Gıybet, bir muslumanın diğer bir musluman kardeşinin arkasından konuşarak, duyduğunda uzuleceği veya utanacağı bir kusurundan bahsetmesidir. Bunu rumuzla veya kaş-goz, el-kol hareketleriyle anlatması, îmÂda bulunması veya taklidini yapması da gıybete girer.Rasûlullah -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir gun:

“–Gıybet nedir, bilir misiniz?” diye sormuştu.

AshÂb-ı kirÂm:

“–Allah ve Rasûlu daha iyi bilir.” dediler.

Allah Rasûlu -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-:

“–Gıybet, din kardeşini hoşlanmadığı bir şeyle anmandır.” buyurdu.

“–Soylenen ayıp, eğer o kardeşimde varsa, ne dersiniz?” diye soruldu.

Efendimiz -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-:

“–Eğer soylediğin şey onda varsa gıybet ettin; yoksa iftir ettin demektir.” buyurdu. (Muslim, Birr, 70; Ebû DÂvûd, Edeb, 40/4874)

Allah TeÂlÂ, kuluna oyle değer vermiştir ki, onun kusurlarının gıyÂbında soylenmesini dahî ağır bir suc olarak îlÂn etmiştir.

Gıybet, kalplere kin ve husûmet zehri sacarak İslÂm kardeşliğini bozan, birlik ve beraberlik rûhunu olduren buyuk bir gunahtır. Nitekim Âyet-i kerîmelerde şoyle buyrulur:

“Arkadan cekiştirmeyi (gıybeti), yuze karşı eğlenmeyi (alay etmeyi) Âdet edinen herkesin vay hÂline!” (el-Humeze, 1-2)

Hak dostlarından Fudayl bin IyÂz:

“Gıybetin girdiği yerden kardeşlik cıkar gider.” demiştir.

Tecrubeyle sÂbittir ki, bir din kardeşini ayıp ve kusurları sebebiyle kınayanlar, cok gecmeden aynı hatÂları işlemeye başlarlar. Nitekim Rasûlullah -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-:

“Kim bir kardeşini gunahı sebebiyle ayıplarsa, o gunahı işlemeden olmez.” buyurmuştur. (Tirmizî, KıyÂmet, 53/2505)

Gıybetin temelinde gurur, kibir, kendini beğenme, AllÂh ’ın kullarını kucuk gorme, hased, kin gibi pek cok kotu vasıf bulunmaktadır. Bu da gıybet zaafından kurtulamayan bir kalbin ne fecî bir durumda olduğunu gostermeye kÂfîdir.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hakk'a Adanmış Genclik , Erkam Yayınları
İslam ve İhsan