Din kardeşinin hatasını ve gunah işlediğini goren bir Musluman ne yapmalıdır?İmÂm-ı ŞÃ‚fiî Hazretleri buyurur:
“Eğer kardeşine gizlice, ihlÂs ve tatlı bir lisanla nasihat edersen, hakîkaten nasihat etmiş olursun. Eğer herkesin icinde dikkatsizce konuşursan, onu yıkmış olursun veya arsız edersin.”
Mu ’minlerin birbirlerine yardım ederek hayırda yarışmaları, İslÂm kardeşliğinin temellerini teşkil eder. CenÂb-ı Hak şoyle buyurur:
“…İyilik ve takv uzerinde yardımlaşın, gunah ve duşmanlık uzerinde yardımlaşmayın!..” (el-MÂide, 2)
Mu ’minler olarak hem kendimiz hayır işlerine koşmalı, hem de kıskanclık ve haset gibi kotu duyguları bir kenara bırakarak din kardeşlerimizin de hayır yolunda mesÂfe almaları icin yardımcı olmalı, yol gostermeliyiz.
CenÂb-ı Hak buyurur:
“…Hayır işlerinde yarışınız!..” (el-Bakara, 148)
“Rabbinizin mağfiretine ve takv sahipleri icin hazırlanmış olan goklerle yer genişliğindeki Cennet ’e koşun!” (Âl-i İmrÂn, 133)
ALLAH'IN ELLERİNE HAYRIN ANAHTARINI VERDİĞİ KİMSELER Rasûlullah sallÂllahu aleyhi ve sellem şoyle buyurur:
“İnsanlardan oyleleri vardır ki onlar hayra anahtar, şerre de kilittirler. Oyleleri de vardır ki şerre anahtar, hayra kilittirler. AllÂh ’ın, ellerine hayrın anahtarlarını verdiği kimselere ne mutlu! AllÂh ’ın, şerrin anahtarlarını ellerine verdiği kimselere de yazıklar olsun!” (İbn-i MÂce, Mukaddime, 19)
MUMİN KARDEŞİNİZDE BİR HATA GORDUĞUNUZDE NE YAPMALISINIZ? Diğer taraftan mu ’minler, birbirlerini edepli ve ahlÂklı olmaya da teşvik etmelidirler. Bir mu ’min, din kardeşinde bir hat gorduğunde, ona yumuşak bir uslûp ve munÂsip bir lisÂn ile nasihat edip hatÂsını duzeltmesine yardımcı olmalıdır.
Bir musluman, din kardeşini gunah uzere veya mÂsiyet mekÂnlarında gorurse, onu hemen terk etmemeli, bilÂkis icine duştuğu mÂsiyetten kurtarmak icin elinden gelen gayreti gostermelidir. Zira kişi o hÂldeyken dostlarının daha fazla yardımına ve desteğine muhtactır.
Bu husustaki guzel bir misÂli Yezid bin Esam şoyle anlatır:
“Şam ehlinden, guclu-kuvvetli, nufuz sahibi bir kimse vardı. Zaman zaman Hazret-i Omer ’in yanına gelirdi. Bir ara Omer radıyallahu anh o kimseyi goremez oldu. Cevresindekilere:
«–Falan zÂt ne yapıyor, artık gorunmez oldu?» diye sordu.
«–Ey Mu ’minlerin Emîri! O kendini şaraba verdi.» dediler.
Hazret-i Omer radıyallahu anh hemen kÂtibini cağırıp:
«–Yaz! Omer bin HattÂb ’dan falan kimseye... Sana selÂm olsun! Kendisinden başka ilÂh olmayan, gunahları bağışlayan, tevbeleri kabul eden, azÂbı cetin ve ihsÂnı bol olan AllÂh ’a hamd ederim. O ’ndan başka hicbir ilÂh yoktur, donuş ancak O ’nadır.» dedi.
KARDEŞİNİZİN ALLAH'A YONELMESİ İCİN DUA EDİNİZ! Hazret-i Omer radıyallahu anh mektubu yazdırdıktan sonra arkadaşlarına donerek:
«–Kardeşinizin AllÂh ’a yonelmesi ve AllÂh ’ın da tevbesini kabul buyurması icin du ediniz!» dedi.
O zÂt Hazret-i Omer ’in mektubunu alınca; «Allah, gunahları bağışlayan, tevbeleri kabul eden, azÂbı cetin olan…» [1] cumlesini tekrar tekrar okudu:
«–Allah beni hem azÂbı ile korkutmuş, hem de gunahlarımı affedeceğini vaad etmiş.» diyerek ağladı ve guzelce tevbe etti. Hazret-i Omer -radıyallahu anh- bunu haber alınca arkadaşlarına:
«–İşte boyle yapınız! Bir kardeşinizin yoldan cıktığını, gunaha saplandığını gorduğunuzde onu doğru yola getirmeye, AllÂh ’ın affına guvendirmeye calışınız. Tevbesini kabul buyurması icin de AllÂh ’a du ediniz. Kendisine beddu ederek aleyhinde şeytana yardımcı olmayınız!» dedi.” (İbn-i Kesîr, Tefsir, IV, 76; Ebû Nuaym, Hilye, IV, 97-98)
KARDEŞLERİMİZLE ALÂKAYI KESMEMELİYİZ Ebû Zer -radıyallahu anh- şoyle der:
“Kardeşin hÂlini bozduğu zaman, onu sevdiğin tarafından tutarak îkÂz et!”
Bir kardeşimiz istikÂmetini bozduğu zaman, ondan alÂkayı kesmeyip sohbetlere getirebilirsek, onun duzelme ihtimÂli daha da kuvvetlenir. AlÂka kesilirse, o kişi de gunahında ısrar eder ve tamamen uzaklaşmış olur. Bizler de kardeşlik vazifemizi yerine getirememiş oluruz.
Dipnot: 1) Bu ifÂdeler, Mu ’min sûresinin 3. Âyetindendir.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Sohbet ve AdÂbı, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan