Her toplumda zaman icerisinde oluşan alışkanlık, tore ve gelenekler vardır. Temel inanc ve ahlÂk esaslarına aykırı olmadıkları veya olumsuz sonuclara yol acmadıkları surece bunların varlığında veya bunlara uyulmasında bir sakınca yoktur. Birey ve toplum icin, maddî ve mÂnevî bunye acısından, zararlı olabilecek şeylerin devamını istemek zaten mÂkul olmadığı gibi cÂiz de değildir.
Toplumumuzda başlangıcta cocuklar ve gencler icin duşunulen, sonra da gittikce yaygınlaşan bir “yaş gunu kutlaması”, “yıldonumu (sene-i devriye) anma ve kutlaması” Âdeti oluşmuştur. FÂtımîler tarafından IV. (X.) yuzyılda Hz. Peygamber ’in doğum gununun yıldonumunun kutlandığı bilinmektedir. FÂtımîler bunun yanında Hz. Ali, FÂtıma, Hasan, Huseyin ve halifeleri icin de mevlid (doğum yıldonumu) merasimleri yapıyorlardı.

Yaş gunu kutlamalarını yapılış amacı ve doğurduğu sonuclar itibariyle değerlendirmek gerekir. Bu kutlamalarda amac, bir kişinin doğmuş ve o anda kutlamış olduğu yaşa gelmiş olmasının sevincini yakın arkadaş ve dostlarıyla paylaşmaktan, bunu toplanıp hoşca vakit gecirmek icin vesile yapmaktan ibaret olduğunda, kutlamanın meşrû olculer icinde yapılması şartıyla, mÂkul ve cÂiz olduğunu soylemek gerekir. Yılbaşı eğlence ve kutlamalarında da olduğu gibi, bu tur kutlamaların yabancı kulture imrenme ve taklit unsurları galip gelirse sakıncalı olacağı tabiidir.

Kaynak: İslam İlmihali 2, TDV Yayınları

PEYGAMBERİMİZİN DOĞUM GUNUNU KUTLAMAK CAİZ MİDİR?



İslam ve İhsan