
Başa gelen her bela ve musibet bir ceza mıdır? Yoksa gunahlara kefaret midir?
Ebû Saîd ve Ebû Hureyre ’den -radıyallahu anh- rivÂyet edildiğine gore Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şoyle buyurdu: “Yorgunluk, surekli hastalık, tasa, keder, sıkıntı ve gamdan, ayağına batan dikene varıncaya kadar Muslumanın başına gelen her şeyi, Allah, onun hatalarını bağışlamaya vesile kılar.” (BuhÂrî, MerdÂ1, 3; Muslim, Birr 49)
HADİSİN ACIKLAMASI Hadisimiz, gecici olsun surekli olsun, fizikî olsun rûhî olsun, geleceğe yonelik olsun, gecmişe ait olsun, gam-keder, yorgunluk-hastalık gibi Muslumanı uzen, zorlayan her ceşit sıkıntı sebebinin, hatta ayağa batan bir dikenin bile, Muslumanın hatalarına kefÂret olacağını bildirmektedir. Bu da başa gelen her belÂnın, mutlaka cez anlamı taşımadığını gostermektedir. Onemli olan, başa gelene sabredebilmektir. Sıkıntılarının, gunahlarına kefÂret olduğunu bilen Muslumanın dayanma gucu artacak, morali duzelecektir.
Hadîs-i şerîfin, sabırla ilgili olarak burada zikredilmesinin asıl amacı da bu olmalıdır. Hadîs-i şerîf, hastalıkların ve Muslumanı uzen her şeyin Muslumanı gunahlarından temizlediğine delildir. İnsan, hem ez cekmek hem de onun sevÂbından mahrum kalmak gibi iki zarara katlanmamalı, başa gelene sabretmelidir. Unutulmamalıdır ki, “Asıl belÂya uğrayan, sevaptan mahrum kalandır.”
HADİSTEN OĞRENDİKLERİMİZ 1. Bel ve musibetler her zaman cez değildir. Bazan da rahmettir.
2. Sabreden mumin icin sıkıntıları, gunahlarına kefÂret olur. Bu da bir nimettir.
Kaynak: Riyazus Salihin, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan
BAŞIMIZA GELEN BELA VE MUSİBETLERİN NEDENLERİ - VİDEO