
“Siz, insanların iyiliği icin ortaya cıkarılmış en hayırlı ummetsiniz; iyiliği emreder; kotulukten meneder ve Allah'a inanırsınız: Ehl-i kitap da inansaydı, elbet bu, kendileri icin cok iyi olurdu. (Gerci) iclerinde iman edenler var; (fakat) coğu yoldan cıkmışlardır.” (Âl-i İmrÂn, 110)CenÂb-ı Hak buyuruyor:
“Siz, insanların iyiliği icin ortaya cıkarılmış en hayırlı ummetsiniz; iyiliği emreder; kotulukten meneder ve Allah'a inanırsınız: Ehl-i kitap da inansaydı, elbet bu, kendileri icin cok iyi olurdu. (Gerci) iclerinde iman edenler var; (fakat) coğu yoldan cıkmışlardır.” (Âl-i İmrÂn, 110)
Rasûlullah (sav) buyurdular:
“Allah TeÂl ’nın benden onceki her bir ummete gonderdiği peygamberin, kendi ummeti icinde sunnetine sarılan ve emrine uyan ihlÂslı ve seckin yakın cevresi ve ashÂbı vardı. Bu samimi cevre ve ashÂbından sonra, yapmadıklarını soyleyen ve emrolunmadıklarını yapan kimseler onların yerini aldı. Boyle kimselerle eliyle cihad eden mu ’mindir, diliyle cihad eden mu ’mindir; kalbiyle cihad eden de mu ’mindir. Bu kadarcığı da bulunmayanda hardal tanesi ağırlığında bile iman yoktur.” (Muslim, ÎmÂn 80)
CenÂb-ı Hakk ’a şukurler olsun ki, biz Âciz kullarını meccÂnen, yÂni bir bedel odemeksizin Habîb-i Ekrem (sav) Efendimiz ’in ummeti olmakla şereflendirdi. Bu ilÂhî lutfun hakîkatine ererek, RasûlullÂh (sav) ’in muhabbetine ve “kardeşlerim” iltifÂtına lÂyık olabilmenin yegÂne yolu, O ’nun Sunnet-i Seniyye ’sine sımsıkı sarılarak, vÂrisleri olan evliyÂullÂh gibi, -tÂkatimiz nisbetinde- nebevî ahlÂk ile ahlÂklanmaktan gecmektedir.
Bu yuzden gunumuzde de sahÂbîler ve Hak dostları gibi AllÂh Rasûlu ’nun muhabbetiyle dolup O ’nun yuce ahlÂkını tahsîle tÂlip olmak mecbûriyetindeyiz. Aradan gecen asırlara rağmen onların hicbir zaman eskimeyecek ve solmayacak guzelliklerini yaşayıp yaşatma gayreti icinde olmalıyız. Zîr Fahr-i KÂinÂt Efendimiz ’in hakîkî ummeti olma şeref ve bahtiyarlığına liyÂkatin bedeli de budur. (Osman Nûri Topbaş, Faziletler Medeniyeti, Erkam Yay.)
Kaynak: Altınoluk Dergisi, 2g1d
İslam ve İhsan