İslÂm, bir gune veya belli zamanlara sığdırılabilen bir din değildir. Hayatı doğumdan olume, hatta olum sonrasına kadar butun yonleriyle ihÂta eder.NEDEN İBADET EDERİZ?

İslÂm ’da din-dunya ayrımı yoktur. İkisi muhteşem bir denge ile ic ice girmiştir. Bedenin işleriyle rûhun işlerini tamamen birbirinden ayırma Âdeti İslÂm icin mevzubahis değildir. İnsanın butun işlerinde devamlı temsil edilmesi gereken ibadet, hayatın gercek mÂnÂsını teşkil eder. Hayat, maddî ve mÂnevî diye iki kısma ayırdığında bu hedefe ulaşmak imkÂnsızdır. Dolayısıyla, bu iki hayatın, faaliyet ve şuurumuzda, duzenli bir butun teşkil etmek uzere birleşmesi gerekir.

AMELLER NİYETLERE GORE DEĞER KAZANIR

Bu ifadelerden, Muslumanların butun vakitlerini namaz, oruc, hac gibi ibadetlerle gecirdiği zannedilmesin. Kişinin niyeti ve hÂdiseye bakışı o kadar muhimdir ki, bu sÂyede en dunyevî bir iş bile ibadet hÂline geliverir. Resûlullah (s.a.v) şoyle buyurur:

“Ameller niyetlere gore değer kazanır. Kişi neye niyet ettiyse onun karşılığını alır...” (Muslim, İmÂret, 155; BuhÂrî, Bed ’u ’l-Vahy, 1; ÎmÂn, 41)

MeselÂ, kişi namaz kılmak icin hazırlanmaya başlar, abdest alıp yola cıkar, camide namazını kılar, tesbihatını ceker ve evine gelir. Namaz kılarken on dakika, hazırlanırken ve gidip gelirken ise yarım saat harcamıştır. Ancak Peygamber Efendimiz, onun namaz icin meşgul olduğu butun vakitlerde, hatta bir sonraki namazı nasıl kılacağını şimdiden planlamışsa o vakte kadar gecen surede namaz kılmış gibi kabul edileceğini mujdelemiştir. (BuhÂrî, SalÂt, 87; Buyû‘, 49; Bed ’u ’l-Halk, 7; Muslim, TahÂret, 41; HÂkim, I, 331)

Yine, mesleğini icr eden bir mu ’min, helÂlinden kazanarak Âilesinin maîşetini temin etmeyi ve onları İslÂmî terbiye ile yetiştirmeyi duşunurse, calışmalarından aynı zamanda ibadet sevabı da alır. Yemek yiyen kimse, sağlığını muhafaza ederek ibadet hayatına devam etmeyi hedeflerse, o da niyetine gore sevap kazanır.

Diğer taraftan, hayır yapma hususunda kalpten gecen samîmî duygular, başlıbaşına bir ibadettir. İnsan Âciz olduğundan, kÂmil mÂnÂda her hayrı işlemesi mumkun değildir. Bu durumda “samîmî niyetler” devreye girer ve insanoğluna buyuk sevaplar kazandırır. Nitekim Resûlullah (s.a.v):

“Mu ’minin niyeti, amelinden daha hayırlıdır…” buyurmuştur. (Heysemî, I, 61; Suyûtî, CÂmi, II, 194)

HAYIR YAPMA VE SEVAP KAZANMA YOLLARI

Bunun yanında İslÂm, hayır yapma ve sevap kazanma yollarını son derece kolaylaştırmıştır. Resûlullah (s.a.v) Efendimiz ’in şu beyanlarına bakalım:

“Kardeşine gostereceğin tebessum, bir sadakadır. İyiliği emredip kotulukten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yolu gosterivermen sadakadır; gozu sakat kimse icin goruvermen sadakadır; yoldan taş, diken, kemik (gibi şeyleri) kaldırıp kenara atman sadakadır; kovandan kardeşinin kovasına su boşaltman sadakadır.” (Tirmizî, Birr, 36/1956)

“Bir Musluman herhangi bir ağac veya bitki dikerse, ondan yenilen şey kendisi icin sadakadır, ondan calınan şey kendisi icin sadakadır, yabÂnî hayvanların yediği şeyler sadakadır, kuşların yedikleri sadakadır, bir kişinin ondan alıp eksilttiği şey de kendisi icin sadakadır.” (Muslim, MusÂkÂt, 7)

Bazı fakir sahÂbîler:

“–Ey Allah ’ın Resûlu! Zenginler butun sevapları alıp goturuyorlar. Zira bizler gibi namaz kılıyor, oruc tutuyor ve ayrıca mallarının fazlasından da sadaka veriyorlar” dediler. Resûlullah (s.a.v):

“–Allah size sadaka verme imkÂnı bahşetmedi mi (sanıyorsunuz)? Her tesbih sadaka, her tekbir sadaka, her tahmid sadaka, her tehlil sadakadır. İyiliği emretmek sadaka, kotulukten sakındırmak sadakadır. Hatta birinizin hanımıyla cinsî munasebette bulunması bile sadakadır” buyurdu. Efendimiz ’in son sozune cok şaşıran insanlar:

“–Ey Allah ’ın Resûlu, cinsî arzusunu tatmin eden kişiye de bundan dolayı sevap verilir mi?” dediler. Allah Resûlu (s.a.v):

“–Bu istek ve ihtiyacını haram yoldan giderseydi gunah olmayacak mıydı? HelÂl ve meşrû yoldan giderdiği icin elbette kendisine sevap verilir” buyurdu. (Muslim, ZekÂt, 53; MesÂcid, 142)

Yani insanın niyeti Allah rızÂsını kazanmak olduktan sonra yaptığı en kucuk şey bile sadaka ve iyilik olmaktadır. Hatta mu ’min kardeşine tebessum etmesi bile… Daha da otesi, niyet ettiği guzel davranışı muhtelif sebeplerle yapamazsa Allah TeÂl yine de ona iyilik yapmış gibi sevap vermektedir. Bu durumda Muslumanın hemen her hareketi ibadet olmakta, her Ânı ibadetle gecmektedir. İslÂm ’ı guzelce yaşayan bir mu ’min, dÂim Yuce Rabbimizle beraber olma nimetine ulaşmaktadır.

HAYVANLARA İYİLİK YAPMANIN SEVABI VAR MIDIR?

Resûlullah (s.a.v) beyan etmeden evvel, insanlar, hayvanlara iyilik yapılabileceğini dahî bilmiyorlardı. Allah Resûlu (s.a.v), insanlığa butun guzellikleri oğrettiği gibi, diğer canlılara, bitkilere ve hatta cemÂdÂta iyilik yapmayı da oğretmiştir. Bir gun Resûlullah (s.a.v):

“Vaktiyle bir adam yolda giderken cok susadı. Bir kuyu buldu ve icine indi; su alıp dışarı cıktı. Bir de ne gorsun, bir kopek, dili bir karış dışarıda soluyor ve susuzluktan nemli toprağı yalayıp duruyordu. Adam kendi kendine; «Bu kopek de benim gibi pek susamış!» deyip hemen kuyuya indi, ayakkabısını su ile doldurdu, ağzına alarak yukarı cıkıp kopeği suladı. Onun bu hareketinden Allah TeÂl rÂzı oldu ve gunahlarını affetti” buyurmuştu. AshÂb-ı kirÂm hayretle:

“–Ey Allah ’ın Resûlu! Bizim icin hayvanlardan dolayı da sevap var mı?” diye sordular. Resûlullah (s.a.v):

“–Her canlı sebebiyle sevap vardır!” buyurdu. (BuhÂrî, MusÂkÂt, 9; MezÂlim, 23; Muslim, SelÂm, 153)

Yeryuzunun her tarafı ibadet mekÂnıdır. İbadet etmek icin, gunluk meşgaleleri bir kenara bırakarak bir yere kapanmak gerekmez. İnsan her an ve her yerde ibadet hÂlinde olabilir.

CenÂb-ı Hak, kullarına karşı cok lutufkÂrdır. Bu sebeple onların işlerini dÂim kolaylaştırır ve hatalarını da devamlı affeder. Kulları kendisine samimiyetle yoneldiğinde onların az amellerini cok kabul eder ve karşılığını fazlasıyla verir. Nasıl ki toprağa ekilen bir meyve cekirdeğinden kocaman bir ağac buyutuyor ve ondan kullarına milyarlarca meyve ikram ediyorsa, kullarının bu dunyada samîmiyetle yaptıkları ihlÂslı amellerine de Âhirette boylesine buyuk mukÂfÂtlar lutfedecektir.

Kaynak: Dr. Murat Kaya, Ebedi Yol Haritası İslam, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan