
İslam ’da devlet otoritesine itaat etmenin hukmu nedir?Abdullah İbni Mesut ’tan -radıyallahu anh- rivÂyet edildiğine gore Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-:
- “Hic şuphesiz, benden sonra, adam kayırmalar ve yadırgayacağınız bazı işler olacaktır” buyurdu. AshÂb-ı KirÂm:
- Ey Allahın Resûlu! O zaman nasıl davranmamızı tavsiye edersiniz? dediler.
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- de:
- “Siz uzerinize duşen gorevleri yapar, kendi hakkınızı ise Allah ’tan beklersiniz” buyurdu. (BuhÂri, MenÂkıbu ’l-enbiy 8; Fiten 2 ; Muslim, İmÂre 45, 48)
HADİSİN ACIKLAMASI
Bu ve bundan onceki hadîs-i şerîf sabrın, toplum ve idÂre yani sistemle ilgili yonunu ortaya koymaktadır. Şu halde sabır, tek taraflı değildir. Yoneticiler icin ne kadar gerekli ise, yonetilenler icin de en az onun kadar gereklidir. Zira, sadece yoneticiler, yonetilenlerin kabalık ve cahilliklerine muhatab olmazlar. Yonetilenler de yoneticilerin birtakım haksızlıklarına, adam kayırmalarına, yersiz tercihlerine mÂruz kalırlar. Nevevî, bu iki hadisi peşpeşe getirmek suretiyle sabrın yonetici-yonetilen munasebetlerinde aynı derecede gerekeceğine dikkat cekmekte, bu noktalardaki muhtemel soruları bu hadislerle cevaplandırmaktadır.
Devlet imkÂnlarıyla adam kayırmaların, muslumanların hoş gormesi mumkun olmayan bazı iş ve uygulamaların goruleceğini Hz. Peygamber haber verince, AshÂb-ı KirÂm o takdirde ne yapmaları, nasıl davranmaları gerektiğini sormuşlar, sevgili Peygamberimiz de:
- “Siz, (zekÂt vermek, cihÂda katılmak gibi) size duşen gorevleri yerine getirin. Mahrum bırakıldığınız hakkınızı da Allah ’tan isteyin” buyurmuş, idÂreye baş kaldırarak, kargaşa cıkararak hak almaya kalkışmayınız. Yani yoneticilerinizin size yaptıkları haksızlığa sabır ve tahammul gosteriniz. Onları ıslah etmesini, haklarınızı odemelerini sağlamasını Allah ’tan dileyin, tavsiyesinde bulunmuştur.
Hemen işÃ‚ret edelim ki bu tutum, yoneticilerin haksızlığını haklı gormek ve gostermek değildir. Elbette itÂatın bir sınırı vardır. O da Allah ’a karşı gelmemektir. Efendimiz, “Allah ’a isyan olan yerde kula itaat yoktur” buyurmuştur. 671 numarada da tekrar edilen hadisimizde, her haksızlık icin hemen ayaklanmaya kalkılmaması, sabırlı davranılması, anarşiye yol acılmaması istenmektedir. Konuyu İmam Muslim ’in rivÂyet ettiği bir hadis daha da acıklamaktadır:
Seleme İbni Yezîd el-Cu ’fî, Resûlullah ’a -sallallahu aleyhi ve sellem-:
- Ey Allahın Nebîsi! Kendi haklarını bizden isteyen, fakat bizim haklarımızı vermeyen yoneticiler başımıza gecerse, bize nasıl davranmamızı tavsiye edersiniz? diye sordu. Hz. Peygamber yuzunu cevirdi. O tekrar sordu. Hz. Peygamber yine yuzunu cevirdi. Sonra tekrar sordu. Bu arada Eş ’as İbni Kays, Seleme ’yi cekti. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem tam o sırada şoyle buyurdu:
“Dinleyin, itaat edin. Onlar kendi yuklendiklerinden, siz de kendi yuklendiklerinizden sorumlusunuz.” (Muslim, İmÂre 49)
Hz. Peygamber, bu hadisiyle “Yoneticiler kendi yuklendiklerinden, yani adÂlet etmek ve halkın haklarını gozetmekten sorumludurlar. Yapmazlarsa vebÂli onlaradır. Siz de dinleyip itaat etmek ve başkalarının haklarına riÂyet etmekten sorumlusunuz. Siz uzerinize duşeni yaparsanız, Allah mukÂfÂtınızı verir” buyurmuştur.
HADİSTEN OĞRENDİKLERİMİZ
1. Zulmediyorlar diye yoneticilere itaat etmemek gerekmez.
2. Gorulen haksızlıklara sabır ve tahammul etmek, muslumanların toplum huzurunu kacırmamak gerekir.
3. Haksızlığa uğradık diye haksızlık yapmak doğru değildir.
4. Allah ’a isyan etmeyi emretmedikleri surece Âmirlere itaat edilir.
Kayna: Riyazus Salihin, Erkam Yayınları
ALLAH ’A İMAN VE İTAAT NEDEN ONEMLİDİR?
KUR ’AN ’DA GECEN “ULU ’L EMRE İTAAT” NE DEMEKTİR? - VİDEO
İslam ve İhsan