
“Tezkiretu ’l-Evliy” kitabından, insanın hak katında değerini ifÂde eden bir kıssa...“Tezkiretu ’l-Evliy” kitabından, İNSANIN HAK KATINDA DEĞERİNİ İFÂDE EDEN BİR KISSA:
TÂbiînden Âlim, fÂzıl, muhaddis ve sûfî Abdullah bin MubÂrek, haccı îf ettikten sonra Mekke ’de Harem ’de yakaza hÂlinde iken semÂdan iki melek gelir. Biri diğerine:
“–Bu sene 600 bin kişi haccetti. Hepsinin haccı, Şam ’da Ali bin Muvaffak ismindeki bir ayakkabı tamircisinin yaptığı sÂlih amel hurmetine makbûl oldu. Bu kişi hacca gitmeye niyet etti, lÂkin gidemedi. Onun yaptığı bir amel hurmetine bu kadar huccÂcın haccı kabul edildi.” der.
Abdullah bin MubÂrek uyku ile yakaza arası olan bu hÂlden uyanınca, merak ve hayret icinde kaldı. Şam kervanı ile Şam ’a gitti. O zÂtı bulup sordu:
“–Sen hacca gitmediğin hÂlde ne amel işledin?”
Ali bin Muvaffak, Abdullah bin MubÂrek gibi meşhur bir zÂtı karşısında gorunce once cok şaşırdı. Heyecandan bayıldı. Kendisine geldiğinde ise şoyle anlattı:
“–Otuz senedir hacca gitmeyi arzu eder dururdum. Ayakkabı tamirinden 300 dirhem para biriktirdim. Hac yolculuğuna niyet ettim. HÂmile karım:
«–Komşudan et kokusu geliyor; bana bir parca et ister misin?» dedi.
Komşuma gittim. Durumu anlattım. Komşum ağladı:
«–Yedi gun oldu ki, cocuklarım actır. Yolda olu bir hayvan buldum. Ondan bir parca kestim. Şimdi onu kaynatıp cocukları avutuyorum. HelÂl bir gıda bulamaz isem, mecbûren onu yedireceğim. İsterseniz vereyim, fakat bu kaynayan et, bunlara olumle burun buruna geldikleri icin helÂl, size ise boyle bir zarûretiniz olmadığı icin haramdır.»” dedi.
Ali bin Muvaffak devamla:
“–Bunu duyunca, sanki icimden bir parca koptu. Binbir zorlukla biriktirdiğim bu 300 dirhemi ona verdim;
«Y Rabbî, hac niyetimi kabul et!..» diye Rabb ’ime iltic ettim.” dedi.
Bunun uzerine Abdullah bin MubÂrek:
“–Rabb ’im bana ruyÂda doğruyu bildirmiş!” dedi.
Bu hÂdise, RahmÂn ve Rahîm olan Rabb ’imizin bize gosterdiği bir merhamet bereketidir. RuyÂdaki zuhûratla hacdan misÂl verilmesi, ibÂdet hayÂtında da merhametin ne derece muhim bir rol oynadığını ifÂde etmektedir.
Diğer mÂnÂda hac, beden elbisesinden sıyrılıp rûhun derinliğine kavuşabilmeye gayret ederek nefsÂnî kasırgalardan kurtulmaya calışmaktır. İcli Yûnus ’umuz bazı beyitlerinde bu hakîkati şoyle ifÂde eder:
Ak sakallu pîr hoca,
Bilemez hÂli nice,
Emek yimesun hacca,
Bir gonul yıkar ise!
Gonul Calab ’ın tahtı,
Calab gonule baktı,
İki cihan bedbahtı,
Kim gonul yıkar ise!
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Mesnevî Bahcesinden BİR TESTİ SU, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan