KemÂl yolunda (seyr u sulûk), ilim yolunda veya herhangi bir iş hayatının başlangıcında, ciddi bir gayrete soyunmayan, zor ve ağır şartlara tahammul etmeyen bir kimse, aydınlık bir yarına kavuşamayacak demektir.İbn AtÂullah el-İskenderî -kuddise sirruh- “el-Hikem” isimli hikmetler mecmuasında yer alan bir hikmetinde der ki:

“Yanıp tutuşan, bir başlangıcı olmayanın, parlak bir geleceği (nihayeti) de olmaz.”

Yani kemÂl yolunda (seyr u sulûk), ilim yolunda veya herhangi bir iş hayatının başlangıcında, ciddi bir gayrete soyunmayan, zor ve ağır şartlara tahammul etmeyen bir kimse, aydınlık bir yarına kavuşamayacak demektir. Zira bir imtihan vesilesi olarak karşılıksız ikram edilen “fazl-ı ilÂhî” dışında, “İnsan ancak calışmasının karşılığını gorur”. (Necm Sûresi, 39) İbret nazarıyla bakılırsa bugunun niyet ve amellerinin, yarınlara bir tohum olduğu acıkca muşahede edilecektir.

KEMALE ERDİREN MEVSİM

İnsan omrunun genclik yılları da, kemÂl yaşlarında meyveleri devşirilecek tohumların atıldığı bereketli mevsimlerdir. Bugun belli başlı başarılara imza atmış kişilere bakılacak olursa, onların genclik donemlerini boşa harcayanlar değil, gece gunduz calışıp cabalayanlar olduğu gorulur. Ummî ve fakat Ârif bir zat olan ve daha cok “Konyalı Sarı Emmi” lakabıyla meşhur olmuş Mehmet Alkan Efendi ’nin ifadesiyle: “Harıl harıl calışanlarla, yorganı başına cekip horul horul uyuyanlar, hicbir zaman aynı olmayacaklardır.”

Tarihin tecrube arşivinde zaman ve mekan ustu cihanşumul bir gercek şudur ki; ilmî, meslekî, ahlÂkî terakkî ve şahsiyetin bir kanavice titizliğinde dokunup tezyin edilmesi, en guzel bir şekilde genclik yıllarında gercekleştirilebilir. Mesleğinde ehil olmayan, din, edebiyat ve tarih sahalarında bir kulture sahip bulunmayan, icinde yaşadığı dunyayı tanımayan, kişiliğini guzel hÂl, karakter ve becerilerle tezyin etmeyen bir kişi, hangi işte başarılı olabilir, toplumda nasıl bir saygı uyandırabilir ki? Boyle bir kimseye herhangi bir sorumluluk ve vazife emanet etmek nasıl duşunulebilir ki?

Bu gercekler goz ardı edilir ve bereketli genclik yılları oyun ve eğlenceyle heba edilirse, Allah TeÂl ’nın verdiği kabiliyetlere ve kıymetli bir zamana ihanet edilmiş olacağından, o kişi daha dunyada iken zillet ve meskenet zindanına kendini hapsetmiş olacaktır. İleriki yaşlarda sızlanarak “keşke” ya da “Âh-vÂh” demesinin hicbir anlamı da olmayacaktır.

BAMBU AĞACIN İLGİNC BUYUME HİKAYESİ

Bu itibarla, genclik yıllarında, şahsiyetimizi dokuyacak bilgi, karakter ve becerileri kazanma uğruna her turlu zorluğu goğusleyecek bir azme ve sabr-ı cemile ihtiyacımız vardır. Yanmadan, pişmeden bir “kemÂl=olgunluk” gosterisinde bulunmak, kendimizi aldatmaktır. Belki “Cin Bambu Ağacı” gibi bir muddet toprağın altında derinleşmek, aydınlık ve kararlı bir gelecek icin daha doğru bir yoldur.

Anlatıldığına gore “Cin Bambu Ağacı”, tohum olarak ekildikten sonra tam dort yıl boyunca, cicek soğanından gelen kucuk bir parca dışında toprağın ustunde hicbir şey gorunmemektedir. Bu muddet icerisinde gelişen her şey, toprak altında olmaktadır. Lifli kok yapısı, derin ve geniş bir şekilde toprağa yayılmaktadır. Ancak daha sonra beşinci yılda bu tohumdan 25 metreye kadar uzayan bir ağac ortaya cıkabilmektedir.

Kaynak: Dr. Adem Ergul, Goklere Yolculuk Var, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan