Bugun televizyonlarda ve sinemalarda hicbir İslÂmî ve insanî endişe taşımadan gosterilen ahlÂk dışı filimler, hadisimizin anlatılmasını yasakladığı hÂlleri butun mahremiyetiyle gozler onune sermek suretiyle insanların iffet duygularını en ağır şekilde yaralamaktadır. “Verdiğiniz sozu ve yaptığınız antlaşmayı yerine getirin. Cunku verilen soz, sorumluluğu gerektirir.” (İsr sûresi (17), 34)

Âyet-i kerîmede, yapılan sozleşmelere, anlaşmalara, verilen sozlere ve va ’dlere riÂyet edilmesi tavsiye buyurulmaktadır. Kendileriyle sozleşilip anlaşma yapılan kimselerin musluman olup olmaması farketmez. Muslumanın herkese karşı durust davranması gerekir. Musluman olmayanlar bile onun sağlam şahsiyetine ve sozunun eri oluşuna hayran kalmalıdır. İslÂmiyet ’in en iyi tebliği boyle yapılır. Musluman olduğunu soyleyip de sozunde durmayan, yaptığı anlaşmalara uymayan kimse, İslÂmiyet ’in aleyhinde calışıyor demektir. Boyle birinin Allah katında ve muslumanlar arasında hicbir değeri yoktur.

İnsan verdiği sozden, yaptığı anlaşmadan sorumlu olduğunu unutmamalıdır. Anlaşmalara uymadığı takdirde hem kanun karşısında hem de Allah huzurunda yaptığı haksızlığın hesabını verecektir.

Âyetin konumuzla ilgisi şudur: Bir kimsenin sırrını oğrenen, diğer bir ifadeyle kendisine bir sır emanet edilen kimse, o sırrı saklayacağına dair soz vermiş demektir. O sırrı, acıklamasına izin verilmediği surece, hayatının sonuna kadar her yerde ve her zaman korumakla yukumludur. Emanete riayet etmediği takdirde, Allah huzurunda bunun hesabını verecektir.

EN FENA İNSAN

Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh ’den rivayet edildiğine gore Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şoyle buyurdu:

“Kıyamet gununde Allah TeÂl ’ya gore en fena insan, karısıyla mahremiyetini paylaştıktan sonra onun sırrını ifşÃ‚ eden kimsedir.” (Muslim, NikÂh 123, 124. Ayrıca bk. Ebû DÂvûd, Edeb 32.)

Birbirine yabancı iki insanın evlenerek hayatlarını birleştirmesiyle aralarında meydana gelen yakınlık Kur ’Ân-ı Kerîm ’de “birbirinin mahremiyetine girmek” [Nis sûresi (4), 21] ifadesiyle tanımlanmaktadır. KÂinÂtın ve insanların yaratıcısı, boylesine bir samimiyeti ve icli dışlı olmayı sadece karı koca icin uygun gormuştur. İlÂhî kaderin birbirine bağladığı kimselerin bu yakınlığa her zaman saygı gostermesi ve birbirlerine en samimi duygularla bağlanması gerekir. Bunun tabii sonucu olarak da aralarındaki mahremiyeti hem başkalarına gostermemeleri hem de butun gosterişlerden uzak bu yakınlığı başkalarına ifşÃ‚ etmemeleri icap eder. Peygamber Efendimiz bu prensibe uymayanların kıyamet gunundeki perişan durumlarına temasla, Allah TeÂl ’nın onları kotu kişilerle bir tutacağını belirtmektedir.

Hadisimizin yukarıda kaynağı verilen diğer rivayetlerine gore Resûlullah Efendimiz, birbiriyle hayatlarını birleştiren kimselerin aralarında gecenleri başkalarına anlatmalarını pek cirkin bulmuş ve bu hareketin “Allah TeÂl ’ya gore emanete hiyanetin en buyuklerinden biri” olduğunu soylemiştir. İşte bu sebeple CenÂb-ı Hak, bir kadınla evlenip onunla en mahrem duygu ve davranışları paylaştıktan sonra aralarında olanı biteni, ben şoyle yaptım, o boyle davrandı şeklinde başkalarına anlatmayı veya kadının bir eksiğini ona buna nakletmeyi emanete hiyanetin en fenası kabul etmiştir. Kadın icin de durum aynıdır. Kocasıyla aralarında gecenleri başkalarına anlatması, aynı şekilde emanete ihanettir. Emanete hiyanet ise, dinimizin şiddetle yasakladığı pek cirkin bir huydur.

Vaktiyle bir zÂt karısını boşayacağını soylediğinde, ona bunun sebebini sordular. İslÂmî edebe sahip bu insan:

- Karımın kusurlarını nasıl soyleyebilirim?” diye cevap verdi. Bu meraklı adamlar o zÂt karısını boşadıktan sonra ziyaretine gelerek:

- Herhalde şimdi soyleyebilirsin, o kadını nicin boşamıştın? dediler. Peygamber ahlÂkını iyice benimsemiş olan o guzel insan:

- Yabancı bir kadının kusurlarını nasıl soyleyebilirim, dedi.

Bugun televizyonlarda ve sinemalarda hicbir İslÂmî ve insanî endişe taşımadan gosterilen ahlÂk dışı filimler, hadisimizin anlatılmasını yasakladığı hÂlleri butun mahremiyetiyle gozler onune sermek suretiyle insanların iffet duygularını en ağır şekilde yaralamaktadır. İnsanlara ahlÂkın en mukemmelini oğretmek icin gonderilen o aziz Peygamber ’in yasakladığı eşler arasındaki sırrı ifşÃ‚ ahlÂksızlığı, gunumuzdeki bu Âdi teşhir cılgınlığı yanında onemsiz bir davranış gibi gorunebilir. Cinsî yakınlık sırasında eşiyle aralarında gecen soz ve davranışları başkasına anlatmanın da bir teşhircilik olduğu unutulmamalıdır.

HADİSTEN OĞRENDİKLERİMİZ

1- Eşlerin karşılıklı haklarından biri, sırlarını başkalarına ifşÃ‚ etmemektir.

2- Cezalar, sucların hafif veya ağırlığıyla orantılıdır. Eşiyle aralarında olup biteni başkalarına soylemenin insanı Allah katında boylesine rezil etmesine bakarak, bu fiilin buyuk gunahlardan olduğunu rahatlıkla soyleyebiliriz.

Kaynak: Prof. Dr. M. Yaşar Kandemir, Riyazus Salihin, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan