Dindarlık gayretiyle de olsa İslam'da aşırılık asl doğru değildir. Cunku ne kadar iyilik ve ibadet yaparsa yapsın, bir insan bu hareketleriyle kurtuluşunu temin edemez. Zira kurtuluş Allah TeÂl ’nın lutfu iledir. O halde yapılacak iş, mu ’tedil ve mustakîm bir cizgide dini yaşamaya, onun esaslarına tum hayatında bağlı kalmaya, gucu olcusunde calışmaktan ibarettir.Ebû Hureyre radıyallahu anh ’den rivayet edildiğine gore Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şoyle buyurdu:

“(İşlerinizde) orta yolu tutunuz, dosdoğru olunuz. Biliniz ki, hicbiriniz ameli sÂyesinde kurtuluşa eremez.” Dediler ki:

- Sen de mi kurtulamazsın, ey Allah ’ın elcisi?

- “(Evet) ben de kurtulamam. Şu kadar var ki Allah rahmet ve keremi ile beni bağışlamış olursa, o başka!” [1]

İBADETTE AŞIRIYA KACMAMAK

Aşırıya kacmadan, tamamen ihmal de etmeden işleri orta yolu takip ederek mûtedil bir tarzda yurutmek, dosdoğru olmak bakımından buyuk onem taşımaktadır. İnsan, ifrat veya tefrite duşerse, istikameti de kaybeder. Demek oluyor ki, orta yolu tutmak, istikamettir. Mu ’tedil olmak, mustakîm olmak demektir. Hislerde, duygularda ve davranışlarda mustakîm olmak isteyen once mu ’tedil olmaya bakmalıdır. Zira hadisimizdeki “kÂribû” tavsiyesi “mu ’tedil olunuz” demektir. Peşinden gelen “seddidû” emri de “mustakîm olunuz” anlamındadır. Soyleniş sırası, istikamet icin i ’tidalin gereğine işaret etmektedir.

Daha dindar yaşamak ve Âhirette yuksek derecelere kavuşmak gibi sırf dinî ve uhrevî duygular bile i ’tidÂl ve istikametten ayrılmayı gerektirmemelidir. “Biliniz ki, hic biriniz amelleri ile kurtuluşu elde edemezgerceği, bunu gostermektedir.

Dindarlık gayretiyle de olsa, aşırılık asl doğru değildir. Cunku ne kadar iyilik ve ibadet yaparsa yapsın, bir insan bu hareketleriyle kurtuluşunu temin edemez. Zira kurtuluş Allah TeÂl ’nın lutfu iledir. O halde yapılacak iş, mu ’tedil ve mustakîm bir cizgide dini yaşamaya, onun esaslarına tum hayatında bağlı kalmaya, gucu olcusunde calışmaktan ibarettir. İşte bu tabiîlik ve i ’tidal, insanın hem dunyada huzur ve mutluluğuna hem de Âhirette kurtuluşuna sebeptir. Dinî bir maksatla bile aşırılığa gerek olmadığına gore, artık başka hicbir sebep ve gerekce ile i ’tidal ve istikametten ayrılmamak lÂzım gelir.

VAZGECİLMEZ DURUSTLUK

“Kurtuluşun amelle kazanılamayacağıgerceği, ashÂb-ı kirÂmı son derece etkilemiş ve biraz da hayrete duşurmuş olmalı ki, bu konuda Hz. Peygamber ’in bir istisna teşkil edip etmediğini hemen soruvermişler. Efendimiz kendisinin farklı bir imkÂna sahip olmadığını belirtmiş, Allah ’ın kerem ve lutfu olmadıktan sonra amellerinin kendisini kurtaramayacağını soylemiştir. O halde artık, emir ve yasaklara uymakta gosterilecek mu ’tedil bir dikkat ve vazgecilmez bir durustlukten başka hicbir şeye gerek kalmamaktadır.

Oyle sanıyoruz ki, insanda istikamet fikri ve uygulaması işte bu noktanın iyice hazmedilmesine bağlıdır. Sevgili Peygamberimiz bu hadisiyle biz ummetini, bu noktada, kendi durumunu da ortaya koyarak uyarmış bulunmaktadır.

Netice olarak şu husus unutulmamalıdır: Ameller, kurtuluşun bir bedeli değil, bahÂnesidir. Amele muvaffak kılan da, onları kabul eden de Allah ’tır. O halde neresinden bakılırsa bakılsın, kurtuluşumuz Allah ’ın lutuf ve keremi iledir. Orta halli (mu ’tedil), durust (mustakîm), surekli ve kararlı (mustekar) bir tavır, erişilmek istenen hedefe goturen en guvenilir ve sağlıklı yoldur, eskilerin tÂbiriyle “eslem tarîk”tir. Allah cumlemizi buna muvaffak kılsın.

HADİSTEN OĞRENDİKLERİMİZ

1. Allah TeÂl hic bir şeye mecbur değildir.

2. Allah ’ın lutuf ve ihsanı kulların amellerinden cok cok geniştir.

3. Akıl ile ne sevap ne azab ne de şer ’î bir hukum tesbit ve tayin edilebilir. Bunlar ancak din yani vahy tarafından belirlenir.

4. Allah ’ın rahmet ve cennetine kavuşabilmek icin mu ’mine duşen, durustlukle amel ve duaya devam etmekten ibarettir.

5. Olabildiğince durust ve mutedil bir dini yaşayış icin gayret gosterilmeli, ifrat ve tefrite kacılmamalıdır.

6. Allah TeÂl rahmet ve cenneti icin bah değil, bahÂne ister. Kul-ların amelleri bu cercevede bir anlam taşımaktadır.

7. Durust (mustakîm) olabilmek icin mu ’tedil olmak on şarttır.

[1] Muslim, MunÂfikîn 76, 78. Ayrıca bk. BuhÂrî, Rikak 18, Merd 19; İbni MÂce, Zuhd 20.

Kaynak: Prof. Dr. M. Yaşar Kandemir, Riyazus Salihin, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan