Bir musluman, nasıl bir insanı rol model almalıdır? Kimin gibi olmak istiyoruz, kime karşı karşı muhabbet duyuyoruz bir donup bakmalıyız. Ornek aldığımız kimseler nasıl bir ahlÂka sahip? Allah ve Resulunu memnun etmek icin uğraşıyor mu?İbrahim -aleyhisselÂm-; bu can, mal ve evlÂt imtihanında bizim icin en guzel numûnelerdendir.

İbrahim -aleyhisselÂm-;

Malını fed etti, «Halil İbrahim bereketi» oldu.
Canını fed etti, CenÂb-ı Hak, canına can kattı. Ateşi ona gulzÂr eyledi.
EvlÂdını fed etmeye goturdu, CenÂb-ı Hak, onun iki evlÂdını peygamber eyledi. İshak -aleyhisselÂm-ın neslinden Benî İsrÂil peygamberleri geldi. İsmail -aleyhisselÂm- ’ın neslinden Efendimiz -sallallÂhu aleyhi ve sellem- geldi.
İşte CenÂb-ı Hakk ’ın, dostuna lutfunun en guzel nişÃ‚nesi…

Allah Rasûlu de, her namazda Hazret-i İbrahim ’i hatırlamamızı arzu etti.

K‘b bin Ucre -radıyallÂhu anh- anlatıyor:

Bir gun Rasûlullah -sallallÂhu aleyhi ve sellem- ’e;

“–YÂ RasûlÂllah! Siz ’e nasıl selÂm vereceğimizi oğrendik, ancak nasıl salevat getireceğimizi bilmiyoruz?” dedik. O da şoyle buyurdu:

“–«AllÂh ’ım! (İbrahim ’e ve) Âline rahmet ettiğin gibi Muhammed ’e ve Âline de rahmet et. Şuphesiz Sen ovulmeye lÂyık ve yucesin. AllÂh ’ım! (İbrahim ’e ve) Âline hayır ve bereket lutfettiğin gibi Muhammed ’e ve Âline de hayır ve bereket ihsÂn et. Şuphesiz Sen ovulmeye lÂyık ve yucesin!» deyiniz.” (BuhÂrî, DeavÂt, 32; Tirmizî, Vitir, 20; İbn-i MÂce, İkÂme, 25)

PEYGAMBERİMİZİN GOSTERDİĞİ ORNEKLER

Efendimiz -sallallÂhu aleyhi ve sellem-; CenÂb-ı Hakk ’ın Hazret-i İbrahim ’e ve nesline nasîb eylediği rahmet ve bereketi duşunmemizi ve ona ozenmemizi arzu etmekte. Peygamberleri, sıddîkları, şehidleri ve sÂlih kimseleri bizim idealimiz hÂline getirmekte.

Bu tefekkurle duşunmeli:

Bizim hayatta en cok ozendiğimiz nedir?
İdealimiz kimler gibi olmaktır?
Âyet-i kerîmenin sonunda da «ayaklarınızı kaydırmaz» buyurulmaktadır.

Yani insanın; muddeti belli olmayan omrunu, bir mayın tarlasında gecirir gibi dikkat ve ihtimamla yaşaması zarûrîdir. Yanlış bir hÂl; mayın tarlasında mayına basmak gibi îmÂnı allak bullak eder, insanı bir anda mahveder. Kārûn ’un ve Bel ’Âm bin Baûr ’nın hÂli buna en guzel bir misaldir.

Fahr-i KÂinat -sallallÂhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, Âhirzamanda coğalacak bu hÂli şoyle beyan buyurmuştur:

“Şiddetli bir şekilde yaklaşan fitne sebebiyle vay insanların hÂline. İnsanlar mu ’min olarak sabahlar da akşam kÂfir oluverirler. İnsanlar dinlerini kucuk dunya menfaati karşılığı değiştiriverirler. İşte oyle zamanda dinlerinde sÂbit kalabilenler ellerinde kor ateşi tutanlar gibidirler.” (Musned, II, 390; Ayrıca bkz. Muslim, ÎmÂn 186; Tirmizi, Fiten 30, [2196])

«HÂdî» esmÂsı ile dunyaya geldik. Fakat «HÂdî» esmÂsı ile son nefesi verebileceğimizin bir teminatı yok. Allah TeÂl bize;

وَلَا تَمُوتُنَّ اِلَّا وَاَنْتُمْ مُسْلِمُونَ

“…Ancak muslumanlar olarak can verin!” (Âl-i İmrÂn, 102) buyuruyor. Son nefeste ayak kaymasından kurtulmanın caresi de, bir omur AllÂh ’ın dînini yaşamak ve yaşatmak, yani ic Âlemi tezkiye etmek ve tebliğ icin fedÂkÂrlıkla omur boyu gayret etmektir.

Emr-i bi ’l-mÂruf ve nehy-i ani ’l-munker, CenÂb-ı Hakk ’ın da îf ettiği şerefli bir iştir. Âyet-i kerîmede buyurulur:

“Muhakkak ki Allah;

AdÂleti, ihsÂnı, akrabaya karşı comert olmayı emreder;
HayÂsızlığı, kotuluğu ve zorbalığı yasaklar.
İşte Allah, aklınızı başınıza alasınız diye size boyle oğut veriyor.” (en-Nahl, 90)

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yuzakı Dergisi, Yıl: 2017 Ay: Mart Sayı: 145
İslam ve İhsan