
Gunaha duşmek, her insan icin muhtemel bir durumdur. Kimse sınanmadığı gunahın masumu değildir. Esas olan gunahta ısrar etmemek ve tevbeye yonelmektir. Bu itibarla bir gunaha ducar olmuş herhangi bir mu ’min kardeşimizi, kendi nefsiyle ve şeytanla başbaşa bırakmak yerine, kendisine şefkatle yaklaşmak, kardeşlik hukukunun bir gereğidir.Burada dikkat ceken diğer bir incelik de, Hazreti Omer ’in gunaha duşen mu ’min kardeşine, doğrudan kendi cumleleri ile nasihat etmek yerine, onu Allah ’ın Âyetleri ile buluşturup tevbeye davet etmiş olmasıdır. GunahkÂr, kendisi gibi bir beşerden değil de, Rabbinden bir uyarı ile karşılaşınca, hem onuru zedelenmemiş, hem de yaratanının huzurunda tevÂzu ile tevbeye yonelmesi kolaylaşmıştır.
GUNAHKÂR KARDEŞİNİZE DUA EDİNİZ
Yezid İbn Esam anlatıyor:
“Şam ehlinden guclu kuvvetli, nufuz sahibi bir kimse vardı. Zaman zaman Hazreti Omer ’in yanına gelirdi. Bir ara Omer (radıyallÂhu anh) o kimseyi goremez oldu. Cevresindekilere:
“Falan zÂt ne yapıyor, artık gorunmez oldu?” dedi.
“Ey mu ’minlerin emiri! O kendisini şaraba verdi” dediler.
Hazreti Omer kÂtibini cağırarak: “Yaz!” dedi:
“Omer İbn HattÂb ’dan falan kimseye. Sana selÂm olsun! Kendisinden başka ilÂh olmayan, gunahları bağışlayan, tevbeleri kabul eden, azabı cetin ve ihsÂnı bol olan Allah ’a hamd ederim. O ’ndan başka hicbir ilah yoktur, donuş ancak O ’nadır.”
Hazreti Omer mektubu yazdırdıktan sonra arkadaşlarına donerek:
“Allah ’a yonelmesi ve Allah ’ın tevbesini kabul buyurması icin kardeşinize dua ediniz” dedi.
O zÂt mektubu alınca “AllÂh gunahları bağışlayan, tevbeleri kabul eden, azabı cetin olan”[1] cumlesini tekrar tekrar okudu ve:
“Allah beni hem azabı ile korkutmuş, hem de gunahlarımı affedeceğini vaadetmiş” diyerek ağladı ve guzelce tevbe etti.
Hazreti Omer o zÂtın tevbe ettiğini haber alınca, arkadaşlarına:
“İşte boyle yapınız! Bir kardeşinizin yoldan cıktığını, gunaha saplandığını gorduğunuzde onu doğru yola getirmeye, Allah ’ın affına guvenmesini sağlamaya calışınız. Tevbesini kabul buyurması icin Allah ’a dua ediniz. Kendisine beddua ederek aleyhinde şeytana yardımcı olmayınız.” dedi.”[2]
[1] Bu cumle Mu ’min sûresinin ucuncu Âyetinden alınmıştır. Bu sebeple o zÂt sonraki sozunde Allah ’ın kendisini hem korkuttuğunu hem de af vaadiyle rahatlattığını soylemektedir.
[2] İbn-i Kesir, Tefsir, IV, 76; Ebû Nuaym, Hilye, IV, 97-98.
Kaynak: Adem Ergul, 365 Lider Davranış, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan