Devlet yoneticiliği ve kadılık gibi memuriyetlere talip olan ve bu gorevlere aşırı duşkunluk gosteren kimseleri tayin etmemek İslam'ın yoneticilik ilkelerindendir.Ebû Mûs el-Eş ’arî radıyallahu anh şoyle dedi:

Amcamın oğullarından ikisiyle Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ’in huzuruna girmiştim. Onlardan biri:

- YÂ Resûlallah! İdaresini CenÂb-ı Hakk ’ın sana verdiği gorevlerden birine bizi Âmir tayin et! dedi. Oteki amca oğlu da benzeri bir şey soyledi.

Bunun uzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şoyle buyurdu:

“Vallahi biz isteyeni veya gorev hırsı bulunanı yonetici yapmıyoruz.” [1]

İSLAM'DA İDARECİNİN SECİMİ

Halkı Âdil bir şekilde yonetmek, CenÂb-ı Hakk ’ın uzerinde ısrarla durduğu konuların başında gelmektedir. Bu sebeple Nevevî, 675-678. hadislerin bulunduğu bahiste, konuyu yoneticiliğe talip olmamak adıyla işlediği halde, burada onu yoneticilik isteyene gorev vermemek başlığı ile değişik bir acıdan tekrar ele almıştır.

Şurası bellidir ki, CenÂb-ı Hak herkesi farklı kabiliyetlerde yaratmıştır. Bu sebeple her şahsın, bir başkasına nisbetle daha iyi yapabileceği bir meslek vardır. İdarecilik ise ozel kabiliyetlere, ustun meziyetlere sahip olmayı gerektiren bir iştir. Gerekli şartlara ve vasıflara sahip olmayan kimse bir şehre veya ulkeye yonetici tayin edildiği zaman, o şehrin veya ulkenin duzeni bozulur, halkın huzuru yok olur, hakları elden gider. İşte bu sebeple Peygamber Efendimiz her isteyene memuriyet vermemiş, bazı sevdiklerine de bu zor işe talip olmamayı tavsiye etmiştir.

Hadisimizin diğer rivayetinden oğrendiğimize gore, Ebû Mûs el-Eş ’arî ’nin amca oğulları ona, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile goruşerek kendisine bir konuyu arzedeceklerini soylemiş ve bu hususta aracılık yapmasını istemişlerdi. Ebû Mûs amcazÂdelerini kırmamış, fakat Hz. Peygamber ’le hangi konuda goruşmek istediklerini de sormamıştı. Resûl-i Ekrem Efendimiz ’in huzuruna cıkınca, bu iki zÂt ondan yoneticilik istediler. Bunu duyan Ebû Mûs pek şaşırdı ve zor durumda kaldı. Nitekim Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ona donerek:

- “Sen bu işe ne diyorsun, Ebû MûsÂ?” diye sorunca:

- Seni hak din ile gonderen Allah ’a yemin ederim ki, bunlar iclerinden geceni bana soylemediler. İş isteyeceklerini bilmiyordum, diye ozur diledi. O zaman Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

- “Gorev isteyen kimseyi biz işimize tayin etmeyiz” buyurdu (BuhÂrî, İstitÂbetu ’l-murteddîn 2; Muslim, İmÂre 15). Sonra da kendisinden herhangi bir gorev istemeyen Ebû Mûs hazretlerini Yemen ’e vali tayin etti.

DEVLET YONETİMİNİN TESLİM EDİLECEĞİ KİMSELER

Peygamber Efendimiz kendisine gelerek:

- YÂ Resûlallah! Falan kimseyi vali (veya vergi memuru) tayin ettiğin gibi beni de tayin etmez misin? diyen Useyd İbni Hudayr hazretlerinin bu isteğine hic cevap vermedi. Onu kırmamak icin bir başka konuya temas ederek, ileride adam kayırma turunden bazı haksızlıklar goreceklerini, kendisiyle Kevser havuzu başında buluşuncaya kadar bunlara sabretmelerini tavsiye etti. Halbuki Useyd hazretleri ensar dediğimiz Medineli muslumanların ileri gelenlerinden biriydi. İslÂmiyet ’i ilk kabul edenlerdendi. Akabe biatinde Medineli muslumanların temsilcisiydi. Uhud Gazvesi ’nde Peygamber Efendimiz ’in etrafından ayrılmayan birkac yiğitten biriydi. Buna rağmen Resûlullah Efendimiz onun memuriyet isteğini sukûtla geciştirdi.

Meziyet ile faziletin başka başka şeyler olduğu unutulmamalıdır. Nice eli opulecek, duası alınacak faziletli kimseler vardır ki, idarecilik ve yoneticilik yapacak kabiliyetleri yoktur. Useyd İbni Hudayr ’ın “Falan kimseyi vali tayin ettiğin gibi beni de tayin etmez misin?” derken kastettiği zÂtın Amr İbni Âs olduğu soylenmektedir. Amr İbni Âs yoneticilik ve kumandanlık konularında ustun meziyetlere sahipti. Hz. Omer onun bu yonunu pek takdir eder ve Amr ’a mutlaka yoneticilik yaptırmak gerekir, derdi. Halkın menfaati işe ehil olanı tayin etmeyi gerektirdiği icin Resûlullah Efendimiz Amr İbni Âs ’ı yonetici yapmıştı.

Devletin idaresi kendilerine teslim edilecek kimseler, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ’in ortaya koyduğu bu olcuye gore secilmelidir. Dinin, devletin ve halkın menfaati bunu gerektirir.

Yonetici olmayı cok isteyen kimseler, genellikle dunya zevklerine aşırı derecede duşkun ihtiras sahipleridir. Tarih boyunca hep boyle olagelmiştir. Onların bu hırsı sebebiyle ordular birbiriyle carpışmış, binlerce mÂsum kanı dokulmuş, ırz ve namuslar ciğnenmiş, servetler heder olup gitmiştir.

HADİSTEN OĞRENDİKLERİMİZ

1- Devleti ve halkı yonetme konusunda aşırı istekli olanlar, genellikle menfaatlerini on planda tutan kimselerdir. Bu sebeple gorev isteyenlere prensip olarak gorev verilmemelidir.

2- Gorev verecek mevkide bulunanlar işi mutlaka ehline vermeli, bu konuda hatır gonul dinlememelidir.

[1]BuhÂrî, AhkÂm 7, İcÂre 1, İstitÂbetu ’l-murteddîn 2; Muslim, İmÂre 15.

Kaynak: Riyazus Salihin - Hadis-i Şerif Tercumesi, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan