Ebedî Âleme yolculukta onemli konaklama yerlerinden biri olan dunya hayatımız, bir pazar yeridir. Burda bircok alışveriş olur kimi kÂrlı kimi kÂrsız...Ebedî Âleme yolculukta onemli konaklama yerlerinden biri olan dunya hayatımız, bir pazar yeridir.
Neyi sattığınız ve karşılığında neleri aldığınız son derece onemlidir. Satıcı, kime neyi hangi şey karşılığında satmaktadır. Oyle alışverişler olur ki bu pazarda kişi kendisini bile satar. Fakat her satış kÂrlı değildir. Allah Resûlu -sallallahu aleyhi sellem- şoyle buyururlar:
“Herkes sabahtan (pazara cıkar ve) nefsini satışa cıkarır; kimi onu ÂzÂd edip gercek hurriyetine kavuşturur, kimi de helÂk edip kendini zayi eder.” (Muslim, TahÂret 1. Ayrıca bk. Tirmizî, DaavÂt 86)
KURAN'DA BAHSEDİLEN ALIŞVERİŞLER Kur ’Ân-ı Kerim, dunya pazarında yapılan muhtelif alış-verişlerden bahseder. Mesela hidayeti verip dalÂleti satın alanların ticaretlerinde kayba uğrayan kimseler olduğuna dikkat ceker1. Yine aynı şekilde azın azı bir menfaat uğruna ebedî Âlemini satanların ne buyuk bir zararla karşı karşıya kaldıklarına ve iflaslarına vurgu yapar2. Buna mukabil yuksek kÂr ve kazanc getiren ticaretlere de işaret eder ve hatta boylesi bir kazanca karşı hırslı olmamızı telkin eder:
“Ey iman edenler! Size, elem verici azaptan kurtaracak bir ticareti gostereyim mi? Allah ’a ve Rasûlune iman edersiniz, Allah yolunda mallarınızla ve canlarınızla cihad edersiniz. Bilirseniz bu sizin icin cok hayırlıdır. O sizin gunahlarınızı bağışlar, sizi altından ırmaklar akan cennetlere, adn cennetleri icindeki guzel koşklere koyar. İşte buyuk başarı/kazanc budur.” (Saf, 10-12)
“Allah ’ın kitabını okuyanlar, namazı ozenle kılanlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan başkaları icin gizli acık harcayanlar, asla zararla sonuclanmayacak bir ticaret umabilirler. Zira Allah karşılıklarını tam olarak odediği gibi lutfundan onlara fazlasını da verir. O cok bağışlayıcıdır, şukrun karşılığını bol bol verir.” (FÂtır, 29 - 30)
Allah ’ın size verdiği can, mal ve sayısız nimet ve imkÂnları kime ve ne uğruna satışa cıkardığınız, sizin kÂrınızı ya da zararınızı ortaya koyacaktır. Kullarının zarar etmemesini, yuksek kÂrlar elde etmesini murÂd eden Rabbimiz, insanın kendisini ucuza satmamasını tavsiye eder. En az bire on vadederek malların ve canların Hakk ’a adanmasına işaret eder. Elbette O ’nun bizim malımıza ve canımıza ihtiyacı yoktur. Fakat O, bizim cok kazanmamızı istemektedir. MevlÂn ’ın ifadesiyle “Hak uğruna ekmek verirsen sana da ekmek verirler; ama can verirsen sana da nice canlar bahşedilir.”
Akabe Bey ’atinde “Allah ’ın dinini ve Habîbini koruma ve bu uğurda malıyla ve canıyla cihad etme karşılığında ne var?” diye sorulan bir soruya, Allah Rasûlunun “Cennet var!” cevabını duyan Abdullah b. Revaha: “Ne kÂrlı bir alış veriş yaptık” demişti de Rabbimiz de boyle bir alış-verişi Kur ’Ân-ı Kerim ’de onaylamış ve methetmişti.3
DUNYA PAZARINDA MUŞTERİ SECMEK Evet, dunya pazarında muşteri secmek de akıl ve feraset ister. Her şeyimizin sahibi olan MevlÂmız, bize yine bizim icin Âdeta muşteri olmakta ve bize daha cok kazandırmak istemektedir. Oyleyse muşterisi Allah olan satıcı olmak ne buyuk bir bahtiyarlıktır. Kendisini cennet ve rızay-ı ilÂhî dışında bir karşılığa satan herkes aldanmıştır. Hak ’tan gayrilerin iltifat ve itibarı uğruna ya da kendi nefsÂnîyetinin denî arzuları yolunda, tum imkÂnlarını, hayatını ve hatta canını bile vermek nasıl bir kayıptır. Dunya ticarethanesinin kayıp-kazanc cetveli, Âhirette ortaya cıkacaktır. Orada kazanclı cıkmak ne buyuk bir zenginlik, zarar etmek ne acı bir kıvranıştır!
