
Teyze nedir, kime denir? İslamda teyzenin yeri ve fazileti nedir? Teyze ile ilgili ayet ve hadisler.Teyze, sozlukte “Bir kimseye gore annesinin kız kardeşi” demektir.
TEYZE İLE İLGİLİ AYET VE HADİSLER Bir hadiste, “Teyze anne derecesindedir” buyurulmuştur. (BuhÂrî, “Ṣulḥ”, 6; Ebû DÂvûd, “ṬalÂḳ”, 35; Tirmizî, “Birr”, 6) Cok gunah işlediğini soyleyip nasıl tovbe edeceğini soran bir kişiye Hz. Peygamber, “Annen baban hayatta mı?” demiş, “Hayır” cevabını alınca, “Teyzen hayatta mı?” diye sormuş, olumlu cevap alınca da, “O zaman ona iyilikte bulun” demiştir. (Musned, II, 14) Resûl-i Ekrem bu tavsiyesini bizzat uygulayarak teyzesine bağışta bulunmuştur. (Ebû DÂvûd, “Buyûʿ”, 41) Ote yandan Hz. Yûsuf hakkındaki, “Annesini babasını tahtının uzerine cıkartıp oturttu” Âyetinde (Yûsuf 12/100) anne ile teyzenin kastedildiği, Hz. Yûsuf ’un annesinin vefatından sonra babasının Yûsuf ’un teyzesiyle evlendiği rivayet edilmiştir. (Suyûtî, IV, 587-588)
Teyzeyle ilgili fıkhî hukumlerin başında evlenme yasağı gelir. Teyze yeğeninin mahremi olup aralarında ebedî evlenme yasağı vardır. “Size anneleriniz ... ve teyzeleriniz haram kılındı” Âyetiyle (en-Nis 4/23) sabit olan bu yasağın kapsamına ninelerin kız kardeşleri de girer. “Nesep yoluyla haram olan sut emme yoluyla da haram olur” hadisi gereği (BuhÂrî, “NikÂḥ”, 20; Muslim, “RaḍÂʿ”, 1, 9) sutteyze de evlilik yasağı bakımından gercek teyzeyle aynı hukumdedir. Diğer taraftan bir kadınla teyzesinin aynı kişinin nikÂhı altında bulunması Hz. Peygamber tarafından yasaklanmıştır (BuhÂrî, “NikÂḥ”, 27; Muslim, “NikÂḥ”, 37, 39). Teyzenin mirastaki durumu sahÂbe arasında tartışılmış, Zeyd b. SÂbit mirascı olamayacağını, Abdullah b. Mes‘ûd daha yakın mirascı bulunmadığı takdirde anne yerine sayılarak miras alacağını soylemiş, Hz. Omer teyze ve hala arasında mirası boluşturerek teyzeye ucte bir, halaya ucte iki hisse vermiştir. “Hala ve teyzenin mirası hakkında bana vahiy gelmedi”; “Hala ve teyzeye miras yoktur” hadisleri (AbdurrezzÂk es-San‘Ânî, X, 281-282) zayıf bulunmuştur. Teyzenin zevi ’l-erhÂm grubunda yer aldığı hususunda mezhepler goruş birliği icindedir. Bu gruptan akrabalar, Hanefî ve Hanbelîler ’e gore karı koca dışında belirli pay (farz) sahiplerinin ve asabenin yokluğu halinde mirascı olabilirken MÂlikî ve ŞÃ‚filer ’e gore mirascı olamaz; ancak muteahhir MÂlikî ve ŞÃ‚fiî Âlimleri bu grubun da miras alabileceği konusunda ittifak etmiştir. (bk. Zevi ’l-ErhÂm)
TEYZE ANNE DERECESİNDEDİR Teyze belirli durumlarda kucuk yaştaki yeğeninin bakım, gozetim ve eğitimini (hidÂne) ustlenme hakkına sahiptir. Resûlullah, umretu ’l-kazÂyı tamamlayıp Mekke ’den ayrılacağı sırada Hamza ’nın kızı Ali b. Ebû TÂlib ’in peşinden gitmiş, o da eşi FÂtıma ’ya, “Amca kızını al” demiş ve FÂtıma kucuk kızı kucağına almıştı. Bunun uzerine Hz. Ali, Ca‘fer b. Ebû TÂlib ve Zeyd b. HÂrise arasında kucuk kızın velÂyeti hususunda ihtilÂf cıkmıştır. Hz. Ali, “Amcamın kızıdır”; Ca‘fer, “Hem amcamın kızıdır hem de onun teyzesiyle evliyim”; Zeyd ise, “-Hz. Peygamber ’in bana kardeş yaptığı- kardeşimin kızıdır” diyordu. Resûl-i Ekrem, “Teyze anne derecesindedir” diyerek kızı teyzesine vermiştir. Fakihlerin coğunluğuna gore teyzenin yeğeni uzerinde nafaka hakkı yoktur; Hanefîler ’e ve Hanbelîler ’in bir kısmına gore mahrem akraba olması sebebiyle teyzenin nafaka hakkı vardır. MÂturîdî gibi bazı Âlimler kişinin iceri girip yemek yiyebileceği evler arasında teyzenin evinin de sayılmasını (en-Nûr 24/61) ihtiyac sahibi yeğenin teyzesinden nafaka alabileceğine delil gostermiştir. Sutteyzenin miras, hidÂne ve nafaka hakkı bulunmadığı hususunda ise goruş birliği vardır. Teyzenin yeğeni lehinde şahitliği buyuk coğunluğa gore gecerlidir; yalnız SufyÂn es-Sevrî ’nin mahrem akrabanın birbiri lehine şahitliğini gecersiz saydığı nakledilmiştir. (Kaynak: Dia)
TEYZEE YAPILAN İYİLİĞİN SEVABI Tevbe ve istiğfÂrı, arkasından yapılacak amel-i sÂlihlerle takviye etmek lÂzımdır. İbn-i Omer -radıyallÂhu anh- anlatıyor:
“Bir kişi RasûlullÂh -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- ’e gelerek:
“–Ben buyuk bir gunah işledim, buna tevbe imkÂnım var mı?” dedi.
Allah Rasûlu:
“–Annen hayatta mı?” diye sordu.
SahÂbî:
“–Hayır.” dedi.
“–Peki teyzen var mı?” dedi.
SahÂbî:
“–Evet, var.” deyince Fahr-i KÂinÂt Efendimiz:
“–Oyleyse ona iyilikte bulun. Teyze, anne makÂmındadır!” buyurdu. (Tirmizî, Birr, 6; Ahmed, II, 13-14)
Burada Peygamber Efendimiz, nedÂmet ateşiyle yanan ve istiğfarda bulunan sahÂbîye, tevbesini amel-i sÂlihlerle desteklemesini tavsiye buyurmuştur. Yapılan iyilik ve hayırların kotuluklere keffÂret olarak onları yok edeceğini bildirmiştir. (Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları)
İslam ve İhsan
ANNE VE TEYZEYE YAPILAN İYİLİKLERİN SEVABI