
TakvÂ, gunah işlemeye, gunah işlemek takv sahibi olmaya engel olmadığı icin, insanlık gereği işlenecek gunahların peşinden iyilik yapmak, o hata ve gunahın sonuclarını ve hatta bizzat gunahın kendisini ortadan kaldırmak gerekmektedir.Ebû Zer Cundeb İbni CunÂde ve Ebû Abdurrahman MuÂz İbni Cebel radıyallahu anhum ’dan rivayet edildiğine gore Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şoyle buyurmuştur:
“Nerede ve nasıl olursan ol, Allah ’dan kork.
Kotuluk işlersen, hemen arkasından iyilik yap ki, o kotuluğu silip supursun.
İnsanlarla guzel gecin!” (Tirmizî, Birr 55)
NEREDE OLURSAN OL ALLAH ’TAN KORK Hz. Peygamber ’in ozlu sozlerinden biri olan hadis, “Nerede (ve nasıl) olursan ol, Allah ’tan kork” cumlesinden dolayı, burada zikredilmiştir.
TakvÂ, Allah ’ın emirlerini yerine getirmek, yasaklarından kacınmakla gercekleşen ve dinin temeli olan bir ilkedir. Buna Allah saygısı, Allah korkusu da denir. Takv ceşitli derecelere ayrılmaktadır. En alt tabakası, şirkten uzak kalmak, en ust derecesi ise, Allah ’dan başka her şeyden (mÂsivÂ) yuz cevirmektir. TakvÂnın birbirlerinden farklı dereceleri bulunmaktadır. Ancak onun tabiî sonucu ilÂhî murÂkebe altında olduğu bilinci ile hareket etmekten ibÂrettir. TakvÂ, yalnızlıkta, toplum icinde, bel ve musîbet anında, bolluk ve refahta yokluk ve darlıkta, hÂsılı her durumda Allah ’a karşı saygılı olmak, surekli uyanık, dikkatli ve şuurlu bulunmaktır.
Boyle bir duygu ve hÂlin sonucları ise, yuce kitabımızda; Allah ’ın dostluğu [bk.Yûnus sûresi (10), 62], ilÂhî ovgu [Âl-i İmrÂn sûresi (3), 186], Allah ’ın yardımına ulaşmak [Âl-i İmrÂn sûresi (3), 120], sıkıntılardan kurtulmak ve beklenmedik yerlerden rızka kavuşmak [Nahl sûresi (16), 120], amellerin ıslahı ve gunahların bağışlanması [AhzÂb sûresi (33), 70-71], ilÂhî muhabbet [Al-i İmrÂn sûresi (3), 76], Allah katında makbûliyet [HucurÂt sûresi (49), 13], olum anında mujde [Yûnus sûresi (l0), 63], cehennemden kurtuluş [Leyl sûresi (92), 17] ve nihÂyet cennette temelli mutluluğu buluş [Âl-i İmrÂn sûresi (3), 133] olarak belirtilmektedir.
Allah TeÂl ’nın, gazabından sakındırması [bk. Âl-i İmrÂn sûresi (3), 28] ve Hz. Peygamber ’in, “Nerede ve nasıl olursan ol, Allah ’a karşı saygılı bulun” tavsiyesi, muslumanları bu guzel sonuclara davet etmektir. Boylece Hz. Peygamber mu ’minleri, “Gercekten Allah, uzerinizde gozetleyicidir [Nis sûresi (4), 1] Âyetinin mÂnÂsına uygun davranmaya cağırmış olmaktadır.
TakvÂ, gunah işlemeye, gunah işlemek takv sahibi olmaya engel olmadığı icin, insanlık gereği işlenecek gunahların peşinden iyilik yapmak, o hata ve gunahın sonuclarını ve hatta bizzat gunahın kendisini ortadan kaldırmak gerekmektedir. Zira Allah TeÂlÂ; iyiliklerin kotulukleri giderdiğini [bk. Hûd sûresi (11) 114] ve hatta iyiliklere tebdil ettiğini [bk. FurkÂn sûresi (25), 70] haber vermiştir. Bu da murÂkabe şuurunun olumlu bir başka neticesidir. İyiliğin hatayı iyiliğe donuşturmesi veya hic değilse, kotuluğun sonuclarının ortadan kaldırılması, hic hata işlememenin mumkun olmadığı dunyamızda, kotuluklere karşı musamahasız olmayı ongormek ve oğutlemek demektir. Gunahların ve kotuluklerin tortularını, işlenen iyiliklerle dezenfekte edebilmek gercekten cok buyuk bir imkÂn ve şanstır.
İnsanlarla guzel gecinmek, ahlÂkî olgunluğun ve murÂkabe şuurunun gunluk hayattaki ve beşerî ilişkilerdeki sonucu olmaktadır. Bu uygulamanın olcusu de Peygamber Efendimiz tarafından, başkalarının kendisine yapmasını istemediğini onlara yapmamak şeklinde belirtilmiştir.
HADİSTEN OĞRENDİKLERİMİZ 1. İyilikler kotulukleri ya busbutun ortadan kaldırmak ya da iyiliğe donuşturmek suretiyle yok eder.
2. Guler yuz gostermek, zarar vermemek, iyiliklerin yaygınlaşmasına gayret etmek ve kendisine yapılmasını istemediğini başkalarına yapmamak, insanlarla guzel gecinmek demektir.
3. Takv ya da Allah ’a karşı saygılı olmak, muslumanı her turlu kotuluklerden koruyacak ustun bir meziyettir.
4. Her yer ve şartta Allah ’a karşı saygılı olmak, murÂkabe şuurunun gostergesidir.
Kaynak: Riyazus Salihin, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan