Muhterem Osman Nûri Topbaş Hocaefendi, "sÂdıklarla beraber olmanın" ehemmiyetine dÂir, Sami Efendi Hazretlerinin sohbetlerinde anlattığı bir hÂdiseyi bizlere naklediyor.
SÂmi Efendi -rahmetullahi aleyh- bircok sohbetinde şu hÂdiseyi naklederdi:
“Beylerbeyi ’nde oturan Âdil Bey isminde, mÂnevî hÂl sahibi ve keşfi acık bir zÂt vardı. Zaman zaman ziyaret ederdim. Bir gun bana şu tavsiyelerde bulundu:

«Kendini gÂfillerden koru! Onlarla oturup sohbet etme! Zira kalpten kalbe in ’ikÂs olur. Karşındakinin gunah hÂli sana sirÂyet eder. Sirke kupunden sirke sızar, bal kupunden bal sızar. Sohbet, istişÃ‚re ve iş; sÂdık ve sÂlih kişilerle olmalıdır. SÂdık ve sÂlih olmayan kimseler kendilerine zulmetmişlerdir. Onlarda hayra doğru bir meyil gorulmediği takdirde, zarurî olan goruşmeyi yapıp, oturmadan derhÂl uzaklaşmalıdır.»

Daha sonra başından gecen bir hÂdiseyi nakletti:

«Hicrî 1340 senesinde İstanbul ’da Ayasofya CÂmii ’nde mevlid okundu. CÂmi, mahfillerine kadar doluydu. Âlimler ve talebeler hep sarıklı olarak cÂmide yerlerini almışlardı. O zamanki cemaatin ekserîsi ilim ehli olduğundan, muhtelif hÂlleri topluluğa başka bir heybet verirdi. Zamanın guzîde hÂfızları Kur ’Ân-ı Kerîm ve mevlid-i şerîf okumaya başladılar.

Fakir de kursuye yakın bir yerde oturmuş, dinliyordum. Biraz sonra bir kabz hÂli geldi. Sıkıldım, bunaldım, daraldım… HÂlbuki Ayasofya gibi bir cÂmide, cemaat-i muslimîn icinde, Kur ’Ân ve mevlid okunurken boyle bir kabz ve sıkılma hÂli olmaması gerekirdi.

Merakla sebebini araştırdım. Bir de ne goreyim, karşımda kasvet-i kalbe muptel olmuş bir adam var! Goğsu goğsume karşı gelmiş… Oradan akis alarak sıkıldığımı anladım ve yerimi değiştirdim. Biraz ferahladım. Fakat bunun tesirini bir hafta kadar uzerimden atamadım…»

Boyle hÂller bircok mu ’minin başından gecmiştir. BinÂenaleyh insan, yanında veya karşısında oturanların sÂlih, sÂdık ve kalbi saf kimseler olmasına dikkat etmelidir.” [1]

SÂmi Efendi Hazretleri bu hadiseyi naklettikten sonra sohbetine şoyle devam ederdi:

“Adana ’da bukalemun denilen bir hayvan yaşardı. Cocukluğumuzda onu merakla seyrederdik. Hayvan hangi cismin uzerinde gezerse onun rengini alırdı. İşte kalp de boyledir. Yanındakilerden renk alma kÂbiliyeti vardır. Huzurlunun yanında huzur alır, gÂfilin yanında gaflet alır. Bunun icin de gÂfillerin yanında fazla oturmamalıdır, zarurî iş ve ihtiyac gorulunce hemen ayrılmalıdır.” [2]

Yine SÂmi Efendi Hazretleri şoyle buyururlar:

“İnsanın ahlÂkı, bulunduğu muhite (cevreye) gore şekillenir. GÂfil insanların icinde bulunan ve onlarla ulfet eden guzel ahlÂklı bir kimsenin, bu beraberliği neticesinde guzel hasletleri zÂyî olur, nefsÂnî ve şeytÂnî ahlÂka donuşur.” [3]

Dipnotlar: 1) Bkz. M. SÂmi Efendi, Mukerrem İnsan, s. 62-63; Bayram Sohbetleri, s. 39. 2) M. SÂmi Efendi, Bayram Sohbetleri, s. 39-40. 3) M. SÂmi Efendi, Bakara Sûresi Tefsîri, s. 154.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Altın Silsile, Altınoluk Dergisi
İslam ve İhsan