
Kotuler ve kotulukler, ancak iyiler ve iyilikleri coğaltmak ve desteklemek suretiyle onlenebilir. Kotuluklerin coğalmaması icin Muslumanların iyilikte yarışması tavsiye edilmiştir.“Hayır işlerinde yarışın!” (Bakara sûresi (2), 148)
Musluman, hayır ve hizmet adamıdır. İyilik severdir. Hayatta herkes bir şeylerin peşinde koşup durmakta, Âdeta başkalarıyla yarışmaktadır. Muslumana hayır yarışında olmak yaraşır. Cunku en buyuk odul bu yarıştadır. Nitekim bir Âyette yuce Rabbimiz şoyle buyurmuştur:
“Rabbinizin mağfiretine ve takv sahipleri icin hazırlanmış olan goklerle yer genişliğindeki cennete koşun!” (Âl-i İmrÂn sûresi (3), 133)
Allah ’ın bağışını kazanmak buyuk, en buyuk başarıdır. Genişliği, yerle gokler arası kadar olan cennete ulaşmak ise, buyuk kurtuluştur. İşte butun bu “buyuk”ler, iyilik ve hayır severlikte yarışmakla elde edilebilir. Bu sebeple de muslumanlar, her şeyde orta yolu tutmaya davet edilirken burada yarışa cağırılmaktadırlar. Zira mu ’mine yakışan, buyuk hedeflere sur ’atle yonelmektir. İyilik yarışı, en buyuk yarıştır. Bu yarış cennetle sonuclanır. Boyle bir yarıştan geri kalmak olur mu? Herkes kendi imkÂnı olcusunde, kendi alanında ama mutlaka bu yarışta yerini almalıdır.
DİNİNİ KUCUK DUNYALIĞA SATANLAR
Ebû Hureyre radıyallahu anh ’den rivayet edildiğine gore Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şoyle buyurdu:
“Yararlı işler gormekte acele ediniz. Zira yakın bir gelecekte karanlık geceler gibi birtakım fitneler ortalığı kaplayacaktır. O zamanda insan, mu ’min olarak sabahlar, kÂfir olarak geceler; mu ’min olarak geceler, kÂfir olarak sabahlar. Dinini kucuk bir dunyalığa satar.” (Muslim, ÎmÂn 186. Ayrıca bk. Tirmizî, Fiten 30, Zuhd 3; İbni MÂce, İkÂme 78)
HAYIRLI İŞLERDE ACELE EDİN
Faydalı işler ve hizmetlerde gozu acık davranmak, fırsatları anında değerlendirmek, bu konuda sur ’at gostermek yuce dinimizin tavsiye ettiği yegÂne aceleciliktir. Zira halkımızın isÂbetle belirttiği gibi, “Elden kalan elli gun kalır” “İyilerin tenbelliği, kotulerin faaliyetidir.” İyilik yapmayı, faydalı iş gormeyi nefis ve şeytan istemez, bu onlara cok ağır gelir. Onun icin de bu tur işlerin daima tehir edilmesini isterler. Oysa gelecek gunlerin neler getireceği hic belli olmaz.
Hadisimizde bu noktaya dikkat cekilmekte, her şeyi kopkoyu bir karanlık icinde tanınmaz hale sokarak birtakım buyuk fitnelerin ortaya cıkmasından once, iyi şeyler yapmaya bakmak gerektiği hatırlatılmaktadır. Olumsuzluklar o noktaya varabilir, ortalık oylesine allak-bullak olabilir ki, Allah korusun, insan mu ’min olarak sabahlamışken o gunun akşamına kÂfir olarak girer veya mu ’min olarak girdiği gecenin sabahına kÂfir olarak cıkar. Bu, tam anlamıyla bir fitne ve kargaşa ortamıdır. Boyle bir zeminde kimse ne yaptığını, ne yapması lÂzım geldiğini bilemez. Din gibi, iman gibi dunyalara değişilemeyecek kutsal değerler, kucuk dunyevî karşılıklara satılır, peşkeş cekilir. Oz değerlere yabancı ve duşman sistemlerin hukmu altında kalınabilir. İşte bu noktada iman, işportaya duşmuş demektir; kafa, gonul ve evlerde irtidat havası esmeye başlamış demektir. Muslumanlar boylesine acılı gunleri tarih boyu yer yer yaşayagelmişlerdir.
FİTNE ZAMANINDA MUSLUMANLAR ARASINDA YAŞANAN TEHLİKELER
Hadiste haber verilen fitneler bir kac şekilde tezÂhur edebilir:
- İki musluman grup arasında sırf ırkcılık ve kızgınlık sebebiyle catışma cıkar. Karşılıklı olarak can ve mala tecÂvuzu helÂl sayarlar.
- Yoneticiler zÂlim kimseler olur, muslumanların kanını doker, mallarını gasbeder, icki icerler. Bazı kişiler de onların haklı olduklarını savunurlar. Hatta bazı Âlim gecinen kişiler, onların işledikleri bu tur haramların işlenebileceğine fetv verirler.
- İnsanlar arasında dine muhalif ilişkiler, alış-verişler vs. cereyan eder. Bunları helÂl sayarlar.
Bunlar ve daha sıralanabilecek diğer goruntuler, farkedileceği gibi tamamen kişinin din ve imanına dokunur. Fitne de zÂten din ve imanın tehlikeyle yuzyuze kalmasıdır.
Sabah-akşam, iman-kufur arasında gelip gitmeye vesile olacak fitne ortamlarına duşmemek icin daha onceden iyi işler işlemeye gayret etmek, iman uyanıklığının işareti ve tabiî bir gereğidir.
HADİSLERDEN OĞRENDİKLERİMİZ
1. Dine, imana sıkı sarılmak gerekir.
2. Durum kotuleşmeden, muslumanlar guzel işler yapmakta birbirleriyle yarışmalıdır.
3. Âhir zamanda fitneler, gece karanlıkları gibi birbiri ardınca gelip duracaktır. Gelen gun, geceni aratacaktır.
4. Dîni, dunyevî herhangi bir değere değişmek, bu işin en cirkin ve kotu sonucudur.
5. Kotuler ve kotulukler, ancak iyiler ve iyilikleri coğaltmak ve desteklemek suretiyle onlenebilir.
Kaynak: Prof. Dr. M. Yaşar Kandemir, Riyazus Salihin, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan