
Hak dostlarının gonul dergÂhı bir şifÂhÂnedir. MÂnen yaralanan, bir felÂkete suruklenen nice kimseler, onların şefkat ellerinde yeniden hayat bulurlar.SÂhibu ’l-vef Mûs Efendi (kuddise sirruh) ’nin gunaha tevessul eden bir kişiye yonelik, tedavi edici ve hayat verici yaklaşım tarzını Bursalı dostlarından biri şoyle anlatır:
“Muhterem UstÂdımız Bursa ’yı cok severler ve zaman zaman, bir hafta, on gunluk surelerle Uludağ yolu uzerinde bulunan devlethÂnelerinde ikÂmet ederlerdi. Tenha bir bolge olması ve o donemde bÂzı anarşik hÂdiseler yaşanması sebebiyle tedbir olsun diye, bÂzı kardeşlerle birlikte evin avlusunda geceleri nobet tutuyorduk. Bir gece, saat uc sıralarında, evin avlusuna duvardan bir kişi atladı. Kapıya yoneldi, acmaya zorladı; acamayınca pencereyi yokladı. Niyeti kotuydu. Hemen mudÂhale edip yakaladım ve yere yatırıp etkisiz hÂle getirdim. UstÂdımız mûtÂdı olduğu uzere o saatlerde teheccud ve evrÂd u ezkÂrını îf icin umûmiyetle ayakta olurdu. Durumu kendilerine bildirmek istedim. Zile bastım. Az sonra kapıda gorunduler.
Yerde yatan kişiyi gorunce durumu fark ettiler ve iceri gecip uzerlerine bir şeyler aldıktan sonra avluya teşrif ettiler. Yaz mevsimi olduğu icin bahcedeki kameriyeye gectiler ve yakaladığımız şahsı da yanlarına oturtarak, onun neden boyle meşrû olmayan bir işe tevessul ettiğini sordular. O kişi de işsiz olduğunu, cocuklarının maîşetini teminde zor duruma duştuğunu ifÂde ederek ozur diledi. Muhterem ustÂdımız karşılaştığı bu manzara karşısında hayli uzulduler. Sonra eve girip, elinde bir tepsi yiyecekle tekrar geldiler ve:
“Sizin karnınız da actır; once karnımızı bir doyuralım.” buyurdular. Sonra tatlı tatlı kendilerine nasihat ettiler. Arkasından da bir zarf uzatarak hatırı sayılır bir miktar nakit yardımında bulundular ve:
“Şimdilik bununla zarurî ihtiyaclarınızı giderirsiniz. (Fakire işaret ederek) Bu arkadaşımız da en kısa zamanda sizi bir işe yerleştirirler inşÃ‚allah. Bir mÂnîniz olmazsa her hafta bu kardeşlerin gostereceği sohbetlere de duzenli olarak devam edersiniz!” diye yol gosterdiler. Bununla da kalmadılar, Âdeta ihsan, şefkat ve ikramını taclandırırcasına:
“Buradan evinize kadar yuruyerek gitmeniz zor olur; kardeşimiz sizi arabayla eve kadar bırakıversin!” buyurdular. Bize de donerek:
“Kardeş! Bu arkadaşımızın durumunu ifşÃ‚ etmeyelim. KıyÂmete kadar aramızda sır olarak kalsın!” tembihÂtında bulundular.
İsmi bizde kıyÂmete kadar mahfuz kalacak bu arkadaşımız, daha sonra bir işe yerleştirildi, haftalık sohbetlere devam etti ve nihÂyet huzurlu bir Âile hayatına kavuştu. Şimdi mÂnevî hÂl sahibi, gozu yaşlı bir kardeşimiz olarak dostlarımız arasına katıldı el-hamdulillÂh!”[1]
GUNAHKÂRA ŞEFKAT ELİ ONU YENİDEN İNŞÂ EDER
Hak dostlarının gonul dergÂhı bir şifÂhÂnedir. MÂnen yaralanan, bir felÂkete suruklenen nice kimseler, onların şefkat ellerinde yeniden hayat bulurlar.
Affetmede yanılmak, cezalandırmada yanılmaktan daha iyidir.
Mu ’min firÂset sÂhibidir. Kolay aldatılmaz. Ancak muhatabı kazanma adına bazen bilerek aldanmış gorunebilirler.
[1] Muzaffer Işıkveren beyin gonderdiği 15 Mart 2009 tarihli mektup.
Kaynak: Adem Ergul, 365 Lider Davranış, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan