Husn-i zan; guzel duşunmek, iyi şeyler temennî etmek, menfî duşuncelerden ve sû-i zandan, yÂni kotu duşuncelerden uzak kalabilmektir. Muslumanlar birbirlerine karşı husn-i zan beslemeye muvaffak oldukları takdirde, bircok yanlışa duşmekten korunmuş olurlar.Âyet-i kerîmede sû-i zanna giden yollar kapatılarak şoyle buyrulur:

“Ey îmÂn edenler! Zannın coğundan kacının. Cunku zannın bir kısmı gunahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz, diğerinizi arkasından cekiştirmesin. Biriniz, olmuş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O hÂlde AllÂh ’a karşı takv sÂhibi olun. Şuphesiz AllÂh, tevbeyi cok kabûl edendir, cok merhametlidir.” (el-HucurÂt, 12)

Peygamber Efendimiz de şoyle buyurmuştur:

“Zandan sakınınız. Cunku zan (yersiz itham), sozlerin en yalanıdır. Başkalarının konuştuklarını dinlemeyin, ayıplarını araştırmayın, birbirinize karşı oğunup boburlenmeyin, birbirinizi kıskanmayın, kin tutmayın, yuz cevirmeyin. Ey AllÂh ’ın kulları! AllÂh ’ın size emrettiği gibi kardeş olun…” (Muslim, Birr, 28-34)

HUSN-İ ZAN BESLEMENİN FAZİLETİ

Yine Efendimiz bir başka hadîs-i şerîfte de şoyle buyurmuştur:

“AshÂbımdan hic kimse, hicbir kimsenin kusuru hakkında bana bir şey ulaştırmasın! Ben sizin karşınıza selîm bir kalp ile cıkmak istiyorum.” (Ebû DÂvûd, Edeb, 28/4860)

İnsanlara karşı husn-i zan beslemek, kişiye herhangi bir kulfet ve yuk getirmez, bilÂkis onu nice vebÂl ve yorgunluktan kurtarır. Nitekim Hazret-i Ali (r.a.):

“AllÂh ’ın kullarına karşı husn-i zan sÂhibi ol. Boyle olursan bircok yorgunluktan kurtulursun.” sozuyle bu hakîkati ne guzel ifÂde eder.

Muslumanların, olmuşleri hakkında da husn-i zan sÂhibi olmaları, onların affedilebileceğini duşunmeleri gerekir. Bunun aksini duşunmenin, kimseye faydası yoktur.

HUSN-İ ZAN SAHİBİ OLMAK LAZIM

İnsanlar ve hÂdiseler hakkında -gerektiğinde kontrolu de ihmÂl etmemek kaydıyla- dÂim husn-i zan sÂhibi olmak lÂzımdır. Bir mesele hakkındaki gercek tam olarak bilinmiyorsa, Muslumanların birbirlerine karşı husn-i zan uzere bulunmaları, birbirleri hakkında guzel duşunmeleri esastır. Cunku sû-i zannımız sebebiyle sorumlu tutuluruz. Buna karşılık hat etmiş olsak bile husn-i zanda bulunduğumuz icin hesÂba cekilmeyiz. Butun kaybımız, iyi niyetimiz sebebiyle yanılmış olmaktan ibÂret kalır. Fakat bir kimse hakkında sû-i zanda bulunursak, nihÂyetinde bunun hesÂbını vermek mecbûriyetinde kalırız.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları

HUSN-İ ZAN NEDİR? NEDEN HUSN-İ ZAN BESLEMELİYİZ?

https://www.islamveihsan.com/husn-i-zan-nedir-neden-husn-i-zan-beslemeliyiz.html
İslam ve İhsan