
Nafile ibadetler hangileridir? Peygamberimizin nafile ibadetleri nelerdir? Nafile ibadetler nicin yapılır? Nafile ibadetlerin fazileti ve onemi nedir? Nafile ibadetler ile ilgili hadisler nelerdir? Nafile ibadetler hakkında ornekler.NĂ‚file ibĂ‚detler, farzları takviye eder ve kulun AllĂ‚h ’a yakınlaşmasına vesîle olur. Farzları tam ve kusursuz olarak, AllĂ‚h indinde en makbûl mĂ‚hiyetiyle edĂ‚ edebilmek, -beşeriyet îcĂ‚bı- kĂ‚mil mĂ‚nĂ‚da mumkun değildir. Ne kadar ihtimam gosterilse de, elbette zaman zaman kusur ve hatĂ‚lar olabilmektedir. Dolayısıyla bu noksanlığı tamamlamak icin nĂ‚filelerden başka cĂ‚re yoktur. Allah Resûlu -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- şoyle haber vermiştir:
“KıyĂ‚met gununde kulun hesĂ‚ba cekileceği ilk amel, namazdır. Eğer namazı duzgun olursa, işi iyi gider ve kazanclı cıkar. Namazı duzgun değilse, kaybeder ve zararlı cıkar. ŞĂ‚yet farzlarından bir şey noksan olursa, Azîz ve Celîl olan Rabbi:
«Kulumun nĂ‚file namazları var mı, bakınız?» buyurur. Farzların eksiği nĂ‚filelerle tamamlanır. Sonra diğer amellerinden de bu şekilde hesĂ‚ba cekilir.” (Tirmizî, SalĂ‚t, 188/413)
LĂ‚kin bu ifĂ‚delerden, farzları bırakıp nĂ‚filelerle meşgul olmak şeklinde bir hukum cıkarılmamalıdır. Sırf farzlarla meşgul olup nĂ‚fileleri ihmĂ‚l etmek doğru olmadığı gibi, sadece nĂ‚filelerle meşgul olup farzları ihmĂ‚l etmek de doğru olmaz. Doğru olan, farzları edĂ‚ etmekle birlikte mumkun mertebe nĂ‚file ibĂ‚detleri de huzûr icinde îfĂ‚ etmeye gayret gostermektir. ResûlullĂ‚h ve ashĂ‚bının hayĂ‚tındaki tatbîkĂ‚t, bu hususta yegĂ‚ne istikĂ‚met cizgisidir.
NAFİLE İBADETLER Diğer taraftan kazĂ‚ borcu bulunan kimselerin sırf kazĂ‚ kılıp nĂ‚fileleri terk etmesi de doğru değildir. ZîrĂ‚ kazĂ‚lar, kerĂ‚hat vakitleri hĂ‚ric, gunun her vaktinde edĂ‚ edilebilir. Oysa teheccud, işrĂ‚k, kuşluk, evvĂ‚bîn gibi bazı nĂ‚file namazlar vakitlere bağlı olduğundan onları edĂ‚ husûsunda basîretli davranmak gerekir.[1]
Kul, AllĂ‚h ’a farzlarla yaklaştığı kadar hicbir amel ile yaklaşamaz. LĂ‚kin, bu ulvî yolculuğa nĂ‚filelerle devĂ‚m eder. ResûlullĂ‚h -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- şoyle buyurmuştur:
“Her kim (ihlĂ‚s ile Bana kulluk eden) bir dostuma duşmanlık ederse, Ben de ona karşı harp îlĂ‚n ederim. Kulum kendisine farz kıldığım şeylerden daha sevimli herhangi bir şeyle Bana yakınlık kazanamaz. Kulum Bana (farzlara ilĂ‚veten işlediği) nĂ‚file ibĂ‚detlerle durmadan yaklaşır, nihĂ‚yet Ben onu severim. Kulumu sevince de Ben onun (Ă‚deta) işiten kulağı, goren gozu, tutan eli, yuruyen ayağı akleden kalbi ve konuşan dili olurum. Ben ’den her ne isterse, onu mutlakĂ‚ veririm. Bana sığınırsa, onu korurum. Ben, yapacağım bir şeyde, mu ’min kulumun rûhunu kabzetmekteki tereddudum kadar hic tereddude duşmedim: (ZîrĂ‚) o, olumu sevmez; Ben de onun sevmediği şeyi sevmem.” (Bkz. BuhĂ‚rî, Rikàk, 38; Ahmed, VI, 256; Heysemî, II, 248)
Nafile İbadetlerin Faydaları NĂ‚file ibĂ‚detler, kulluk şuurunu canlı tutar, kalbi rakîkleştirir, rûhu inceltir, yuze nûr-i melĂ‚hat bahşeder. NĂ‚filelere huşû, huzur ve kalp uyanıklığıyla devĂ‚m edenlerin îman heyecanları daha fazla, vuslat arzuları daha coşkundur. Tabiî Ă‚hiretteki saĂ‚det ve sevincleri de o nisbette tahakkuk eder.
NAFİLE İBADETLER HAKKINDA ORNEKLER Allah Resûlu -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- ’in gunleri ve geceleri, farzların hĂ‚ricinde devĂ‚m ettiği pek cok nĂ‚file ibĂ‚detle feyizlenmişti. Farzlardan once ve sonra kıldığı sunnet namazları, geceleri devĂ‚m ettiği Teheccud namazı, zikir ve tefekkur gibi ibĂ‚detleri, her gun muayyen miktarda Kur ’Ă‚n okuması, İşrĂ‚k, DuhĂ‚, EvvĂ‚bîn gibi namazları, nĂ‚file orucları, bitip tukenmeyen infakları, AllĂ‚h yolundaki gayretleri, mubĂ‚rek yuzunde bir gul gibi acan dĂ‚imî tebessumleri, O ’nun Allah TeĂ‚lĂ‚ ile huzur verici beraberliğinin alĂ‚metleriydi. Sevindiğinde veya sevindirici bir haber aldığında, AllĂ‚h ’ın bu ihsĂ‚nına şukretmek icin secdeye kapanır[2] ve namaz kılardı.[3] Guneş ve Ay tutulması gibi fevkalĂ‚de hĂ‚diseler, yĂ‚ni ilĂ‚hî azamet tecellîleri karşısında hemen namaza dururdu.[4] Allah ’tan bir hĂ‚cetini talep edeceğinde yine namaz kılardı. Allah Resûlu ’nun Ramazan-ı şerîfi, terĂ‚vîh, îtikĂ‚f, infak gibi ibĂ‚detlerle daha ayrı bir rûhĂ‚niyet kazanırdı. Ramazan ’dan sonra da zaman zaman nĂ‚file oruc tutmaya devĂ‚m ederdi. Husûsiyle pazartesi ve perşembe gunleri oruclu olmayı tercih eder ve bunun sebebini de şu şekilde acıklardı:
“Ameller Allah TeĂ‚lĂ‚ Hazretleri ’ne pazartesi ve perşembe gunleri arz edilir. Ben, amelimin oruclu olduğum hĂ‚lde arz edilmesini severim.” (Tirmizî, Savm, 44/747)
Her hicrî ayın “EyyĂ‚m-ı Bîz” denilen 13, 14 ve 15 ’inci gunlerinde oruc tutmaya onem verir ve bunu ashĂ‚bına da tavsiye ederdi. İbn-i AbbĂ‚s -radıyallĂ‚hu anh-:
“Peygamber Efendimiz, EyyĂ‚m-ı Bîz ’da oruc tutmayı hazarda da seferde de bırakmazdı.” der. (NesĂ‚î, Savm, 70)
Allah Resûlu, ŞevvĂ‚l ayından altı gunu orucla gecirir,[5] Muharrem ’in 9-10 veya 10-11 ’inci gunlerinde Aşûre orucu tutardı.[6]
Yine Fahr-i KĂ‚inĂ‚t -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem-, umre ve haccın fazîletlerini beyĂ‚n eder, dĂ‚imĂ‚ AllĂ‚h ’ı zikir hĂ‚linde bulunur, hamd, tesbîhĂ‚t ve istiğfĂ‚rı dilinden duşurmezdi. Kendisi icin ve ummetinden guc yetiremeyenler adına kurbanlar keserdi.[7]
Cennet ’te Peygamberimize Komşu Olmaya Vesile Olan Nafile İbadet Rebîa bin KĂ‚ ’b -radıyallĂ‚hu anh- şoyle anlatır:
“Rasûl-i Ekrem Efendimiz ’in kapısında geceler, ona abdest suyunu hazırlar, ihtiyĂ‚cı olan şeyleri getirirdim. Gece bir muddet: «SemiallĂ‚hu li-men hamideh», bir muddet de: «Elhamdu lillĂ‚hi Rabbi ’l-Ă‚lemîn» dediğini duyardım. (İbn-i Sa ’d, IV, 313)
Bir gun AllĂ‚h Resûlu:
«–Benden dilediğini iste!» buyurdu. Ben:
«–Cennette Sen ’inle beraber olmayı isterim.» dedim. Efendimiz:
«–Başka bir şey istesen olmaz mı?» buyurdu. Ben:
«–Dileğim ancak budur!» dedim. Bunun uzerine Allah Resûlu:
«–Oyleyse cokca secde ederek kendin icin bana yardımcı ol!» buyurdu.” (Muslim, SalĂ‚t, 226)
Secdeden maksat, umûmiyetle namazdır. O hĂ‚lde Cennet ’e girerek orada AllĂ‚h ’ın Habîbi ’ne komşu olmak isteyenler, bol bol namaz kılmalı, Hakk ’a yakınlık anları olan secdeleri artırmalıdırlar. ZîrĂ‚ Hazret-i Peygamber -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- ’in cennetteki mevkii, peygamberlerin de uzerinde olan, zirve bir makamdır. Hadîs-i şerîften anlaşıldığı vechile, Efendimiz ’e Cennet ’te yakın olabilmek icin, Sunnet-i Seniyye ’nin gerektirdiği vazîfeleri yerine getirmek ve bilhassa huşû icinde cokca namaz kılmak îcĂ‚b etmektedir.
Farzlar Haricinde 12 Rekat Nafile Namaz Ummu Habîbe -radıyallĂ‚hu anhĂ‚- anlatıyor:
“ResûlullĂ‚h -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem-:
«Kim her gun farzlar hĂ‚ricinde on iki rekĂ‚t nĂ‚file kılarsa AllĂ‚h onun icin Cennet ’te mutlakĂ‚ bir ev inşĂ‚ eder.» buyurmuştu. Bu mujdeyi Allah Resûlu ’nden işittiğim gunden beri bu namazları hic terk etmedim.” (Muslim, MusĂ‚firîn, 103)
Farz Namazdan Sonra Kılınan Nafile Namazın Faileti Hayber ’in fethedildiği gun birisi Peygamber Efendimiz ’e gelerek:
“–Ey AllĂ‚h ’ın Resûlu, bugun ben oyle bir kĂ‚r elde ettim ki, boylesini şu vĂ‚di ahĂ‚lisinden hicbiri elde etmemiştir.” dedi. Efendimiz:
“–Bak hele! Neler kazandın?” diye sordu. SahĂ‚bî:
“–Ben alıp satmaya ara vermeden devĂ‚m ettim. Oyleki uc yuz ukıyye[8] kĂ‚r elde ettim.” dedi. Buna karşılık Efendimiz -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem-:
“–Sana kĂ‚rların en hayırlısını haber vereyim mi?” diye sordu.
O zÂt:
“–Nedir ey AllĂ‚h ’ın Resûlu?” dedi. Efendimiz şu cevĂ‚bı verdi:
“–(Farz) namazdan sonra kılacağın iki rekĂ‚t nĂ‚file namazdır.” (Ebû DĂ‚vûd, CihĂ‚d, 168/2785)
Sabah Namazından Sonra Kılınan Nafile Namaz Allah Resûlu -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem-, bir bolgeye askerî birlik gondermişti. İslĂ‚m askerleri kısa surede buyuk ganimetlerle donduler. Bunun uzerine bir şahıs:
“–YĂ‚ ResûlĂ‚llah! Biz bunlardan daha cabuk donen ve daha fazla ganimet getiren başka bir birlik gormedik.” dedi. Allah Resûlu:
“–Ben size bundan daha cabuk donen ve daha cok ganimet sağlayan bir şeyi haber vereyim mi?” diye sordu ve sozlerine devamla:
“–Bir adam guzelce abdest alarak mescide varır, sabah namazını edĂ‚ eder, ardından da kuşluk namazını kılarsa, işte bu şahıs, hem daha cabuk donmuş, hem de daha fazla kazanmış olur.” buyurdu. (İbn-i HibbĂ‚n, VI, 276/2535)
Duha Namazının Fazileti İbn-i Omer -radıyallĂ‚hu anh- der ki:
Ebû Zer -radıyallĂ‚hu anh- ’a:
“–Amcacığım, bana tavsiyede bulunur musunuz?” dedim. Bana şoyle dedi:
“–Benim ResûlullĂ‚h ’tan istediğim şeyi sen de benden istedin. Allah Resûlu şoyle buyurmuştu:
«DuhĂ‚ namazını iki rekĂ‚t kılarsan, gĂ‚fillerden yazılmazsın; dort rekĂ‚t kılarsan, Ă‚bidlerden yazılırsın; altı rekĂ‚t kılarsan, AllĂ‚h senin ihtiyaclarını giderir; sekiz rekĂ‚t kılarsan, kĂ‚nitîn (cok ibĂ‚det edenlerden) yazılırsın; şĂ‚yet on iki rekĂ‚t kılarsan, senin icin cennette bir ev inşĂ‚ edilir.
Hicbir gun, hicbir gece, hattĂ‚ hicbir an yoktur ki, Allah TeĂ‚lĂ‚ o vakitte kullarından dilediğine ihsan ve ikramda bulunuyor olmasın! Allah TeĂ‚lĂ‚ hicbir kuluna, kalbine zĂ‚tının zikrini ilhĂ‚m etmekten daha buyuk bir ihsanda bulunmamıştır.»” (Heysemî, II, 237; Ali el-Muttakî, VII, 809/21511)
Duha Kapısı Hazret-i Peygamber -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- şoyle buyurur:
“Cennet ’te bir kapı vardır ki, adına DuhĂ‚ Kapısı denir. KıyĂ‚met gunu bir munĂ‚dî:
«–DuhĂ‚ (kuşluk) namazına devĂ‚m edenler neredeler? İşte kapınız, AllĂ‚h ’ın rahmetiyle oradan (Cennet ’e) giriniz!» diye cağırır.” (Suyûtî, I, 355/2323)[9]
Abdest ve Gusul Aldıktan Sonra Kılınan Nafile Namaz Her abdest veya boy abdesti aldıktan sonra, en az iki rekĂ‚t namaz kılmak sûretiyle, İslĂ‚m nîmetini ve abdest alma bahtiyarlığını lûtfeden CenĂ‚b-ı Hakk ’a şukretmek, guzel bir haslettir.
Nitekim Hazret-i Osman -radıyallĂ‚hu anh-, insanlara oğretmek maksadıyla abdest aldıktan sonra şoyle demiştir:
“ResûlullĂ‚h -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- ’i bu şekilde abdest alırken gordum. Abdesti bitince de Efendimiz şoyle buyurmuştu:
«–Kim şu abdestim gibi abdest alır, arkasından iki rekĂ‚t namaz kılar ve namazda nefsinin vesvesesinden uzak durursa, gecmiş gunahları affedilir.»” (BuhĂ‚rî, Vudû, 24)
En Faziletli Nafile İbadet ResûlullĂ‚h -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem-, BilĂ‚l -radıyallĂ‚hu anh- ’a:
“–Ey BilĂ‚l! Musluman olduktan sonra yaptığın ibĂ‚detler icinde en fazla sevap umduğun hangisidir? Cunku ben Cennet ’te, senin ayakkabılarının sesini onumde duydum!” diye sordu. Hazret-i BilĂ‚l de:
“–Gece veya gunduz, abdest aldıktan sonra kılabildiğim kadar namaz kılarım. En fazla sevap beklediğim ibĂ‚det budur.” dedi. (BuhĂ‚rî, Teheccud 17, Tevhîd 47; Muslim, FedĂ‚ilu ’s-SahĂ‚be 108)
Allah Resûlu -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem-, Hazret-i BilĂ‚l ’in Cennet ’te onunde yuruduğunu ruyĂ‚sında gormuştur.[10] CenĂ‚b-ı Hak, nĂ‚file namazın ehemmiyetini bildirmek icin Efendimiz ’e boyle bir ruyĂ‚ gostermiştir.
Mescide Girince Namaz Kılmadan Oturmayın Ebû KatĂ‚de bir gun Mescid-i Nebevî ’ye geldi. Resûl-i Ekrem Efendimiz ’in, ashĂ‚b-ı kirĂ‚m arasında oturduğunu gorunce, o da gelip yanlarına oturdu. Bunun uzerine Allah Resûlu -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem-, Ebû KatĂ‚de ’ye donerek:
“–Oturmadan once iki rekĂ‚t namaz kılmana ne mĂ‚nî oldu?” diye sordu. Ebû KatĂ‚de de:
“–YĂ‚ ResûlĂ‚llah! Sen ’in ve cemaatin oturduğunu gordum (bu sebeple kılmadım).” dedi. Bunun uzerine Nebiyy-i Ekrem -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem-:
“–Biriniz mescide girdiğinde, iki rekĂ‚t namaz kılmadan oturmasın!” buyurdu. (Muslim, MusĂ‚firîn, 70)
Hz. Enes ’in Kerameti AshĂ‚b-ı kirĂ‚mın, herhangi bir ihtiyac veya sıkıntıları olduğunda hemen nĂ‚file namaz kılar ve AllĂ‚h ’a ilticĂ‚ ederlerdi. Bir yaz gunu bahcıvanı Hazret-i Enes ’e gelerek, yağmur yağmadığından ve bahcenin kuruduğundan yakındı. Enes -radıyallĂ‚hu anh-, su isteyerek abdest aldı ve namaza durdu. SelĂ‚m verdikten sonra bahcıvana:
“–Gokyuzunde bir şey gorebiliyor musun?” diye sordu. Bahcıvan:
“–Goremiyorum.” dedi. Enes -radıyallĂ‚hu anh- tekrar iceri girip namaz kılmaya devĂ‚m etti. Ucuncu yahut dorduncu kez:
“–Gokyuzunde bir şey gorebiliyor musun?” diye sorunca, bahcıvan:
“–Kuş kanadı kadar bir bulut goruyorum.” dedi. Bunun uzerine Enes -radıyallĂ‚hu anh-, namazını ve duĂ‚sını surdurdu. Az sonra bahcıvan yanına girdi ve:
“–Gok bulutlarla kaplandı ve yağmur yağmaya başladı.” dedi. Hazret-i Enes:
“–Haydi, Bişr bin Şegaf ’ın gonderdiği ata bin de yağmurun nerelere kadar yağdığına bakıver!” dedi.
Bahcıvan ata binip etrĂ‚fı dolaştığında, yağmurun Museyyerîn koşkleriyle GadbĂ‚n sarayından oteye gecmediğini gordu ki, Hazret-i Enes ’in bahcesi de bu sınırlar dĂ‚hilindeydi. (İbn-i Sa ’d, VII, 21-22)
Sahabenin Nafile Namazlardaki Hassasiyeti AshĂ‚b-ı kirĂ‚m, nĂ‚file ibĂ‚detlerdeki hassĂ‚siyetlerini evlĂ‚tlarına da yansıtırlardı. Hanım sahĂ‚bîlerden Rubeyyi ’ bint-i Muavviz -radıyallĂ‚hu anhĂ‚- diyor ki:
“…Biz Aşûre orucu tutardık. Kucuk cocuklarımıza da tuttururduk. Mescide gider cocuklara yunden oyuncaklar yapardık. Onlardan biri yiyecek icin ağladığında bu oyuncağı vererek onu iftar vaktine kadar oyalardık.” (BuhĂ‚rî, Savm, 47; Muslim, SıyĂ‚m, 136)
NAFİLE NAMAZLARIN FAZİLETİ VelhĂ‚sıl farzlar, kullara emredilen asgarî seviyedeki ibĂ‚detlerdir. Mu ’minlerin, bu asgarî vazîfelere ilĂ‚veten, Rab ’lerine yakınlık arzusuyla ve nĂ‚il oldukları nîmetlere şukrĂ‚ne olarak, gerek rahat zamanlarında gerekse de dara duştuklerinde nĂ‚file ibĂ‚detlere devĂ‚m etmeleri ve bunları imkĂ‚nları nisbetinde artırmaları gerekmektedir. Cunku ibĂ‚det, Allah TeĂ‚lĂ‚ ’nın huzûruna cıkmak ve O ’nunla mulĂ‚kĂ‚t etmektir. Bu ise mu ’min gonulleri mĂ‚nevî hazlara gark eden ve ulvî iklimlere kanat actıran mustesnĂ‚ bir mazhariyettir.
NĂ‚file ibĂ‚detlerle yapılan temrinler ve gosterilen gayretler, nihĂ‚yetinde kulu, AllĂ‚h ile dĂ‚imî bir sûrette beraber olmayı ifĂ‚de eden ihsĂ‚n hĂ‚line ulaştırır.
NĂ‚fileler, insanın yaratılış maksadına en uygun bir davranış ve bir kul icin en muhim Ă‚hiret azığıdır.
Dipnotlar:
[1] Hanefî mezhebinin muctehidleri, sunnet namazların terk edilmemesi uzerinde ısrarla dururlar. Ancak sinn-i kebîr denilen, farz ve sunnet namazların ikisini birden kılamayacak kadar tĂ‚katten duşulduğu yaşlılık hĂ‚llerinde, sunnet namazlar yerine kazĂ‚ namazı kılınabilir.
[2 Şukur secdesi aynen tilĂ‚vet secdesi gibidir. Abdestli bir şekilde şukur secdesine niyet edilir, eller kaldırılmadan “AllĂ‚hu ekber” diyerek tekbir alınır, secdeye varılır, mumkun olduğu kadar uzun secde yapılır, sonra da kalkılır.
[3] İbn-i MĂ‚ce, SalĂ‚t, 192.
[4] BuhĂ‚rî, Kusûf, 2-4; İbn-i HibbĂ‚n, Sahîh, Beyrut 1993, VII, 68, 100.
[5] Muslim, SıyĂ‚m, 204.
[6] Muslim, SıyĂ‚m, 115.
[7] Ebû DĂ‚vûd, EdĂ‚hî, 3-4/2792; İbn-i Sa ’d, I, 249.
[8] Ukıyye: 1283 gramlık eski bir ağırlık ve kıymet olcusu.
[9] DuhĂ‚ namazı, gunduzun ilk dortte biri gecip Guneş ’in ortalığı ısıtmaya başladığı zamandan Guneş ’in tam tepede olduğu zevĂ‚l vaktine kadar kılınabilir.
[10] Bkz. BuhĂ‚rî, AshĂ‚bu ’n-Nebî, 6.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları
PEYGAMBERİMİZİN YAPTIĞI NAFİLE İBADETLER PEYGAMBER EFENDİMİZİN KILDIĞI NAMAZLAR PEYGAMBERİMİZİN TUTTUĞU NAFİLE ORUCLAR
İslam ve İhsan
PAZARTESİ VE PERŞEMBE GUNU ORUCLARININ FAZİLETİ