Şeytan, besmelesiz girilen bir evde kalmaktan, besmelesiz başlanan bir yemeği yemekten haz duyar. O yuzden bir kimse eve girerken ve yemeğe başlarken (diğer iyi ve guzel işlerinde de) mutlaka besmele cekerek (Allah'ı anarak) o işe başlamalıdır. CÂbir radıyallahu anh, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ’i şoyle buyururken dinledim dedi:

“Kişi evine girerken ve yemek yerken besmele cekerse, şeytan adamlarına, “Burada ne geceleyebilir ne de yemek yiyebilirsiniz” der. Eğer o kimse eve girerken besmele cekmezse, şeytan adamlarına, “Geceyi gecirecek bir yer buldunuz” der. O şahıs yemek yerken besmele cekmezse, şeytan kendi adamlarına, “Hem barınacak yer hem de yiyecek yemek buldunuz” der.” [1]

Huzeyfe radıyallahu anh şoyle dedi:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte yemek yiyeceğimiz zaman, o, yemeğe dokunmadan elimizi yemeğe surmezdik. Yine bir gun onunla birlikte yemek yiyecektik. Derken kucuk bir kız cocuğu geldi. Sanki biri onu arkasından itiyormuş gibiydi. Hemen elini yemeğe uzattı; fakat Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem elini tuttu. Daha sonra bir bedevî geldi; o da arkasından itiliyormuş gibiydi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem onun da elini tuttu ve sonra şoyle buyurdu:

“Şeytan besmele cekilmeden başlanan bir yemeğe katılmayı pek arzu eder. O, şu yemeğe katılmak icin bu cÂriyeyi getirdi. Fakat ben elini tuttum. Bu bedevî sayesinde yemeğe katılmak icin onu alıp getirdi; onun da elini tuttum. Nefsimi kudretiyle elinde bulunduran Allah ’a yemin ederim ki, şeytanın eli, onların eliyle birlikte avucumdaydı.”

Sonra Peygamber aleyhisselÂm besmele cekip yemeğe başladı. [2]

HER İŞE "BESMELE" İLE BAŞLAMANIN ONEMİ

Bu iki hadîs-i şerîfte, insanın en buyuk duşmanı olan şeytanın bazı zaafları, zayıf ve gucsuz yanları gosterilmekte, onu alt etmenin, tesirsiz hale getirmenin ve kendinden uzaklaştırmanın ipucları verilmektedir.

Birinci hadisten oğrendiğimize gore, gruplar halinde dolaşan şeytanlar bir eve girmek, orada gecelemek ve evdeki nimetlerden faydalanmak isterler. Onların bir eve girmesini ve orada kalmasını engelleyen şey, eve girenin besmele cekmesidir. Bir kimse evine girerken besmele cekerse, bunu duyan şeytanların lideri, adamlarına, buyuk bir uzuntuyle, o gece bu evde kalamayacaklarını soyler. Bununla beraber, yemekten faydalanabilecekleri umidiyle yemek vaktini beklerler. Şayet o evde yemek yenirken besmele cekilmezse, şeytanlar buyuk bir zevkle ve belki de besmelesiz yemek yiyen kimseyle ve onun akılsızlığıyla alay ederek, sofrasında karınlarını doyururlar. Eğer yemek yenirken besmele cekilirse, o evden hicbir şekilde faydalanamayacaklarını anlayarak orayı terk etmek zorunda kalırlar.

İkinci hadîs-i şerîf, şeytanların, Peygamber aleyhisselÂm ’ın bulunduğu bir sofradan bile faydalanmanın yolunu araştırdıklarını gostermektedir. Yemeğe besmelesiz başlanmasını sağlamak icin once bir kız cocuğunu, daha sonra da cÂhil bir bedevîyi yemeğe doğru Âdeta surukleyerek getirmişler, fakat Resûl-i Ekrem Efendimiz şeytanların maksadını anlamış, saflığından ve gorgusuzluğunden faydalanmak uzere zorla getirdikleri kimselerin yemeğe besmelesiz başlamalarını onlemiş ve boylece şeytanların oyununu bozmuştur.

Allah TeÂl ’nın şeytanları busbutun serbest bırakmayacağı, bu sebeple onların belli kurallara uymak zorunda kalacakları şuphesizdir. Bu hadîs-i şerîfler, şeytanlara Allah ’ı anmayı unutarak gaflete duşen, evinden iceri besmelesiz giren, sofrasına besmelesiz oturan kimselerin hem evlerinden hem de yemeklerinden faydalanma izninin verildiğini gostermektedir. Fakat gonlu uyanık olan, her zaman Allah ’ı hatırlayıp anan, evine besmeleyle giren, sofrasına besmeleyle oturan kimselerin ne evlerinden ne de yemeklerinden şeytanın asla faydalanamayacağı anlaşılmaktadır.

Şeytanın bir yemekten faydalanması, acaba o yemekten yemesi midir? Yoksa besmelesiz başlanan bir yemeğin bereketini alıp yok etmesi midir? Yahut insanın Allah ’ı anmaması, şeytan icin bir gıda, bir beslenme ve guclenme vesilesi midir?

Hadislerden butun bu mÂnaları cıkarmak mumkundur. Fakat şurası bir gercektir ki, şeytanın gayesi ve şuphesiz en buyuk zevki, insana maddî ve mÂnevî zarar vermektir. Onun bir yemeğe ortak olması veya onun bereketini gidermesi, yahut Allah ’ı anmayı unutturması, insan icin bir zarar, kendisi icin de bir başarıdır. Yemeğe başlarken besmele ceken bir kimse hem Allah ’ı anmanın hazzını duymuş hem yemeğini şeytana kaptırmamış hem de ona bir mu ’mine zarar verme zevkini tattırmamış olur.

HADİSLERDEN OĞRENDİKLERİMİZ

1- Şeytan, besmelesiz girilen bir evde kalmaktan, besmelesiz başlanan bir yemeği yemekten haz duyar. Ustelik bunu kendisi icin bir hak kabul eder.

2- Bir kimse evinden iceri “bismillÂh” diyerek girmeli, boylece şeytana, o evde kalma fırsatını vermemelidir.

3- Yemeğe “bismillÂh” diyerek başlamalı, bu suretle şeytana, o yemeğe ortak olma veya bereketini giderme fırsatı verilmemelidir.

4- Şeytanı memnun eden her hareket insanın aleyhinedir. Oyleyse her fırsatta Allah TeÂl ’yı anarak şeytanın umitleri kırılmalıdır.

5- AshÂb-ı kirÂm, Peygamber Efendimiz ’e olan derin saygıları sebebiyle ondan once yemeğe başlamazlardı. Bu sebeple yemeğe buyuklerden ve sofradaki faziletli kimselerden once başlamamalıdır.

DİPNOTLAR

[1] Muslim, Eşribe 103. Ayrıca bk. Ebû DÂvûd, Et`ime 15; İbni MÂce, Du 19.

[2] Muslim, Eşribe 102. Ayrıca bk. Ebû DÂvûd, Et`ime 15.

Kaynak: Riyazus Salihin, Hadis-i Şerif Tercumesi, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan