
Dijital dunya nasıl bir zarar vermektedir? İcine duştuğumuz sanal kuyular, uzerimize yağan malumat yağmurları bizi nasıl etkilemektedir? Bu soruları dijital dunyanın mahiyetini anlamadan cevaplayamayız.Kur ’Ân ’ımız dunya hayatını oyun ve eğlence olarak tarif eder. Aldatıcı ve gecici bir menfaat olan bu hayat bir yağmura benzer. Bitirdiği bitki, ciftcileri imrendirir. Sonra o bitki kurumaya yuz tutar, nihayet sararır, ardından da cercop haline gelir. Oyun ve eğlenceden ibaret olan yerde aldanmamak, gecici olana değil kalıcı olana kıymet vermek gerekir. Kalıcı olan, guzel ve faydalı amellerdir.
Dijital dunya, gecici dunya icinde bir alt Âlemdir. Hemen herkesin hayatını ve zamanını istila eden bu dunyanın muhtevası da yağmura benzemektedir. Bardaktan boşanırcasına yağan bu bilgi yağmurunun bereketli olmadığı bitirdiklerinden bellidir. Gercek olmayan algı, goruntu ve hayallerle orulu bu dunya kullanıcılarına hakikat namına, kalıcı şeyler nadiren vermekte, cok zaman ise goz boyamakta, şaşırtmakta ve zihinleri celerek saptırmaktadır.
DİJİTAL DUNYA Dijital dunya; internet, akıllı telefonlar ve benzeri aletlerle oluşan iletişim ve etkileşim ortamına verilen addır. Luzumlu, luzumsuz malumatın boca edildiği bu dunya en kıymetli sermayemiz olan zamanımızı calmakta, daha acısı da kendi sahte gercekliğini hayatın yerine ikame etmektedir. Dijital dunyanın sınırları artık ekran temasıyla da sınırlı değildir. Teknoloji, tek taraflı izlemenin ya da sınırlı etkileşimin onundeki engelleri kaldırdığından bu yana dijital dunya sanal gerceklik adı verilen yeni bir mahiyete burunmuştur.
Sanal gerceklik; gorme, dokunma, işitme, koklama ve tatma gibi duyularımızın ayartılarak zihnimizde hakikate alternatif, yeni bir gercekliğin uretilmesi demektir. Bu gerceklik, hakikati ikinci plana iterek “-miş gibi yaşamak” denebilecek sahte ve hevÂî bir hayat tarzı doğurmakta, gerceğin hayalle karıştığı melez bu hayat tarzı ise insanı kendi oz hakikatinden koparmaktadır. Hev ve hevesin tek kıble haline geldiği bu hayat tarzı acıdır ki mukaddesat, maneviyat ve guzel ahlÂka uzaktır.
DİJİTAL DUNYANIN OZELLİKLERİ Dijital dunya nasıl bir zarar vermektedir? İcine duştuğumuz sanal kuyular, uzerimize yağan malumat yağmurları bizi nasıl etkilemektedir? Bu soruları dijital dunyanın mahiyetini anlamadan cevaplayamayız. Bu dunyanın kalbimize, zihnimize ve gerceklikle irtibatımıza verdiği hasarı tespit edemezsek onunla mucadele edemez ve gerceğin ustunu ortmesine mani olamayız. Surekli değişen, mevcut değerlerimiz ve ahlÂk anlayışımız ile catışan ve vasıtaları gayeye donuşturen bu dunya başlıca beş ozelliğe sahiptir:
1. Somuru: Dijital dunya, kullanıcısını somuren bir dunyadır. Bu dunyada coğu şeyin ucretsiz sunulduğu zannedilir. HÂlbuki oyle değildir; her şey bir bedelle gelmektedir. Bedel bize ait mahremiyetin ve şahsi bilgilerimizin ucuncu şahıslara pazarlanmasıdır. Kullanıcı olarak attığımız her adım, tıkladığımız her site, goz attığımız her satır, dolaştığımız her mecra, hatta goz hareketlerimiz bile toplanıp tasnif edilmekte ve hakkımızda bir veri tabanı oluşturulmaktadır. “Buyuk veri” adı verilen herkesin ve her şeyin bilgisini iceren bu veri tabanı yapay zek marifeti ile işlenip pazarlanabilir bilgiye tahvil edilmektedir. Dijital dunyanın insanı; izlenebilir, olculebilir ve satılabilir bir metadır. Bedava muhteva yoktur, bedava kullanıcı vardır.
2. Algı hÂkimiyeti: Dijital dunyada algı hakikatin yerini almıştır. Kimse gerceğin ne olduğu ile ilgilenmez. Asıl olan insanların veya şeylerin nasıl algılandığıdır. Bir resim, ifade ya da ses, hızlıca, duşunmeden ve cok zaman insafsızca verilecek bir hukum icin kÂfi gelebilir. Teyit gerekmez, doğrulatma kaygısı yoktur, zira vakit yoktur. Hattızatında bunun icin vakit harcamak da gerekmez, sayısız konuya ilişkin sayısız malumat zaten hic durmaksızın uretilmektedir. Herkesin uc-beş dakikalığına meşhur olduğu bir dunyada muhteva sıkıntısı yoktur. Ne olduğunuz değil nasıl algılandığınız muhimdir.
3. Hız, haz ve kolaycılık: Bu dunyanın baskın ideolojisi hedonizm ya da yeni tabirle “hazizm”dir. Coğunluk; eğlenmek, gulmek ve hoşca vakit gecirmek icin gelir. Ciddi ve hayati konulara rağbet cok azdır, cunku durup duşunecek zaman yoktur. Değişim o kadar hızlıdır ki ne olup bittiğini anlayana kadar yeni başka şeyler daha baskın hale gelir. Yenilik yeniliği takip eder, farklı, değişik ve guncel olanın telaşı hakikat arayışını orter ve erteler. Her şey uc hareketle (tıklama, kaydırma, buyutme) erişilebilecek kadar yakındır. Sanal kimlikler ve seferler gercekliğin zorluğu, urpertisi ve riskini orter, bu da ahlÂk ve meşruiyet sınırlarının dışına cıkma curetini artırır.
4. Teşhir: Dijital dunyada gorme ve gorunme esastır. Gormek ve izlemek var olmanın, gorunmek ise anlam kazanmanın yoludur. Herkesin “gorunuyorum, o halde varım” diye cıktığı yolculuğun bir sonraki safhasında “beğeni alıyorum, o halde anlamlıyım” ideali vardır. İtibar; ne kadar cok tık, beğeni ve alkış alındığına bağlıdır. Bu ise egoları korukler. Nefisler tahrik olur. Haksız ve anlamsız boy olcuşmeler başlar. İnsanlar sahip olmadıklarının rekabetine girerler, onur ve haysiyetleri ile alakası olmayan goruntu, tavır ve davranışlara meylederler.
5. Sansasyon: Dijital dunyanın sermayesi asılsız haber ve temelsiz bilgidir. Mahiyeti ne olursa olsun yeni, farklı ve ilginc olan onceliklidir. Muhteva, hangi maksatla konursa konsun bu onceliğe gore değerlendirilir. Buraya gelenin de gayesi farklı değildir. O yuzden surekli abartma soz konusudur. En sade ve net bilginin bile, ilgi cekmesi veya beğenilmesi icin kopurtulerek sunulması gerekir. Rağbet, sıra dışı olanadır. Aşırılıklar hep one cıkartılır. Vitrine cıkarılanlar velev ki kınamak icin bile olsa hep uc tipler olur. Doğruluk, durustluk ve faziletin alıcısı yoktur. İyilik ve hayır umulan muhteva bile oncelikle merhamet celbetmek icin değil vicdan kanatmak icin sunulur.
SORGULANMASI GEREKEN YER Başka ozellikleri de sıralanabilecek dijital dunya ozunde her şeyin carpıtılabildiği, olmayanın var gibi gosterildiği, algının hakikatin yerini aldığı, sanal olanın gerceği bastırdığı bir dunyadır. Burada, gorduğumuz, işittiğimiz ya da hissettiğimize guvenemeyiz. Bu dunyanın oluşturduğu tasavvur cercevesi sıkıntılıdır, oncelikle goze hitap eder. Buradan kalbe ya da sadra şifa bir şey cıkması pek mumkun olmaz, cunku gozu esas alan anlam cercevesi buyuk oranda zan, algı ve hayallerden oluşur. Dijital dunya bu acıdan sorgulanması gereken bir muhtevaya sahiptir. Burada yol almak ya da bulunmak isteyen mayınlı bir yolda yurur gibi dikkatli olmalıdır.
Yaratılış (hulk) kelimesi ile aynı kokten gelen ahlÂk, davranışlarımızın kaynağını oluşturan ruhi ve manevi melekeleri ifade eder. Guzel ahlÂk, dunyaya geliş gayemizdir. İslam guzel ahlÂktır. Rasûlullah Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem guzel ahlÂkı tamamlamak icin gonderilmiştir. Oyun ve eğlence olan dunyada kalıcı ve faydalı amellere muvaffak olmak icin guzel ahlÂk şarttır. Bu hakikat dijital dunya icin de gecerlidir. Kur ’Ân-ı Kerim ve Sunnet-i Seniyye ’de ifade edilen ahlÂk esasları dijital dunya da dÂhil butun Âlemlere şamildir. Adaleti gozetmek, gozu haramdan sakınmak, ırzı korumak, hayır işlemek, iyiliği emretmek, kotuluğu nehyetmek, ortmek, ifşa etmemek ve mumasil esaslar bu cercevede zikredilebilir.
İNTERNETİ NASIL KULLANMALIYIZ? Ancak dijital dunyanın yukarıda ifade edilen ozellikleri dikkate alındığında şu dort esas bilhassa muhimdir:
- Niyetsiz ve gayesiz dolaşmamak gerekir: Dijital dunyada hicbir şey kaybolmaz. O yuzden bu dunyada niyetsiz ve gayesiz dolaşmamak, hakkında bilgi sahibi olmadığımız şeyin ardına duşmemek gerekir, “cunku kulak, goz ve gonul, bunların hepsi ondan sorumludur.” (İsra, 36)
- Parmak ucu hayatidir: Dijital dunyada en buyuk sorumluluk kişinin parmak ucundadır. Herkesin biricikliğinin gostergesi olan parmak ucu, dijital dunyadaki ahval ve harekÂtımızın da şahididir. Ne biz ne bir başkası parmak ucumuzla yaptıklarımız yuzunden mesul olmamalıdır, cunku “Musluman elinden ve dilinden diğerlerinin zarar gormediği insandır.” (BuhÂrî, ÎmÂn 4-5)
- Fareyi kalp ile gezdirmelidir: Dijital dunyada insan gozu ile değil kalbi ile gezmelidir, bunun yolu ise kalbin gundeminden cıkmamaktan gecer. Kalbin gundeminden cıkmamak, kalbi alakadar etmeyen şeylerle alakadar olmamaktır, bu bir takva olcusudur, cunku “kendisini (doğrudan) ilgilendirmeyen şeyi terketmesi, kişinin iyi musluman oluşundandır.” (Tirmizî, Zuhd 11)
- Her şeyi aktarmamalıdır: Dijital dunya, coğu yalan olan zannın en cok dolaşımda olduğu yerdir. Yalan soylememek ya da yalana iştirak etmemek mesele değildir; mesele, burada duyulan, işitilen ve goruleni kalp suzgecinden gecirmeden aktarmaktır, cunku “kişiye, yalan olarak, her duyduğunu anlatması yeter!” (Muslim, Mukaddime 5)
Son soz şudur: Allah TeÂl ve Tekaddes Hazretleri butun Âlemlerin olduğu gibi dijital dunyanın da Rabbidir.
Kaynak: Mehmet Lutfi Arslan, Altınoluk Dergisi, Sayı: 405
İNTERNET TİRYAKİLİĞİ, SALGIN HASTALIK HÂLİNE GELDİ
İslam ve İhsan