Yapılması gereken, bu dunya carşısında durust bir tuccar gibi davranabilmektir. Bunun adı Hakk ’a sadakat ve yine Hak adına mahlûkatına karşı adalet ve hakkaniyeti esas almaktır. Diğer bir ifadeyle hayatı istikÂmet uzere yaşayabilmektir. İstikÂmet, eğilip bukulmeden her şeyin hakkını vere vere Allah ’ın cizdiği hudutlar icinde kalabilmektir. Evet, boyle olmak ve hele boyle kalmak zor bir mucahede gerektirir. Allah Rasûlu -sallallahu aleyhi ve sellem- şoyle buyururlar:
“İstikamet sahibi olun ve neler neler olacağına bir bakın…”. (İbn MÂce, Taharet, 4)
Az sozle bircok mÂnalara işaret eden (cevÂmiu ’l-kelim olan) Efendimiz bu hadis-i şeriflerinden ne kastetmiştir? Şarihlerimiz şu mÂnÂlara işaret ederler:
Her hususta istikamet ehli olmaya calışın. Gerci buna tam anlamıyla asla muvaffak olamazsınız. Fakat gucunuz nispetinde bu konuda gayreti elden bırakmayın. Eksikleriniz, hatalarınız, gunahlarınız ayak kaymalarınız olursa da tevbe ve istiğfara sarılınız… İstikamet sahibi olunuz. İstikamet adına dikkat edeceğiniz o kadar alanlar vardır ki, hepsini kuşatmanız ve her alanda istikameti yakalamanız imkÂnsız gibidir. Oyleyse Rabbinizin rahmetine sığının ve sizi istikamet uzere ayaklarınızı sabit kılması icin kendisine daima dua ve niyaz halinde olun, yardımını isteyin. Bir başka mana da şudur ki, siz istikamet sahibi olun ve bu istikametin neticesinde size lutfedilecek dunyevî ve uhrevî bereket ve hayırları asla tahmin edip de sayamaz ve idrak edemezsiniz. İstikametin, diğer bir ifadeyle kulun Rabbine ve yaratıklarına karşı durust ve gereği gibi bir duruş sergileyebilmesinin hem dunyada hem son nefesi verirken ve hem de Âhirette nice nice nimetlere kavuşmaya vesile olacağını Rabbimiz Kur ’an-ı Kerim ’de beyan eder:
“Şayet (kullarımız) hak yolda dosdoğru yururlerse kendilerini, icinde denemek uzere nimetlere gark ederiz.” (Cin, 16)4
İstikÂmet ağacının sayısız meyvelerinden bir diğeri de vefatından sonra da guzel bir adla ve dualarla anılmaktır. Zira istikamet, insanı Allah ’ın kendilerine buyuk nimetler bahşettiği peygamberlerin, sıddîkların, şehidlerin ve salihlerin kervanına katar. Bu bahtiyarlar zumresi de yerde ve gokte kıyamete kadar selÂm ve muhabbetle surekli anılırlar.
Dipnotlar: 1) Bakara, 16. 2) Bakara, 41, 174; Al-i İmrÂn, 77. 3) Yunus, 58. 4) İstikametin bereketi icin ayrıca bkz. Nahl, 97; Nûh, 10-12; Fussilet, 30.
Kaynak: Adem Ergul, Altınoluk Dergisi-2020 Kasım - Sayı:417
İslam ve İhsan
Dunyayı Sevip Ahireti Bırakıyoruz