Mu ’min hırs yukunden kurtulmuştur. O, dunya icin hic bir zaman hırs beslemez, hırs yukunu yuklenmez, acele de etmez. Eşyada kalbi ile zuhd eder, yine eşyadan ozu ile yuz cevirir, ne ile emrolundu ise onunla meşgul olur ve bilir ki, kısmeti onu mutlaka bulur.Ebû Mes ’ud Ensarî -radıyallahu anh- anlatır:
Bir defasında Peygamberimiz –sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimize bir adam cıka geldi.
CihÂda katılmak istediğini, fakat binecek bir şeyinin bulunmadığını ifade ederek şoyle dedi:
– Ya Rasûlallah, bana bir binek... Rasûl-i Ekrem Efendimiz şoyle buyurdu: -FilÂn kişiye git.
O sana bir binek verecektir. Adam soylenen şahsa gitti. O şahıs, savaşa giderken binmesi icin kendisine bir deve verdi. Deveyi alınca geri geldi. Peygamberimiz –sallallahu aleyhi ve sellem- ’e anlattı. -Sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şoyle buyurdular:
“Kim hayırlı bir işe onculuk ederse, kendisine aynen o hayırlı işi işleyene verilen sevap kadar sevap verilir.”
Mesela bir kimse dese ki:
– Eğer Kur ’Ân ’ın tamamını bilseydim, hem onu devamlı okur, hem de butun ahkÂmı ile amel ederdim. Boyle diyen kişi, eğer Kur ’Ân-ı Kerim ’den az bir şey de bilmiş olsa onu okuyor ve ahkÂmı ile amel ediyorsa Allah TeÂl ve Tekaddes hazretleri ona sanki Kur ’Ân ’ın tamamını okumuş ve tamamı ile amel etmişcesine sevap verir. Zira Allah TeÂl bilir ki eğer o, Kur ’Ân ’ın tamamını bilmiş olsaydı, onu da okuyacak ve onunla amel edecekti. Eğer bir kişi boyle dediği halde Kur ’Ân ’dan bildiği az bir şeyi dahi okumuyor ve onunla amel etmiyorsa boyle bir kişinin niyeti karşılığında kendisine ecir yoktur. Cunku onun niyetinin halis olmadığı aşikÂrdır. Cunku azı okumayan ve az ile amel etmeyen, coğu da okumaz ve cokla da amel etmez.
SALİH VE HALİS NİYET Abdulkadir GeylÂnî hazretleri, ihlÂslı mu ’minleri şoyle sen ediyor:
Mu ’minin butun fiil ve tasarruflarında sÂlih ve hÂlis bir niyeti vardır. Dunyada dunya icin iş yapmaz. BilÂkis, dunyada Âhiret icin bina yapar. Camiler, mescidler, kopruler, mektepler, kervansaraylar (misafirhaneler) yapar, yaptırır, bunları tamir eder, ettirir. Muslumanların yollarını yaptırır, guzelleştirir. Bunun dışında aile efradının gecimini sağlar. Dullara, yetimlere, fakirlere, yoksullara ve muhtac durumda olanların kÂffesine bakar. Onların ihtiyaclarını giderir. Butun bunları, sırf Allah icin ve Âhirette kendisine bunların bedelinde bir şeyler yapılması icin yapar, kendi nefsÂnî, hevÂî arzuları icin yapmaz.
Gene buyuruyorlar: Mu ’min hırs yukunden kurtulmuştur. O, dunya icin hic bir zaman hırs beslemez, hırs yukunu yuklenmez, acele de etmez. Eşyada kalbi ile zuhd eder, yine eşyadan ozu ile yuz cevirir, ne ile emrolundu ise onunla meşgul olur ve bilir ki, kısmeti onu mutlaka bulur. Bir başkasına asla gitmez. Onun icin, kısmetini aramakta yersiz ve luzumsuz hırslara kapılmaz. Kısmetlerini arkasına atar. Oyle ki bu kısmetler, kendilerini kabul etmesi icin ona tevazu gosterirler ve kabul etmesini isterler.
Amellerin esası, yani temeli, tevhîd ve ihlÂstır. Kimin ki tevhidi yoksa, ihlÂsı yoksa, onun ameli de yoktur. Oyleyse sen ey musluman! Once amellerinin temelini tevhîd ve ihlÂs ile tahkim et, kuvvetlendir. Sonra onları izzet ve celÂl sahibi Allah ’ın lûtfu, kuvveti ve tevfîki ile bu temel uzerine bina et, kur. Bu noktada, sakın kendi gucune, kendi iradene dayanma. Mutlak surette Allah ’ın iradesine, Allah ’ın lûtfuna ve kuvvetine dayan...
SÂdık DÂnÂ, Hizmet İnsanı, s.33
İslam ve İhsan
KALBİ SELİM NASIL ELDE EDİLİR?