
Her mu ’minin Rasulullah ’ı “ilahi bir lutuf” olarak gormesi lazımdır. Ondan sonra da bu “Lutf”un hayatımız acısından ne manaya geldiğini anlamak lazımdır. Rasulullah ’a sarılmak lazım, arınmak icin Rasulullah ’a sarılmak lazım ve Kitab ’ı oğrenebilmek, hikmete vasıl olabilmek icin Rasulullah ’a sarılmak lazım.“Abdullah oğlu Muhammed ’i “Elci” olarak secen ve insanlığa gonderen Alemlerin Yaratıcısı olan Allah celle celaluhtur.
Bir Muslumanın en once bunu gormesi ve “Amentu”sunun icine katması lazımdır.
İkinci merhale, Halık Teala ’nın, Elcisi ile birlikte bir Kitab gonderdiğini bilmesi ve o Kitab ’a inanmayı da “Amentu”sunun icine katması lazımdır. O kitabın adı muazzez Kur ’an-ı Kerimdir.
Hazreti Muhammed ’in Allah Teala tarafından “Rasul” olarak secildiğine ve Kur ’an ’ın O ’nunla gonderildiğine iman etmeyen icin İslam dairesine giriş soz konusu değildir.
Ucuncu merhale, Kur ’an ’da, yani Allah Kelamı ’nda, Rasul ’un nasıl takdim edildiğine, O ’nun hukukunun Gonderen irade tarafından nasıl belirlendiğine bakmaktır. Cunku Muslumanlık, Allah Teala ’nın bildirdiği olculere gore duşunce ve hayat cercevemizi tayin etmek demektir.
PEYGAMBERİMİZLE İLGİLİ AYETLER BUGUN GECERLİ Mİ?
Kur ’an ’da Muslumanın Peygamber ’le hukukuna ilişkin olculer var mı? Evet var.
Burada bir soru daha sorulabilir: Kur ’an ’ın, Hazreti Peygamber (s.a.v.) ile ilgili ayetleri bugun de gecerli mi?
Bu soru, “Kur ’an ’ın hangi ayetleri bugun gecerli hangisi gecersiz?” gibi bir soruyu beraberinde getirir. Boyle bir konuda kararı Allah ’tan başka herhangi bir varlığın verme imkanı yoktur. O, deyim yerindeyse işin tabiatına aykırıdır. Eğer Allah ’tan başka herhangi bir varlığın, Allah kelamı uzerinde tasarruf yetkisi olduğuna inanılırsa, ortada Kur ’an diye bir şeyin kalmayacağı acıktır. Onun icin “Şu ayetin hukmu gecmiştir” demek, Kur ’an ’ı yok etme girişimidir ve bu Hazreti Peygamber ’le ilgili ayetler icin de boyledir. Muslumana duşen, kendisine kadar korunarak gelen Allah ’ın kitabını anlamaya calışmak, ve hukmunce bir hayat disiplini oluşturmaktır.
O zaman iş, o olculere bakmaya, onların her birini derinliğine idrak etmeye ve hayata nasıl yansıması gerekiyorsa oylesine bir hayat cercevesi oluşturmaya geliyor.
Diyelim Rabbimiz Kitab-ı Keriminde ustelik “Andolsun” diye başlayarak “Allah, bir peygamber gondermekle mu ’minlere buyuk bir lutufta bulunmuştur.” diyor. (Ali İmran, 164) O zaman bu ayeti yeterince idrak etmek icin butun zihni melekelerimizi harekete gecirmemiz lazımdır.
Hitap oncelikle “Mu ’minlere”dir. Oyleyse her mu ’minin Rasulullah ’ı “ilahi bir lutuf” olarak gormesi lazımdır. Ondan sonra da bu “Lutf”un hayatımız acısından ne manaya geldiğini anlamak lazımdır. Ayetin butunu şoyledir:
“Andolsun, Allah, mu ’minlere kendi iclerinden; onlara Âyetlerini okuyan, onları arıtıp tertemiz yapan, onlara kitab ve hikmeti oğreten bir peygamber gondermekle buyuk bir lutufta bulunmuştur. Oysa onlar, daha once apacık bir sapıklık icinde idiler.”
Ne anlıyoruz bu ayetten? Demek ki
-Rasulullah, kişiyi sapkınlıktan cekip cıkarandır.
-Mu ’minleri arındırandır.
-Kitap ve hikmeti oğretendir.
Demek ki sapkınlığa duşmemek icin Rasulullah ’a sarılmak lazım, arınmak icin Rasulullah ’a sarılmak lazım ve Kitab ’ı oğrenebilmek, hikmete vasıl olabilmek icin Rasulullah ’a sarılmak lazım.
Bu ayetteki “Lutuf” tanımlamasını alıp, Kur ’an ’da, Rasulullah (s.a.v.) ile ilgili diğer pek cok ayeti, bunun altında okuyabiliriz.
Diyelim Allah Teala, Rasulu icin “Seni alemlere rahmet olarak gonderdik” (Enbiya, 107) diyorsa, bunun icin bir zaman-mekan- ırk-renk sınırlaması yapmıyorsa, o zaman herkesin, tabii ki oncelikle mu ’minlerin Rasulullah ’ı kendileri icin rahmet vesilesi haline getirmek uzere calışmaları gerekiyor. Yani “Rasulullah Kur ’an ’ın indiği zaman icin rahmetti, sonrası yok” gibi bir duşunce duşuncenin fesada uğramasından başka bir şey olmaz. Nerden cıkaracaksınız boyle bir sonucu? Allah ’ın rahmetinin onunu nasıl keseceksiniz?
Diyelim, Rabbimiz Kur ’an ’da Rasulune hitaben, “Şuphesiz Sen yuce bir ahlÂk uzeresin” (Kalem, 4) diyorsa, Kur ’an ’a Allah ’ın kitabı olarak inanan herkese duşen gorev, hem de “İlahi lutuf”a mazhar olabilme aşkıyla, Rasulullah ’ın yuce ahlakını oğrenmek ve O ’nun ahlÂkıyla donanmış bir mu ’min haline gelmektir.
Diyelim, Rabbimiz Kur ’an ’da, “Andolsun Allah ’ın Resûlunde sizin icin -Allah ’ı ve Âhireti arzu eden ve Allah ’ı cok anan kimseler icin- (uyulacak) en guzel bir ornek vardır” (AhzÂb, 21) diye buyurdu. Mu ’mine duşen nedir? Oncelikle Rasulullah ’ın Allah Teala tarafından “Guzel ornek” olarak tanımlandığını idrak etmek, bu idrakin yine Allah Teala tarafından “Allah ’ı ve ahireti arzu eden ve Allah ’ı cok ananlar” icin gercekleşeceğini dikkate alarak, kalbini bu kıvama getirmeye caba sarfetmektir. Sonra da, “Guzel orneği” butun guzellikleriyle hecelemek, oğrenmek ve onun boyasına boyanma cabası icinde, kişiliğini inşa etmektir. Duşunmeli ki, Rabbin “Guzel ornek” dediğinde, ornek alınacak “guzel bir hayat” vardır. “Usve-i hasene” diye buyuruyor Rabbimiz. Şu guzellik, bu guzellik diye hayatın, davranışların, karakterin herhangi alanına yonelik bir sınırlama yok.
Ornek alacaksanız O ’na bakacaksınız. İnsan olarak butun guzellikler O ’nda cem olmuştur. O ’nu yaşarsanız, ilahi lutuf sizin hayatınıza taşınmış olur.
Bunlara bakıldığında, Rasulullah ’ın Muslumanlarla ilişkisini sınırlamaya kalkmanın cinnetten ote bir sapkınlık olduğunu duşunmemek elde değil. Ne yapılıyor, Kur ’an sınırlanıyor ve tabii Allah Teala ’nın iradesi sınırlanıyor! Vahametin boylesine ne denir?
