CenÂb-ı Hakk'dan bir şey isterken onun hakkımızda hayır mı, yoksa şer mi olduğu hususunda aklımıza gereğinden fazla guvenerek ısrarcı olmak yerine talebimizin ind-i ilÂhîde makbûl ise kabûlunu istemeliyiz. Aksi halde lutuf icine saklanmış kahırları gorememekten dolayı başımıza cÂresiz dertler acarız. Bu anlamda sahabe-i kiramdan Salebe'nin başına gelenler hepimize uyarı niteliğindedir.Medîne muslumanlarından olan SÂlebe'nin, mala-mulke karşı aşırı derecede hırsı vardı. Zengin olmak istiyordu. Bunun icin RasûlullÂh (sav)'den du istedi.

ŞUKRUNU EDA EDEBİLECEĞİN KADAR MAL İSTEMELİ

Onun bu talebine AllÂh Rasûlu (sav) şoyle cevap verdi:

"-Şukrunu ed edebileceğin az mal, şukrunu ed edemeyeceğin cok maldan hayırlıdır..."

Bu ifÂde uzerine isteğinden vazgecen SÂlebe, bir muddet sonra hırsının yeniden depreşmesi ile tekrar RasûlullÂh (sav)'e gelip:

"-Y RasûlallÂh! Du et de zengin olayım!" dedi.

Bu def Hazret-i Peygamber (sav) şoyle buyurdu:

"-Ben senin icin kÂfî bir ornek değil miyim? AllÂh'a yemîn ederim ki, isteseydim şu dağlar altın ve gumuş olarak arkamdan akıp gideceklerdi; fakat ben mustağnî kaldım."

DUA VESİLESİYLE ZENGİN OLDU

SÂlebe, yine isteğinden vazgecti. Fakat icindeki ihtiras fırtınası dinmiyordu. Kendi kendine; "Zengin olursam, fakîr fukarÂya yardım eder, daha cok ecre nÂil olurum!" şeklinde zannî bir sebebe sarılmış ve nefsinin şiddetli talebine yenilmiş olarak ucuncu kez Hazret-i Peygamber (sav)'in yanına gitti ve:

"-Seni hak peygamber olarak gonderene yemîn ederim ki, eğer beni zengin ederse, fakîr fukarÂyı koruyacak, her hak sÂhibine hakkını vereceğim!.." dedi.

NihÂyet bu kadar ısrar karşısında AllÂh Rasûlu (sav):

"-Y Rabbî! SÂlebe'ye istediği dunyÂlığı ver!" diye du eyledi.

Cok gecmeden bu du vesîlesiyle AllÂh TeÂlÂ, SÂlebe'ye buyuk bir zenginlik ihsÂn etti. Suruleri dağı taşı doldurdu. LÂkin o Âna kadar "mescid kuşu" ifÂdesi ile vasıflandırılan SÂlebe, mal ve mulku ile uğraşmaktan yavaş yavaş cemÂati aksatmaya başladı. Gun geldi sadece Cuma namazlarına gelir oldu. Ancak bir muddet sonra Cuma namazlarını da unuttu.

SALEBE'YE YAZIK OLDU

Bir gun onun durumunu sorup oğrenen AllÂh Rasûlu (sav):

"-SÂlebe'ye yazık oldu!.." buyurdular.

SÂlebe'nin gaflet ve cehÂleti, bu yaptıklarıyla kalmadı. Kendisine zekÂt toplamak icin gelen memûrlara:

"-Bu sizin yaptığınız dupeduz harac toplamaktır!" deyip, daha evvel vereceğini va'dettikleri şoyle dursun, fakîr fukarÂnın Âyetle sÂbit olan asgarî hakkını dahî vermekten kacınacak kadar ileri gitti. MunÂfıklardan oldu.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Altınoluk Dergisi, Ekim-2000
İslam ve İhsan