
Dostluğun en onemli kuralı olan vefa, kişinin kendi ve Rabbiyle olan ilişkisinde cok buyuk rol oynamaktadır. Hazret-i İbrahim, Hz. Eyup, Peygamber Efendimiz (s.a.v) dosta vefanın en guzel ornekleridir...
Hazret-i İbrahim; can, mal ve evlÂt imtihanlarından gecerek «Halîlullah: AllÂh ’ın dostu» olma mazhariyetine erişti.
Tevhid mucadelesinde kavminin putlarını kırdı. Onlara, putların ne kadar Âciz varlıklar olduğunu ispat etti. Buna karşılık ateşe atılarak cezalandırılmasına karar verildi. Meleklerden gelen yardım tekliflerini reddedip, tam teslîmiyetle ateşe atıldı. Ateş, CenÂb-ı Hakk ’ın yani yuce Dost ’un emriyle gulzÂra dondu.
CenÂb-ı Hak Hazret-i İbrahim ’e buyuk suruler hÂlinde mal ikrÂm etmişti. CebrÂil -aleyhisselÂm- beşer kisvesinde yanına geldi ve talepte bulundu. Hazret-i İbrahim, Rabbini uc kez zikretmesi şartıyla hepsini ona bağışladı. Hazret-i CebrÂil, kendisini tanıtınca; Halîlullah, infÂkından donmedi, butun malını Allah yolunda vakfetti.
Ruyasında evlÂdını kurban ettiğini gordu. Ruya, uc kez tekrarlanınca, bunun ilÂhî emir olduğuna kānî oldu. Oğlu İsmail de tam teslim oldu. LÂkin ilÂhî rahmet yetişti, bıcak kesmez oldu.
Hazret-i İbrahim; uc imtihandan da muvaffakiyetle gecerek, Halîlullah vasfına mazhar oldu.
Yuce Dost ’un mukabil bir ikramları olarak;
Âhirzaman Nebîsi, Son Peygamber Muhammed Mustaf -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-, bu teslîmiyeti sergileyen baba-oğul peygamberlerin neslinden geldi.
Kurban Bayramı; kıyÂmete kadar, mu ’minlere bu teslîmiyeti hatırlatan bir saÂdet ve kurbiyet hediyesi oldu.
KıyÂmete kadar butun ummet-i Muhammed ’in, her tahiyyattan sonra Hazret-i İbrahim ’e salevat getirmesi de vef dolu bir ikrÂm oldu.
Dostluğun fÂrik vasfı vefÂdır.
CenÂb-ı Hak; kendisine dost olana hem dunyada hem Âhirette sonsuz lutuflarda bulunur. Bilhassa insan icin mechullerle dolu korkunc ebediyet yolculuğunun, son nefes, kabir, ba‘s, haşir, mîzan, sırat gibi duraklarında CenÂb-ı Hak; dostlarına rahmet meleklerini gondererek, onları selÂmete alır. Âyet-i kerîmede buyurulur:
ALLAH'IN DOSTLARINA KORKU YOKTUR
“Bilesiniz ki;
AllÂh ’ın dostlarına korku yoktur; onlar uzulmeyecekler de.” (Yûnus, 62)
CenÂb-ı Hakk ’a dost olmanın şartı ve alÂmeti; kulun kendisini, AllÂh ’a adamasıdır. Can, mal ve evlÂdını, Allah yoluna adayabilenlerden, CenÂb-ı Hak bu fedÂkÂrlıklarını; «karz-ı hasen: «قَرْضًا حَسَنًا : Guzel bir borc» olarak kabul eder ve Âhirette kat kat fazlasıyla ona oder. CenÂb-ı Hak ’tan daha vefÂlı, daha comert kim vardır?
Âyet-i kerîmede buyurulur:
“Kim AllÂh ’a guzel bir odunc verecek olursa, Allah da onun karşılığını kat kat verir ve ayrıca onun cok değerli bir mukÂfÂtı da vardır.” (el-Hadîd, 11)
Hak yolunda fedÂkÂrlıkların bir temsili de kurban ibÂdetidir. Bizlere sayısız lutuflarda bulunan Rabbimiz icin; bir vefÂkÂrlık gostermek, kucuk bir fedÂkÂrlıkta bulunmaktır.
Bu ibÂdet sayesinde, beldelerimizde ve dunyanın her tarafında fukarÂnın evine, senede bir kez de olsa, et ikrÂmı girmektedir. Bu ibÂdet vesilesiyle, mu ’minlerin kardeşlik vazifelerinin edÂsı ve hakikî bir bayram icin guzel bir fırsat meydana gelmektedir.
CenÂb-ı Hak; cumle ibÂdetlerimizle beraber, kurbanlarımızı da kabul eylesin, kurbiyetine vesile kılsın. Kabulu icin ise her ibÂdetin mÂnevî tarafını da ikmÂl etmek şart.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yuzakı Dergisi, Yıl: 2017 Ay: Eylul Sayı: 151
İslam ve İhsan