PEYGAMBERİMİZİN HUKUKUNA DAİR HAYAT İLKELERİ
Şimdi Rasulullah ’ın hukukuna dair Rabbimizden gelen şu ayetleri, biraz kendimize hayat ilkesi cıkaracak bicimde okuyalım:
“Resulum! Sana biat edenler, ancak Allah ’a biat etmiş olurlar. Allah ’ın eli onların elleri ustundedir.” (Fetih, 10)
“Andolsun, icinizden size oyle bir Peygamber geldi ki sıkıntıya uğramanız O ’na ağır gelir; size duşkun mu ’minlere şefkatlidir, merhametlidir.” (Tevbe, 128)
“Ey Peygamber! Biz seni bir şahit, bir mujdeci, bir uyarıcı, Allah ’ın izniyle Allah ’a cağıran ve nur sacan bir kandil olarak gonderdik.” (Ahzab, 45-46)
“Biz hic bir peygamberi, Allah ’ın izni ile kendisine itaat edilmesinden başka bir hikmetle gondermedik.” (Nisa, 64)
“Resulullah size ne verdiyse onu alın, neyi yasak ettiyse ondan sakının!” (Haşr, 7)
“O Peygamber ’e uyun ki, doğru yolu bulasınız.” (A ’raf, 158)
“Peygamber ’e itaat edin ki rahmete erdirilesiniz.” (Nur, 56)
“Eğer siz gercekten muminlerseniz, Allah ’a ve Peygamberine itaat ediniz.” (Enfal, 1)
“Peygamber ’e itaat eden, muhakkak ki Allah ’a itaat etmiş olur.” (Nisa, 80)
Ne cıkıyor bu ayetlerden?
-Sana biat edenler Allah ’a biat etmiş olurlar.
Oyleyse bize duşen, “Rasulullah ’a nasıl biat edileceği”ni oğrenmek ve ona gore hareket etmektir.
-Allah Teala tarafından “İcimizde” diye nitelenen, sıkıntıya uğramamızı kendi varlığında hisseden, şefkatli, merhametli, şahit, mujdeci, uyarıcı, Allah ’a cağıran ve nur sacan bir kandil.
Oyleyse bize duşen, O ’nu icimizde hissetmek, sıkıntımızı paylaştığını bilmek, şefkatini, merhametini uzerimizde gormek, şahitliğine, mujdeciliğine, uyarıcılığına dikkat kesilmek, Allah ’a cağrılarını surekli duymak ve O ’nun ışıttığı yoldan yurumektir.
-Kendisine itaat edilmesi isteniyor Allah Teala tarafından. O ’na itaatin Allah ’a itaat olduğu bildiriliyor. Doğru yolun O ’nun yolu olduğu bildiriliyor. “Rahmet”e ermenin Rasulullah ’a itaatle bağlantılı olduğu bildiriliyor.
Oyleyse bize duşen, Rasule itaatin ne olduğunu oğrenmektir.
-Allah Rasulu bize ne verdiyse almamız, neyi yasak ettiyse ondan kacınmamızı istiyor Rabbimiz.
Oyleyse bize duşen verdiklerini ve kacınmamızı istediklerini doğru bir şekilde oğrenmek ve ona gore yaşamaktır.
Gozunu Kur ’an ’a yonelten, kulağını Kur ’an ’a dayayan, Rabbin cağrısını hayat prensibi olarak goren kimse, “Rasulullah ’ın hukuku”na riayet eder. Gerisi safsatadır, sapkınlıktır. Başka yol aramaktır. İslam ’dan başka bir şeydir gerisi.
ALLAH VE RASULU'NUN DAVET ETTİĞİ OLCULERİ İDRAK ETMELİYİZ
Son olarak Rabbimizin Zatının hukuku ile Rasulunun hukukunu bir araya getiren şu ayeti de okuyalım:
“Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi cağırdığı zaman, Allah ’ın ve Resûlu ’nun cağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O ’nun huzurunda toplanacaksınız.” (Enfal, 24)
Bize duşen ne bu ayeti okuduğumuzda?
Bizi diri kılacak olculerin Allah ve Rasulu ’nun davet ettiği olculer olduğunu idrak ve ona gore hayatımızı tanzim etmektir.
Ne diyor Ustad Necip Fazıl:
“Efendim, Mujdecim, Kurtarıcım, Peygamberim!
Sana Uymayan Olcu Hayat Olsa Teperim”
Başka ne denebilir?
Allah herkese akıl fikir versin ve mustakim yoldan ayırmasın!
Kaynak: Ahmet Taşgetiren, Altınoluk Dergisi, 374. Sayı
İslam ve İhsan