Dunya 21. yuzyıl icerisinde olsa da insanlığın en ilkel iş gucu olan kolelik hala devam ediyor. Thomson Reuters Vakfı ’nın araştırmasına gore 2017 yılında kole iş gucunun en fazla arttığı bolge Avrupa Birliği oldu. Kolelik endeksine gore AB icerisinde kole iş gucu en fazla sırasıyla Romanya, Yunanistan ve İtalya ’da bulunuyor.Dunya 21. yuzyıl icerisinde olsa da insanlığın en ilkel iş gucu olan kolelik hala devam ediyor. Thomson Reuters Vakfı ’nın araştırmasına gore 2017 yılında kole iş gucunun en fazla arttığı bolge Avrupa Birliği oldu. Bu artışın temel nedeni ise dunyanın diğer bolgelerinde yaşanan kargaşalardan kacıp Avrupa ’ya sığınan multeci sayısındaki artış.
İngiliz araştırma şirketi Verisk Maplecroft tarafından yayınlanan global kolelik endeksine gore AB uyesi 28 ulkenin 20 ’sinde kole iş gucu başta tarım ve inşaat olmak uzere bircok sektorde artış gosterdi.
MEDENİ AVRUPA'DA MODA 'KOLELİK'
Verisk Maplecroft ’tan İnsan Hakları Uzmanı Sam Haynes yaptığı değerlendirmede, “Multeci krizi Avrupa genelinde kolelik riskini daha da arttırdı.” dedi.
Uluslararası Calışma Orgutu ’ne (ILO) gore ise kuresel capta cocuklar da dahil 21 milyon insan zorla calıştırılıyor. Bu ekonominin yıllık buyukluğu ise 150 milyar dolar seviyesinde bulunuyor.
Kolelik endeksine gore AB icerisinde kole iş gucu en fazla sırasıyla Romanya, Yunanistan ve İtalya ’da bulunuyor.
2017 yılında sadece denizlerden Avrupa ’ya ulaşan multeci sayısının 115 bin civarında olduğu tahmin ediliyor. Avrupa ’ya gitmek icin insan kacakcılarına buyuk paralar odeyen bu multeciler Avrupa ’ya adım attıklarında ise bu kişilere geri odeme yapamayacak derecede borclanıyor. Bu durum da multecileri istemedikleri işlerde kole işciler olarak calışmaya itiyor.
İSLAM'IN İNSANA VE İNSAN HAKLARINA VERDİĞİ KIYMET
İslÂm toplumlarının bağlı bulunduğu Kur ’Ân-ı Kerîm ayrıntılı ve teknik olmasa bile insan hakları kapsamına giren noktalara değinmiş ve bunların korunmasını değişik boyutlarda mueyyidelendirmiştir. İslÂmî telakkiye gore, butun haklar Allah ’ın iradesine dayanır, O ’nun insana bağışıdır.
İnsanın yeryuzune halife ve en saygı değer (mukerrem) varlık olarak yaratıldığı, ona onemli sorumluluklar (emanet) yuklendiği fikri, insanın doğuştan birtakım haklara sahip olduğu fikrinin simetrik ifadesidir. Bu telakki, hakların beşerî ve egemen gucler tarafından tanınıp lutfedildiği ve yine onlar tarafından serbestce kısıtlanabileceği anlayışını reddetmesi ve insana insan olması sebebiyle bir değer vermesi acısından insan hakları tarihinde onemli bir adım olmuştur.
Tabiatıyla insan haklarının tanınmasının, yazılı metinlerle tesbit edilmesinin tek başına bir şey ifade etmediğini gecmişte ve hÂlihazırda yaşanan orneklerde gorebiliriz. Onemli olan bunun toplumun butun bireyleri, ozellikle de egemen gucleri tarafından ozumsenmiş, Âdeta bir yaşam bicimi haline getirilmiş olmasıdır. Diğer bircok insanî ve hukukî değer gibi insan hakları da ancak sağlam bir inanc ve ahlÂk zemininde, hukukun ustunluğunun ve adaletin bulunduğu toplumlarda gercekleşip gelişebilir.
Hukuk devletinin bulunmadığı, kanunların Âdil olmadığı ve adaletin bir hayat tarzı olarak yaşama gecmediği toplumlarda insan hakları kÂğıt uzerinde kalır. Kur ’an ’da ve Hz. Peygamber ’in sunnetinde adalete ve hukukun ustunluğune devamlı vurgu yapılıp keyfîliğin, kişinin kendi hakkını bizzat kendi kuvvetiyle elde etmesi demek olan ihkak-ı hakkın, nasların cizdiği sınırların ciğnenmesinin yasaklanması, meşruiyetin ve hukuk duzeninin korunmasının emredilmesi bu sağlam zemini kurmaya mÂtuf tedbirlerdir.
MEDİNE SOZLEŞMESİ
Hz. Peygamber ’in hicret esnasında Medine ’deki değişik inanc mensuplarıyla ve etnik gruplarla yaptığı Medine sozleşmesi, hayatı boyunca etrafındaki insanlara davranışları, ceşitli din mensuplarıyla ve kolelerle ilişkileri ve bu konudaki tavsiyeleri insan hakları acısından buyuk oneme sahip belge ve uygulama ornekleridir.
