
“Birinin diğer bir kimseye intif ile tuketilen belli bir mislî malın, misli kendine iade edilmek uzere vermesidir” şeklinde tanımlanan karz, kısaca birine, bedeli iade edilmek şartıyla verilen şey demektir. Karz, altın ve gumuşun, nakit paranın veya bir malın odunc olarak verilmesi anlamına gelir.BORC VERİLEN PARA SADAKA YERİNE GECER Mİ?
Sozlukte “bir şeyi kesmek, makaslamak” demek olan karz, gunluk kullanımda kısaca, “geri odenmek uzere birine verilen mal” anlamına gelir.
Kur ’an ’da karz kelimesi daha ziyade, Allah ’ın rızÂsını gozeterek ihtiyac sahiplerine odunc verme anlamında ve bunun yanında sırf Allah rızÂsını gozeterek yoksullara karşılıksız yapılan yardım anlamında kullanılmıştır (el- MÂide 5/12; el-Hadîd 57/11, 18; el-Muzzemmil 73/20).
Karşılıksız yardım gibi ihtiyacı olanlara borc ve odunc vermek de faziletli bir davranış kabul edilmiştir. Peygamberimiz, yapılan bir sadakanın on kat, buna karşılık iyi niyetle verilen borcun ise on sekiz kat sevap kazandıracağını soylemiştir (İbn MÂce, “Sadakat”. 19). Yine zor durumda bulunan birine borc veren muslumana, geri kendisine odeninceye kadar her gun sevap yazılacağı, vade dolduğu halde borcluyu sıkışırmadığı takdirde alacaklı olduğu para kadar veya iki katı kadar sevap yazılacağı yonunde hadisler de bulunmaktadır. (İbn MÂce, “Sadakat”, 14)
KARZ NE DEMEKTİR?
Fıkıhta teknik olarak, “Birinin diğer bir kimseye intif ile tuketilen belli bir mislî malın, misli kendine iade edilmek uzere vermesidir” şeklinde tanımlanan karz, kısaca birine, bedeli iade edilmek şartıyla verilen şey demektir. Karz, altın ve gumuşun, nakit paranın veya bir malın odunc olarak verilmesi anlamına gelir.
Esasen bir teberrudan, maddî karşılığın gozetilmediği bir iyilikten ibaret olan karz akdinde, karz olarak verilen şeyin para (nakit) veya mislî mal olması gerekir. Herhangi bir menfaat getiren karz işleminin faiz olacağı yonundeki rivayetler, karzın teberru kabilinden ve hasbeten-lillÂh yapılan bir işlem oluşuyla da yakından ilgilidir. Bu rivayetler sebebiyle karz işlemi yapılırken, karz verene menfaat sağlayacak bir şartın koşulmaması gerektiği ozenle belirtilmektedir.
Ozellikle enflasyonun yuksek olduğu yerlerde, verilen paranın değer kaybının telÂfi edilmesinin faiz sayılıp sayılmayacağı da oteden beri ilgi konusu olmuştur. Mesel Kadri Paşa ’nın ifadesine gore, karz olarak verilen fulûs (altın veya gumuş karışımlı madenî para) kesada uğrarsa (değer kaybederse veya tedavulden kalkarsa), borc almış olan kişi, bunların odeme vaktindeki değerini değil, borc aldığı sıradaki değerini vermekle yukumludur. Bu yaklaşım, karz akdinin mislî mallarda cereyan etmesi ve odemenin misil uzerinden yapılması esprisine dayandığı gibi, bunda borc veren kimseyi haketmediği bir zararı yuklenmek durumunda bırakmama duşuncesi de etkili olmuştur.
KARZ AKDİNİN HUKMU
Klasik anlayışa gore karz veren kimsenin herhangi bir vadeyle sınırlandırılmaması ve istediği zaman verdiği borcu geri isteme hakkına sahip kılınması da akdin teberrudan ibaret gorulmesiyle ilgili olduğu gibi, borc veren kişinin borc vermiş olma sebebiyle benzeri bir sıkıntıya duşmesinin hakkaniyete uymadığı anlayışıyla da bağlantılıdır.
Karzın ribÂnın cereyan ettiği (ribevî

Kaynak: İslam İlmihali 2, TDV Yayınları
İslam ve İhsan