Muslumanı oteki insanlardan farklı kılan ozellik...Ebû Yahy Suheyb İbni SinÂn ’dan -radıyallahu anh- rivÂyet edildiğine gore Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şoyle buyurdu:
“Mu ’minin durumu gıbta ve hayranlığa değer. Cunku her hÂli kendisi icin bir hayır sebebidir. Boylesi bir ozellik sadece mu ’minde vardır: Sevinecek olsa, şukreder; bu onun icin hayır olur. Başına bir bel gelecek olsa, sabreder; bu da onun icin hayır olur.” (Muslim, Zuhd 64)
HADİSİN ACIKLAMASI İmanı uğrunda Mekke muşriklerinin dayanılmaz işkencelerine uğramış olan bu cilekeş ve buyuk sahÂbînin rivÂyet ettiği hadîs-i şerifte sevgili Peygamber Efendimiz, mu ’minin imrenilecek durumuna, onun her hal u kÂrda hayır uzere ve mutlu olduğuna dikkat cekmekte, dolayısıyla Muslumanları sabır ve şukre davet etmektedir. Bilinen bir gercektir ki, hayır icinde olmak, kÂr etmek, mutlu yaşamak, yarınlara umutla bakmak her insanın temel arzusudur. Şerre, kotuluğe, mutsuzluğa, zarara rÂzı olacak akıllı bir kişi duşunmek mumkun değildir. Zira boyle bir şey fıtrata aykırıdır.
Bunun yanında dunyanın meşakkatler, sıkıntılar kulfetler ve tezatlar yurdu olduğu da bir başka gercektir. Bu sebeple tezatlar icinde doğruyu bulmak, sıkıntılar icinde mutlu olabilmek, kulfetler icinde boğulmadan, kotuluğe kapılmadan hayr uzere hayatı surdurebilmek buyuk bahtiyarlıktır. İşte insanı bu bahtiyarlığa ve başarıya ulaştıran ozellik tek kelime ile iman ’dır. Cunku iman duygu ve davranışlarda orta hallilik (itidal) ve hayırda devamlılık (istikrar) kaynağıdır. İnsanlar hatayı itidallerini kaybettikleri anda işlerler. İman, ilÂhî irÂde ile irtibat kurmak demektir. Bu irtibat kesintiye uğrarsa, insan tehlike, zarar ve şerle karşı karşıya kalır.
SADECE GERCEK MUMİNE HAS OZELLİK Hayat sevinc-uzuntu şeridi halinde devam edip gider. Sevinc vesileleriyle karşılaşınca şımarmak, uzuntu sebepleriyle yuz yuze gelince olcusuz şekilde uzulmek, mu ’minin iradesini, aşırılıktan uzak orta halli yaşayışını etkileyip onu buyuk yanlışlara surukleyebilir. İşte bu tehlikeli ortamdan mu ’min, nimete kavuşunca şukretmek, sıkıntıya duşunce sabır gostermekle kurtulur.
Hadisimiz, olgun Muslumanın oteki insanlardan farklı olan bu ozelliğine işÃ‚ret etmekte, inananlara hayat mucÂdelesinde guclu ve mutlu olmanın en doğru yolunu gostermektedir.
İnsanların olaylar karşısında gosterdikleri tepkiler değişiktir. Cok buyuk sevinc anlarını geciştiriveren kişilerin yanında, her turlu kaydı unutmuş gorunerek, olmadık aşırılıklara duşenler de gorulmektedir. Buyuk sıkıntıları buyuk bir metÂnetle karşılayanlar olduğu gibi, cok kucuk sıkıntıları bile dayanılması imkÂnsız felÂketmiş gibi buyutup feryÂd u figÂn edenler, hatta işi daha da ileri goturup - Allah saklasın - kendi canına kıyanlar, intihara kalkışanlar da bulunmaktadır.
Unutulmamalıdır ki, şukur şımarıklığa, aşırılığa, dolayısıyla nimetin zevÂline engel olma irÂdesidir. Sabır, belÂyı daha başka belÂlara sebep kılmama, gunahı gunahlara gerekce yapmama disiplinidir. Hadisimiz, bu irade ve disiplinin sadece olgun mu ’mine has olduğunu haber vermekte, imanın, tepkilerimize olan etkisini gozler onune sermektedir.
MUMİN OLMAK NE DEMEK? Hadisimizden anladığımıza gore, mu ’min olmak demek, bel ve sıkıntıya uğramamak demek değildir [bk. Ankebût Sûresi (28), 2]. Oteki insanlar gibi mumin de sıkıntılarla karşılaşır, imtihan olunur. Ne var ki o, bu sıkıntı ve musibet ortamından kurtulma imkÂnına, sabır gibi bir can yeleğine sahiptir.
O halde “cekilmesi gucleşen dunya hayatı”nın, “yaşanması istenen” bir hayat haline gelebilmesi icin gercek anlamda mu ’min olma yarışına girmek lazımdır. “Dayanıklı mu ’min” olmak konusunda oteki mumin kardeşlerimize destek olmak gerekmektedir. Hadisimizin ihtiv ettiği hayret karışımı takdirin ve teşvikin anlamı bu olsa gerektir.
HADİSTEN OĞRENDİKLERİMİZ 1. İman, bel ve musibete uğramaya mÂni değildir.
2. Sabretmek suretiyle bel nimete donuşturulebilir.
3. Nimete şukur, nimetin arttırılmasına sebep olduğu gibi, belÂya sabır da onun hayra donuşmesine vesile olur.
4. Şukur ve sabır, butun hayatı hayır uzere gecirme imkÂnıdır. Bunu da Allah TeÂl mu ’minlere ihsan buyurmuştur.
Kaynak: RiyÂzu ’s-sÂlihîn, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan