
İman nurunu nasıl kazanabiliriz? Allah'a sığınmak nasıl olur? Allah'a sığınmanın yolu.Hz. İbrahim ’in (a.s.) ateş ile olan mucadelesinde teslimiyeti ve Allah ’a nasıl sığınılacağı konusunda bizlere cok onemli ornek teşkil etmektedir. Yani, hidayet nuru, Allah ’ın bize gonderdiği yuce peygamberler, evliyalar ve şehitlerin ayak izini takip ederek alınır.
Şeytanın şer gucleri gunumuz dunyasının senaryosunda başrolde. En amansız ve yaygın kanser ceşidi olan terorizm gibi hastalıklar cevremizi sarmış durumda. İslamofobi de bu beladan payını almakta ve yaygınlaşmaktadır. Teroristler de tıpkı boyle din kisvesi altında şeytani emellerini gercekleştirmektedir. Siyasi olaylar korkunc şekilde vahşet ve dejenere bir hal aldı.
Aldatma, somuru, komplo, sahtekÂrlık, riya, işkence ve zulum her yeri sardı. Her bir olay sanki kıyamet gununden bir sahne gibi. Meşhur bir hadis-i şerifte; “Ahir zamanda adaletin yerini, zulum, zulmun yerini adalet alacak.” buyurulmuştur. İnsanoğlu yıkım ve kurtuluş arasında debeleniyor. Ozellikle gunumuz politika senaryolarında hak ve batıl arasında gidip geliyor, kendini ateş ve rahmet denizi dalgaları, yozlaşma ve saflık arasında buluyor.
İMAN NURUNU NASIL KAZANABİLİRİZ? Soru şu ki; kul şeytanın ateşini nasıl sondurur, iman nurunu nasıl kazanabilir? Bu soruyu Rumi Hazretleri mukemmel şekilde cevaplanmıştır;
Hz. MevlÂnÂ, “Butun bunlardan sonra (şunu da bil ki) bu ateş, şehvet ateşidir, gunahın sucun aslı ondadır. Dış Âlemdeki ateşi su sondurur. Fakat şehvet ateşi kıyamete kadar surup gider. Şehvet ateşi, su ile sakin olmaz. Cunku azap ve elem bakımından cehennem tabiatlıdır. Şehvet ateşine ne care var? Din nuru. Muminler; nurunuz kÂfirlerin ateşini sondurdu. Bu ateşi ne sondurur? Tanrı nuru. Bu hususta İbrahim ’in nurunu kendine usta yap.”
Şeytanın amansız gucune, sonu gelmeyen zulumlere ve hainliklere rağmen, Allah ’ın rahmeti, Allah dostlarının ve şehitlerin himmeti, şer gucleri eninde sonunda hidayet nuruna boğar. Her kotuluk Allah ’ın sonsuz kudretine sığınıldığı zaman son bulacaktır.
ALLAH'A SIĞINMANIN YOLU Muhim olan nokta şudur; Şeytanın sonsuz kudreti, onunla nefsin birleşmesinden doğan muazzam gucu yenmek icin Hz. Adem (a.s.) ile Hz. İbrahim ’in (a.s.) nurlu orneklerinden kendimize pay cıkarmalıyız, onların aydınlattığı yolda peşlerinden gitmeliyiz. Hz. İbrahim ’in (a.s.) ateş ile olan mucadelesinde teslimiyeti ve Allah ’a nasıl sığınılacağı konusunda bizlere cok onemli ornek teşkil etmektedir. Yani, hidayet nuru, Allah ’ın bize gonderdiği yuce peygamberler, evliyalar ve şehitlerin ayak izini takip ederek alınır.
Biz, şeytanın şerrinden Allah ’a sığınırız denilen dindeyiz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ise bize onun şerrinden Allah ’a sığınmanın yolunu gosterdi. Ve biz, tabilerini ateşin yakmadığı, teslim olanları bıcağın kesmediği ve korluğun mahşerde kendilerine arız olmayacağı dindeyiz.
Tıpkı bir cocuğun anneye ihtiyac duyması gibi, bizim de Allah ’ın nuruna ihtiyacımız vardır. Kendi Hakîkat ’ini gorup sezebilmek icin bize yine Kendi nûrunu lutfeder Allah. Hakîkat dînine ait olmak, Allah ’ın nuru tarafından irşad edilmek demektir.
Allah ’ın nûru her şeyi aşar, herşeye ustun gelir ve butun yaratılmış gercekliklere nufuz eder. Bu nûr bir kez zuhur etti mi butun riya, batıl inanc, mit, hayal, behîmîlik, kafa karışıklığı, sihir ve şuursuzluk karanlıklarını giderir. Hz. MevlÂnÂ, “Asla zikrullahtan uzak kalma, cunku zikrullah can kuşunu kuvvetlendirir. İnsanın asli gıdası Allah nurudur” buyurmaktadır. Muminler nûr ile şifa bulur, onunla gorur ve onunla hidayete ererler. MÂnevî iyileşme nefsin sahte varlığını nûr ile nefyetmek, yok etmektir.
Tehvidin nuruna muhtac olduğumuzun farkına varmalıyız. Tehvid inancını ve hayat tarzını tekrar kazanmalıyız. İlÂhî nura kendimizi acmak bize kendi hakikatimizi gosterecek ve boylesi bir ilÂhî farkındalık sadece Allah ’ı bilmemizi değil, aynı zamanda O ’nu gorup O ’na yonelmenizi sağlayacaktır.
Kaynak: Rabia Brodbeck, Altınoluk Dergisi, 369. Sayı
İslam ve İhsan
İSTİAZE NEDİR?