
İbni Omer radıyallahu anhum ’dan rivayet edildiğine gore, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şoyle buyurdu:
“Sizden biriniz bir kimseyi oturduğu yerden kaldırıp sonra onun yerine kendisi oturmasın. Fakat acılarak halkayı genişletiniz.”
İbni Omer, bir kimse kendisi icin oturduğu yerden kalktığında onun yerine oturmazdı. (BuhÂrî, Cum ’a 20, İsti ’zÂn 31; Muslim, SelÂm 28-29. Ayrıca bk. Tirmizî, Edeb 9)
Ebû Hureyre radıyallahu anh ’den rivayet edildiğine gore, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şoyle buyurdu:
“Sizden biriniz oturduğu yerden kalkar, sonra tekrar donup gelirse oraya oturmaya herkesten fazla hak sahibidir.” (Muslim, SelÂm 31)
CÂbir İbni Semure radıyallahu anhum şoyle demiştir:
Biz Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem ’in huzuruna vardığımız zaman, her birimiz nerede yer bulursa oraya otururdu. (Ebû DÂvûd, Edeb 14; Tirmizî, İsti‘zÂn 29)
OTURAN KİMSEYİ YERİNDEN KALDIRMAYIN!
Erkek olsun kadın olsun, bir kimse gerek mescidde gerek bir başka mekÂnda oturulmasında sakınca bulunmayan bir yere oturmuşsa, o oturduğu yerin hak sahibi olur; o kimseyi oradan kaldırarak yerine oturmak cÂiz olmaz. Meclise sonradan gelen bir kimse icin oturacak yer yoksa, halkayı genişleterek ve safları sıklaştırmak suretiyle yer acarak onun oturmasını temin etmek gerekir. Boyle davranmak meclisin ÂdÂbındandır. Konuya Kur ’Ân-ı Kerîm ’de de temas edilmesi, bu hususun onemini gosterir: “Ey inananlar! Size, meclislerde yer acın denildiği zaman genişletin (yer acın) ki Allah da size (yerinizde ve rızkınızda) genişlik versin” [MucÂdele sûresi (58), 11].
İmÂm Nevevî, konunun onemine binÂen, 826 ’ncı hadisteki bu nehyin haramlık ifade ettiğini soyler. Fakat fakihler ve İslÂm Âlimleri, fetv vermek, Kur ’an okumak veya şer‘î ilimleri okutmak icin bir kimsenin alışmış olduğu yeri bundan istisna etmişler, bu kimselerin yerlerine oturanları kaldırabileceklerini soylemişlerdir. Ayrıca carşı ve pazarda satıcılık yapan ve yeri belirli olup hem kendisinin, hem de insanların o yere alıştığı kimseyi veya buna benzer başka durumları da bu genel hukmun dışında tutmuşlardır. Cunku o kimse o yerin hak sahibi olmuş, herkes orada o kimsenin oturduğuna alışmıştır. O geldiği zaman oraya başkası oturamaz.
TAKVA SAHİPLERİNE YER VERİLMESİ
Abdullah İbni Omer ’in kendisine yer veren kimsenin yerine oturmaması, onun Allah ’a olan saygısı, takvÂsı ve tevÂzuundan dolayıdır. Yoksa oturmak haram olduğundan değildir. Ancak İbni Omer şunları duşunmuş olabilir: Yerinden kalkan kimse, gelenden utanır, gonulden razı olmadığı halde kalkıp ona yer vermek isteyebilir. İbni Omer ’in bu davranışı boylelerini sıkıntıdan kurtarmıştır. Camide, namaz safındaki bir kimsenin, gelen birine yer vermesi mekruh gorulmuş veya tercih edilen bir davranış bicimi olarak kabul edilmediği icin, belki de İbni Omer boyle fazilet sayılmayan bir şeye vesile olmak istememiştir. Burada bir kural olarak şunu hatırlamamız faydalı olur: Kendisi soylemeden ve boyle bir ikram beklemeden, ilim ve fazilet ehli kişilere bir mecliste yer vermek ve onlar icin ayağa kalkmak, bu hadisteki yasağa aykırı olmadığı gibi, bu davranış edep ve guzel ahlÂkın bir gereği sayılmıştır.
Gerek camide, gerekse cami dışındaki meclislerde bir yerde oturmakta olan kimse, abdestini yenilemek veya benzer herhangi bir sebeple tekrar yerine donmek uzere kalkarsa, geri gelince o yerde oturma hakkı baki kalır. Oraya başka biri oturmuş olsa bile, onu kaldırmaya hakkı vardır. Esasen oturan kimsenin de kalkması gerekir. Fakat o kimsenin kalkması vÂcip değil, mustehaptır.
Peygamber Efendimiz ’in ashÂbının Resûl-i Ekrem ’in meclisinde nerede yer bulurlarsa oraya oturmaları bizler icin de ornek alınacak davranışlardan biridir. Cunku oturulan yerin başı ile sonu arasında bir fark yoktur. Sonradan gelen birinin başa veya one gecmek istemesi bir takım kırgınlık ve dargınlıklara hatta duşmanlıklara sebep olabilir. SahÂbîler mevki ve makamları, Efendimiz ’e yakınlıkları ve yaşları ne olursa olsun boyle hareket ederlerdi. İnsanlara eziyet vermeden, onların huzurunu bozacak veya dikkatlerini dağıtacak tarzda aralarından gecmeden, nerede boş yer varsa oraya oturmaları bir edebin eseriydi.
Butun bu prensipler, insanlar arasında bu sebeplerle ortaya cıkabilecek ihtilÂfları onlemek, topluma bir ceki duzen vermek ve onları belli bir edebe riayet etmeye alıştırmak icin konulmuştur. Bizim toplumumuzda, ozellikle dindar cevrelerde ve modern hayatın tesirinden uzak kalmış kırsal kesimlerde bu edep kaidelerine hassasiyetle uyulduğunu goruruz. Bir cok meclislerde, yaşca kucuk olanların, gonulden, sevabına inanarak ve hurmet gostererek, severek ve isteyerek, yerlerini Âlimlere ve buyuklere verdiğini goruruz. Yine bir meclisten herhangi bir sebeple kalkan biri, tekrar geldiğinde bir başkası onun yerine oturmuş olsa bile sahibinin geldiğini gorunce hemen kalkıp onun eski yerine oturmasını sağlar. Bu davranışlar, Efendimiz ’in sunnetinin musluman milletimizin gunluk hayatına ne kadar sindiğinin ve ictenlikle benimsendiğinin birer gostergesidir. Bizlere duşen gorev, dedelerimizin ve atalarımızın bize miras bıraktığı bu eskimez hayat tarzını bizden sonraki nesillere benimsetmek ve onların da aynı şekilde yaşamasını temin etmeye calışmaktır.
HADİSLERDEN OĞRENDİKLERİMİZ
1- Camide veya herhangi bir mecliste, oturulması sakıncalı olmayan bir yere oturan birini kaldırarak onun yerine oturmak erkek veya kadın hic kimseye cÂiz değildir.
2- Fakihler, mescidde, herhangi bir ders veya toplantı mahallinde yeri belirli olan Âlimin, cemaate Kur ’an okuyan hÂfızın, carşı ve pazarda her zaman aynı yerde bulunmasına alışılmış satıcının bu hukmun dışında olduğunu belirtmişlerdir.
3- İlim ve fazilet ehli kişiler icin kendileri istemeden ve beklemeden ayağa kalkmak ve meclislerde kendi yerini onlara vermek cÂizdir.
4- Gerek camide, gerek başka toplantı yerlerinde, cemaate gelenlere yer vermek icin safları sıklaştırarak yer acmak ve onların da oturmasını sağlamak mustehaptır.
5- Meclisin edebine uygun olan, sonradan gelen kimsenin nerede oturacak yer varsa oraya oturmasıdır.
6- Herhangi bir ozru olana mecliste ozel muamele yapılabilir.
7- Mecliste, oturulması mubah olan bir yerde oturmakta olan kimsenin, başkasının oturması icin yerinden kalkması istenilmez.
Kaynak: Riyazus Salihin, Hadis-i Şerif Tercumesi, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan