
Ebû Zer radıyallahu anh şoyle dedi: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem bana (hitaben) buyurdu ki: “Din kardeşini guler yuzle karşılamak gibi (tabiî

Tirmizî ’deki bir rivayette (Birr 36) “Din kardeşinin yuzune gulumsemen sadakadır”, bir başka hadiste de “Her ma ’rûf sadakadır. Din kardeşini guler yuzle karşılaman da ma ’rûftandır” (Tirmizî, Birr 45) buyurulmaktadır.
Din kardeşini guler yuzle neş ’eli bir şekilde karşılamak onu sevindirir ve icini rahatlatır. Bir mu ’mini sevindirmek ise, hic şuphesiz başlı başına bir iyiliktir.
Gercekten bir coğumuz, kucuk şeyleri “iyilik” olarak değerlendirmemek yanılgısına duşeriz ve boylece dindeki iyilik imkÂnlarını kullanamayız. Bu ise, giderek yozlaşan bir gunluk yaşantıyı gundemimize getirmektedir. Oysa iman uyanıklığı ve şuuru icinde yaşayanlar, kimsenin tahmin etmediği bir cok noktada iyilik ve hayır işleme fırsatı bulurlar.
İyiliksever olmak, mutlaka buyuk iyilikler yapmak demek değildir. Kucuk olsun buyuk olsun iyiliğe tam bir iyilik nazarıyla bakmak gerekmektedir. Nitekim 696, 797 ve 894 numaralarda tekrarlanacak olan hadi-simiz de bize bu onemli noktayı hatırlatmaktadır.
HADİSTEN OĞRENDİKLERİMİZ
1. Dinimizde iyilik duşunce ve uygulaması, fevkalÂde onemli, yaygın ve kokludur.
2. Hicbir iyilik kucuk gorulmemelidir.
3. Geleni guler yuzle karşılamak başlı başına bir iyiliktir.
[1] Muslim, Birr 144. Ayrıca bk. Ebû DÂvûd, LibÂs 24; Tirmizî, Et ’ime 30.
Kaynak: Riyazus Salihin, Hadis-i Şerif Tercumesi, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan