu ve fakat malî acıdan zayıf ise, zamanı gelince odeme yapması gerekli değildir” goruşune karşı, “bedenî gucu olan kimsenin, ailesinin nafakasını temin icin nasıl calışması vÂcip ise, borcunu odeyebilmek icin de calışıp kazanması aynı şekilde vÂciptir” goruşunu savunanlar da bulunmaktadır.
Hadisin ikinci kısmında gecen havÂle sozuyle, borclunun, alacaklıyı o borcu odeyebilecek birine havale etmesi halinde, alacaklının bunu anlayışla karşılaması tavsiye olunmaktadır. Banka cekleri gibi hÂmiline yazılmış belgeler veya sozlu olarak yapılan havÂleler, odemeyi yapacak olan kişi veya kurumun kabul etmesiyle havÂle işlemi tamamlanmış olur. Boyle bir havÂle uygulamasıyla karşı karşıya kalan alacaklının bu durumu kabul ile karşılaması esastır. "Bana borclu olan sensin, beni ne diye falana veya falan kuruluşa havÂle ediyorsun?" diye borcluyu bizzat odeme yapmaya zorlamaması lÂzım geldiği, hadisimizin uzerinde ısrarla durduğu onemli bir noktadır.
HADİSTEN OĞRENDİKLERİMİZ
1- HÂli vakti yerinde olan kişinin, borcunu ertelemesi tek kelime ile zulumdur.
2- Alacaklı kişinin, bir başkasına havÂle edilmesini anlayışla karşılaması lÂzımdır.
[1] BuhÂrî, HavÂlÂt 1, 2, İstikrÂz 12. Ayrıca bk. Muslim, MusÂkÂt 33; Ebû DÂvûd, Buyû ’ 10; Tirmizî, Buyû ’ 68; NesÂî, Buyû ’ 100, 101; İbni MÂce, SadakÂt 8.
Kaynak: Riyazus Salihin, Hadis-i Şerif Tercumesi, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan