Âlimlerimiz, ilmin şerefini konusuna gore değerlendirmişlerdir: “En şerefli bilgi “MÂrifetullah” yÂni “Allah ’ı tanıma” bilgisidir.” Hatta yaratılışımızın en onemli gÂyesi olarak da mÂrifetullahı gormuşlerdir. Zira kulluğun keyfiyet ve mertebesi, ancak mÂrifetullah ile gercekleşebilecektir.RivÂyete gore Ahmed b. Hanbel, fırsatını bulur bulmaz, Bişr-i HÂfî ’nin huzuruna gider, ondan feyz almaya calışırdı.

İnsanlar onu Bişr-i HÂfî ’nin huzurunda gorunce, kınamaya başlar ve “Sen bilgi sÂhibi bir imamsın. Bişr ’den ders almaya ihtiyacın mı var?”

İnsanlar ne derse desin, Ahmed b. Hanbel bu sozlere kulak bile asmaz, fırsatını bulunca yine Bişr ’in dergÂhına koşardı. Ona boyle lÂf edenlere verdiği cevap, hep şu olmuştu “Tamam, benim hadis ve sunnette bilgim, onun bilgisinden fazla; ben her şeyi ondan iyi biliyorum, ama o AllÂh ’ı benden iyi biliyor!”[1]

HÂLE DONUŞMEYEN BİLGİ SAHİBİNE YUK OLUR

Âlimlerimiz, ilmin şerefini konusuna gore değerlendirmişlerdir: “En şerefli bilgi “MÂrifetullah” yÂni “Allah ’ı tanıma” bilgisidir.” Hatta yaratılışımızın en onemli gÂyesi olarak da mÂrifetullahı gormuşlerdir. Zira kulluğun keyfiyet ve mertebesi, ancak mÂrifetullah ile gercekleşebilecektir.

Diğer taraftan ilim, sadece mÂlûmat sÂhibi olmak değil, belki ilmin gereğini kuşanarak, “RabbÂnî” bir Âlim kıvamına gelebilmektir.

HÂle donuşmeyen bilgi, sÂhibinin sorumluluğunu artıran bir yuk olmaktan ote bir şey değildir.

İşte bu sebepledir ki nice Âlimler, ilimlerini irfÂna ve hÂle donuşturmenin derdine duşmuşlerdir.

[1] Osman Nûri Topbaş, Faziletler Medeniyeti, I, 314.

Kaynak: Dr. Adem Ergul, Medeniyet Onculerimizden 365 Lider Davranış, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan