Helal ve haram lokmanın kişilik uzerinden ne gibi etkileri vardır? Helal lokmanın kişiliğin korunmasındaki etkisi nedir? Kur'an azimuşşan helal lokma hakkında ne buyuruyor? İlim, h,kmet ve marifet ehli olmak icin neye dikkat etmeliyiz? Haram lokmanın kaynağı nedir? İşte cevapları...Beşeriyetin babası Âdem -aleyhisselam-ın ilk imtihanı yemek uzerinde olmuştur. Rabbimiz ona yaratılışının başlangıcında hangi şeyleri yiyebileceğini ve neyi yememesi gerektiğini şoylece beyan etmiştir:
“Ey Âdem! Sen ve zevcen Cennete yerleşin; Dilediğiniz yerden istediğiniz şekilde yiyin (icin). Ancak şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zÂlimlerden olursunuz.” (A ’rÂf; 19)
HELAL VE HARAMIN SINIRLARI HelÂlin sınırı cok geniş ve haramın cercevesi son derece dar olmasına rağmen insanda -ic ve dış saiklerle- yasaklanana karşı bir istek uyanıyor. İmtihan da tam burada başlıyor. Şeytan-insan ilişkisinde insana dair en zayıf halkalardan birisi ve belki de birincisi, bir şeyler olma ve varlığını pekiştirme ve ebedileştirme adına “yeme şehveti”ne yenik duşmesi oluyor. Daha buyuk kazanma adına kaybetmelerin temelinde de hep bu yatıyor. Zira ic ve dış telkinlerle oluşan arzular anaforunda kişi, ilÂhî emri unutuyor, onca helal arasından gidip haram lokmayla buluşuyor. Fakat sonuc cok acı oluyor.
Prof. Dr. Mehmet Gormez hocamızın ifadesiyle “Haramları bedenimize katmanın bedeli, ayıplarımızın ortaya dokulmesi oluyor. RahmÂn ’ın katındaki saygınlığımızı kaybedip ahsen–i takvîmden esfel–i safilîne duşme tehlikesiyle karşı karşıya kalıyoruz. Dolayısıyla hem bu dunyada hem de ote dunyada insanın safiyet ve erdemini olcen temel kıstaslardan biri helal-haram karşısındaki duyarlılığıdır, tavrıdır. Burada asıl buyuk başarı, sınırsız uretim, cılgınca tuketim değil; Allah ’ın koyduğu helal-haram sınırlarını hakkıyla muhafaza edebilmektir.”1
Rabbimiz hicbir kıssayı sadece kıssa olsun icin anlatmaz. Her bir kıssada insanlık icin nice ibretler, hikmetler ve işaretler soz konusudur. Babamız Âdem -aleyhisselÂm- hakkında anlatılan bu kıssada da tum beşeriyet icin nice hakikatlere pencereler acılmaktadır. Demek ki vucuda giren her bir haram lokma, gizlemek isteyeceğimiz nice ayıpların ortaya cıkmasının sebebi olabilmekte, şahsiyetimizi guzelleştiren Cennet libasını lime lime edip bizi korunmasız ve utanılacak bir halde bırakmakta ve nihayet mahcubiyet icinde kıvrandırmaktadır.
İnsan “ruh” cihetiyle RahmÂn ’ın sırlı bir varlığı ise de kalıp itibariyle topraktan ibarettir ve ruhumuz, dunyada yaşadığımız surece bu kalıba emanet edilmiştir. Topraktan olan bedenimizin varlığını surdurmesi yine “anasır-ı erbaa” denilen “toprak, su, hava ve ateş”ten oluşan dort unsurdan beslenmesine bağlanmıştır. Ruh ve kalıp arasında da sırlı bir birliktelik vardır.
Manevî iklimimize duşen ilim, irfan, hikmet ve nûr-i ilÂhîden oluşan rahmet damlaları, bedeni etkilediği gibi beden kalıbına giren her bir unsur da mÂn Âlemimizi bir şekilde etkiler. Bedenimizle buluşan her bir şeyin “tıyb” (helÂl, temiz ve arı duru) olması, manevî dunyamızın munevver ve mutahher (tertemiz) kalmasına ve olmasına cok buyuk bir katkı sağlar. Ağızdan giren lokma tıyb olmalı, gozden giren goruntu tıyb olmalı, kulaktan giren soz tıyb olmalıdır. Tıyb olan şeyler, kendisi gibi tıyb olanı kendine cezbederken, Kur ’an ’ın ifadesiyle “hubs”/kirli olanlar da kirli olanları kendine ceker (Nûr, 24/26). Birinin gonul Âlemine melekler inerken diğerine şeytanlar iner (ŞuarÂ, 26/222). Rabbimiz şoyle buyurur:
“Guzel (tıyb) memleketin bitkisi rabbinin izniyle (guzel) cıkar; kotu (kirli) olandan ise faydasız urunden başka bir şey cıkmaz. İşte biz şukreden bir kavim icin Âyetleri boyle acıklıyoruz.” (A ’rÂf; 58)
İLİM, HİKMET VE MARİFET HELAL LOKMA İLE BESLENEN VUCUT İKLİMİNE SAHİP KİMSELERE LUTFEDİLİR İlim, hikmet ve marifet meyveleri, helal lokma ile beslenen vucut iklimine sahip kimselere lutfedilir. Butun Âlim ve Ârifler bu sırra dikkat cekmişlerdir. “Kur ’an ’a tertemiz olanlardan başkasının dokunamayacağına” (Vakıa, 56/79) işaret eden Âyet-i kerimede bu gok sofrasından istifade etmenin en onemli şartının temizlik olduğuna işaret edilmiştir. Haram, insanın ic dunyasında perdeler oluşturmakta, idrak edici letaiflerin gozeneklerini tıkamakta ve boylece değerlendirme olceğini bozmaktadır. Yukarıda Âdem -aleyhisselam- ’a ve zevcesine yasak ağactan yedikleri takdirde “zalimlerden olacaklarına” dikkat cekilmesinde bu hususa işaret edilmiştir. Zira zulum, bir şeyi yerli yerine koymamaktır. Yani kişinin adaletten ve hikmetten yana mahrumiyet yaşamasıdır. Oyleyse cok bilinen bir sozde de ifade edildiği gibi
Benzemek istersen Lokman ’a
Dikkat edeceksin lokmana!
SÂlih ameller işleyebilmekle helal lokma arasında sıkı bir ilişki vardır. Nitekim Âyet-i kerimede şoyle buyurulmuştur:
“Ey peygamberler! Tertemiz nimetlerden yiyip icin, guzel işler yapın. Kuşkusuz ben yaptıklarınızı eksiksiz bilmekteyim.”(Mu ’minûn; 51)
Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- de bu Âyetle ilgili şoyle buyurur:
“Allah TeÂl temizdir; sadece temiz olanları kabul eder. Allah TeÂl peygamberlerine neyi emrettiyse mu ’minlere de onu emretmiştir. CenÂb–ı Hak Peygamberlere: ‘Ey peygamberler! Temiz ve helÂl olan şeylerden (tayyibÂttan) yiyin, iyi ve faydalı işler yapın! ’ buyurmuştur. Mu ’minlere de: ‘Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz olanlarından (tayyibÂttan) yiyin ’ buyurmuştur.” (Muslim, ZekÂt 65. Ayrıca bk. Tirmizî, Tefsîru ’l–Kur ’Ân 3)
Bu Âyetin tefsirinde son donemin buyuk Âlimlerinden Şa ’ravî de der ki:
“Allah TeÂl «tıyb şeylerden yeyin» buyurduktan sonra «sÂlih ameller işleyin» buyurmuş ve sonra da «Muhakkak ki ben ne yaptığınızı ve yapacağınızı cok iyi bilirim» diyerek cumleyi tamamlamıştır. Sanki şoyle demektedir: «Size emrettiğim hususlarda sozumu iyi dinleyin! Ben sizin ne ile sÂlih kimseler olacağınızı ve sÂlih ameller işleyebileceğinizi cok iyi bilirim.
Cunku sizi yaratan benim. SÂlih bir amel işlemeniz icin niyetlerinizin ne ile istikamet bulacağını da ben daha iyi bilirim. Oyleyse bilmiş olunuz ki, amellerinizi oluşturan niyetlerinizin istikameti, ancak tıyb (helal ve temiz) şeyler yemenize bağlıdır.» Nasıl ki bir vasıta kendine uygun bir yakıtla duzgun calışır ve yabancı bir yakıt konacak olursa da iş goremez hale gelirse, aynı şekilde insan da insan kalmak ve doğru işler yapmak icin uygun (helal ve tıyb) gıdaya ihtiyac hisseder.”2
Bazı Âlimler, şeytanın insana nufuzunun coğunlukla bir şeyler yedirip icirmek vasıtasıyla olduğunu ifade ederler. Âdem -aleyhisselam- ’a cennette yasak ağactan yemesini telkin edip de onu cennetten cıkarmaya muvaffak olduğu gibi yeryuzunde de onun evlatlarına aynı yolu izlemektedir. Sanki şu Âyet-i kerimede de bu noktaya işaret edilmektedir:
“Ey insanlar! Yeryuzunde bulunan maddelerin helÂl ve temiz olanlarından yiyin; şeytanın adımlarına tabi olmayın, cunku o apacık duşmanınızdır.” (Bakara; 168)
HARAM LOKMANIN KAYNAĞI Haram lokmanın kaynağı ikidir:
Birincisi Rabbimizin yenilmesini ve icilmesini doğrudan haram kıldığı yiyecek ve iceceklerdir. Bunlar, domuz eti, akıtılmış kan ve mamulleri, Allah ’tan başkası adına kesilmiş hayvanlar, leş eti ve icki gibi sınırlı sayıda yiyecek ve iceceklerdir. İkincisi ise kazanılma yolu itibariyle lokmanın kirlenmesi diğer bir ifadeyle haramlaşmasıdır. Mu ’minler olarak birinci kısım haramlardan ziyade ikinci kısım haramlara daha cok dûcar olabilmekteyiz. MeselÂ, hırsızlık, gasp, aldatma ve faiz yoluyla nice helal rızıklar harama donuşmekte ve manevî dunyamızın zehirlenmesine sebep olmaktadır. İşcinin hakkını vermeyen ya da haksız yere geciktiren patron ve Âmirler lokmalarını kirlettikleri gibi vazifenin hakkını vermeyen işci ve memurlar da haksız kazanc yoluyla harama duşmektedirler. İmkÂnı olduğu halde borcunu odemeyip başkasının parasıyla parasına para katanlar da aynı durumdadır. Hakkı olmayan mirasa konanların durumu da haram yiyiciliktir. Fakirlerin hakkı olan zekÂtı vermeyenler de helalinden kazanmış olsalar bile yiyeceklerine haram katan haramzadelerdir. Cok kazanma ve muktedir gorunme arzusu, nice kimselerin temiz rızıklarını bulanık hale getirmekte ve şahsiyetlerini muptezel bir hale donuşturmektedir. Boyleleri her ne kadar yaptıklarına meşruluk kılıfı bulmaya calışsalar da kendilerine zulmetmektedirler. Rabbimiz şoyle buyurur:
“De ki: Kirli şeylerin cokluğu sende hayranlık oluştursa da tıyb olanla kirli (habis) olan hicbir zaman musavi olmaz. O halde ey akıl sahipleri, Allah ’a Âsi olmaktan sakının ki felaha eresiniz!” (MÂide; 100)
Cokluk arzusuyla lokmasına haram katanlar, bunu nesilleri adına bir miras bırakma maksadıyla yapıyorlar ise haram rızık onları da Âbad etmeyecek, tam tersine belki de berbat olmalarına vesile olacaktır. Zira kirle beslenen bedenden iyi niyet de cıkmaz, iyi amel de. Halbuki şahsiyetin ve erdemin oluşması ve gelişmesi, ulvî fikirler, derin duygular, nitelikli ilişkiler ve sÂlih ameller vesilesi iledir. Butun bunların gercekleşmesi ise Âlimlerin ve Âriflerin ittifakıyla lokmaların helal olmasına bağlıdır.
Dipnotlar: Diyanet Aylık Dergi, Temmuz 2013, sayı, 271, sh. 2) Tefsiru ’ş-Şa ’ravî, A ’raf Sûresi, 51. Âyetin tefsiri.
Kaynak: Adem Ergul, Altınoluk Dergisi - Şubat 2020, Sayı: 408
BENZER YAZILAR LOKMA VAR ERDİRİR LOKMA VAR OLDURUR BU BİR KURUŞ MİLYONLARDAN DAHA KIYMETLİ KAZANCINA HARAM KARIŞANIN AKIBETİ HELAL LOKMADAN NELER DOĞUYOR NELER! HELÂL LOKMA HASSÂSİYETİ BİZİM VİLÂYETİMİZDE UC HELÂL LOKMA VARDIR!

İslam ve İhsan