Resûlullah ’ın uygulamalarının teorik cercevesi mahiyetinde olan Ved hutbesi de, insan hakları acısından onemli bir belgedir. Ved hutbesi kişi, aile, toplum (muminler toplumu) ve butun insanlığı ic ice gecmiş daireler biciminde icermektedir. Başlangıc cumlelerinden sonra hutbe, “Ey Allah ’ın kulları, sizlere Allah ’tan korkup cekinmenizi tavsiye eder, hepinizi O ’na itaat etmeye teşvik ederim” sozleriyle devam eder. Başlangıc cumleleriyle birlikte duşunulduğunde kişinin kendine karşı olan haklarının başında tek Allah ’ı tanımak ve O ’na itaat etmek geldiği soylenebilir; kişi ancak bu suretle kendine karşı gorevini yerine getirmiş ve gercek değerini bulmuş olur.
Bundan sonraki halka aile hakları denilebilecek halkadır. “Ey insanlar! Eşlerinizin sizin uzerinizde sizin de onlar uzerinde hakkı vardır; size kadınlar hakkında yaptığım tavsiyeyi tutun; siz onları Allah ’ın emaneti olarak aldı- nız; kadınlar hususunda Allah ’tan korkun ve onlara iyi davranın”.
Ved hutbesinde can, mal ve namus dokunulmazlığı da ayrıca vurgulandıktan sonra muminlerin kardeş olduklarından bahsedilmiş ve daha sonra hutbe cihanşumul bir boyuta cekilmiştir: “Ey insanlar, rabbiniz birdir, babanız da birdir; hepiniz Âdem ’densiniz, Âdem de topraktan.”
ZARURAT-I HAMSE (5 TEMEL İLKE) NEDİR?
İslÂm bilginleri ve teorisyenler, dinin amacının “zarurÂt-ı hamse” denilen beş temel ilkeyi yerleştirmek ve korumak olduğunu ifade etmişlerdir. Bunlar; a) canın korunması, b) aklın korunması, c) namus ve haysiyetin korunması, d) dinin korunması, e) malın korunmasıdır. Korunması gereken bu beş ilke bir yonuyle Allah ’ın peygamber gondermedeki maksatlarını (makasıdu ’ş-şÃ‚ri‘) teşkil ederken, bir yonden de insanların yararlarını gercekleştirme amacına mÂtuftur, daha doğrusu insanların temel yararları bunlardan ibarettir.
İSLAM ’DA İNSAN HAKLARININ ONEMİ
Musluman Doğu ’da insan haklarının ne olcude korunduğu ve gercekleştiğinin değişik olcut ve gostergeleri bulunabilir. Ceza hukuku alanında suc ve cezada kanunîlik ilkesinin konması, kesinleşmiş bir suc olmadıkca kimsenin suclu işlemi gormemesi, sanık haklarının korunması, işkence yasağı, cezalandırmada denklik gibi ilkeler, hayvanların haklarını korumaya mÂtuf tedbirler ve uygulamalar, sosyal amaclı vakıflar, zekÂt, nafaka ve yardımlaşma anlayışı, sosyal dayanışmayı ve butunluğu amaclayan ahlÂkî değerler, toplumun gucsuz kesimleri olan gayri muslimler, işciler, cocuklar, kole ve kadınlarla ilgili duzenlemeler ve onların haklarını korumaya mÂtuf tedbirler ayrı ayrı olcut ve hareket noktası olarak kullanılabilir. Bunların hepsinde her donemde arzulanan seviyede olumlu bir uygulama cizgisinin bulunduğunu iddia etmek doğru değil ise de tarihî surec itibariyle genel gorunum olumlu bir seviyede ve cizgide seyretmiştir.
Batı o donemlerde boyle bir dinî ve ahlÂkî oğreti temeline sahip bulunmadığı, guclunun egemen olduğu ve diğerlerinin hakkını belirlediği bir toplumsal yapıya sahip bulunduğu, koleler ve kadınlar akıl almaz bir aşağı- lanmaya muhatap olduğu icin, insan hakları mucadelesinin ilk izlerine de Batı toplumlarında rastlanır. Bu durum insan hakları kavramının nicin Batı kokenli sayıldığını da acıklar.
Aslında insan haklarının Batı ’daki kotu gecmişi ve bugun icin ise toplumda bireysel hak ve ozgurlukler adına bircok aşırılık ve aykırılıkların onlenemez bir hal almış olması bir etki-tepki veya toplumsal med cezir hali gorunumundedir. Aynı med cezir kiliseye ve hıristiyan din adamları sınıfına karşı haklı olarak başlatılan laiklik mucadelesinin giderek bireysel hayattan da dini dışlama ve sekulerleşme surecine girmesi, hukukun dinî ve ahlÂkî zeminini yitirmesi sonucunda da gorulmuştu.
Musluman Doğu ’da insan haklarının hic ihlÂl edilmediğini soylemek abartılı bir ifade olur. Ancak Kur ’an ve Sunnet terbiyesini almış musluman toplumlarda insanların temel hak ve hurriyetlerinin korunması yonunde onemli bir mesafe alındığı, bugun icin bile gıpta ile soz edilen bir hoşgoru ortamının bulunduğu, ihlÂl ve haksızlıkların da oldukca mevziî kaldığı soylenebilir. İslÂm toplumlarında insan haklarına ilişkin bildirgelere rastlanmaması, İslÂm toplumlarında insan haklarının ihlÂl ve ihmal edildiği anlamına değil, belki, bugunku mÂnada olmasa bile genel anlamda insan haklarının gozetildiği anlamına gelir.
Kaynak: haber7.com - İslam İlmihali 2, TDV Yayınları (İslam'da insan hakları)
İslam ve İhsan