
Enes radıyallahu anh ’ den rivayet edildiğine gore, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şoyle buyurdu: “Sizden biriniz, kendisi icin arzu edip istediği şeyi, din kardeşi icin de arzu edip istemedikce, gercek anlamda iman etmiş olmaz.” [1]Hadisimiz, mu ’minler arasındaki kardeşlik duygularının ne kadar ileri seviyede bulunması gerektiğinin bir semboludur. Gercek mu ’min, kendisi icin arzu ettiği iyilik ve hayrı, din kardeşi icin de aynen arzu eder ve ona karşı bir haset, cekememezlik duygusu icinde olmaz.
Biz hadiste gecen “mu ’min olmaz” karşılığındaki lafzı, “Gercek anlamda iman etmiş olmaz” şeklinde mahiyetine uygun tarzda tercume ettik. Cunku kastedilen budur. Şoyle ki: Falan kimse insan değildir, dediğimizde onun insanlıktan cıktığını kastetmediğimiz, sadece insanî niteliklerinin noksan olduğunu anlatmak istediğimiz gibi kendisinde bu nitelik bulunmayan kimse mumin değildir demek de, o iman dairesi dışına cıkar anlamına gelmez. Nitekim bu hadisin bir rivayetinde “kul, gercek imana ulaşamaz” (İbni Hacer, Fethu ’l-BÂrî, I, 112) şeklindedir. Buradaki “gercek iman”dan maksat, imanın kemÂlidir.
Mu ’minin, din kardeşinde de bulunmasını istediği şey, hayırlı bir nimet cinsinden olmalıdır. Yoksa, kendi başına gelen bir belayı, bir kotuluğu din kardeşi icin arzu etmek, asla cÂiz değildir. Hadisin bir rivayetinde, (NesÂî, ÎmÂn 19) istenen şeyin hayır olması gerektiği tasrih edilmiştir. Ceşitli vesilelerle belirtildiği gibi hayır, Allah ’a itaatın her ceşidini, dunya ve Âhiretle ilgili her meşrû işi icine alan bir kelimedir.
Hadisten anlamamız gereken bir başka onemli husus şudur: Kişinin kendi nefsi icin dilediği bir şeyin aynısının, yani o şeyin bizzat kendisinin, din kardeşine verilmesini arzu etmesi değil, bir benzerinin ona da nasib olmasını dilemesidir. Cunku bir şeyin bir tek olan aslı iki kişide bulunmaz. O halde, kendi elinde bulunan nimet ondan alınmadan veya noksanlaşmadan, din kardeşine de boyle bir nimetin verilmesini istemek kastedilmektedir. Bu ise, gercek muminlerin gosterebileceği bir olgunluktur. Muminin, kendisi icin kotu gorduğu şeyleri, din kardeşi icin de kotu gormesi aynı şekilde imanın kemÂlindendir.
Hadisin bizzat kendisi ve bu vesileyle acıklanan hususlar birer iyilik ve hayır oldukları icin nasihat kapsamına girerler.
HADİSTEN OĞRENDİKLERİMİZ
1. KÂmil iman sahibi olanlar, kendileri icin arzu ettikleri şeyleri din kardeşleri icin de arzu ederler.
2. Kişinin din kardeşi icin arzu ettiği şey, iyilik ve hayır cinsinden olmalıdır.
3. Din kardeşimizde olmasını istediğimiz şey, sahip olduğumuzun bizzat kendisi değil, bir benzeridir.
4. Muminler icin hayır istemek, dinde nasihatten sayılır.
[1] BuhÂrî, ÎmÂn 7; Muslim, ÎmÂn 71-72. Ayrıca bk. Tirmizî, KıyÂmet 59; NesÂî, ÎmÂn 19, 33; İbn MÂce, Mukaddime 9.
Kaynak: Riyazus Salihin, Hadis-i Şerif Tercumesi, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan