
Zina etmek neden yasaklanmıştır? Zinanın maddi ve manevi zararları nelerdir? İslam ’da zina etmenin hukmu nedir?Zina etmekle ilgili hadisler ve hadislerin acıklamaları...
1. Hz. Ayşe vĂ‚lidemizin rivĂ‚yetine gore Resûlullah şoyle buyurmuştur:
“Ey ummet-i Muhammed! Erkek veya kadın bir kulunun zina etmesini, Allah ’tan daha cok kıskanan (hoşnutsuzluk ve nefretle karşılayan) hicbir kimse yoktur. Ey ummet-i Muhammed! Siz benim bildiklerimi bilseydiniz, az guler cok ağlardınız.” (BuhĂ‚rî, NikĂ‚h, 107)
2. Ebû Hureyre ’den (r.a) rivĂ‚yet edildiğine gore Nebiyy-i Ekrem şoyle buyurmuştur:
“ZinĂ‚kĂ‚r, (kĂ‚mil bir) mu ’min olarak zinĂ‚ etmez; hırsız, (kĂ‚mil bir) mu ’min olarak calmaz; icki icen, (kĂ‚mil bir) mu ’min olarak icki icmez. Kişi bunları yaptıktan sonra tevbe kapısı hĂ‚lĂ‚ ona acıktır.” (BuhĂ‚rî, Hudûd, 20)
3. Bureyde (r.a) der ki: Resûlullah, Hz. Ali ’ye hitaben şoyle buyurdu:
“Ey Ali, Ă‚niden bir haramı gorduğunde donup tekrar bakma! Zira ilk bakış senin (icin affedilmiş)tir, ancak ikinci bakış aleyhinedir (gunahtır).” (Ebû Davud, NikĂ‚h, 42-43/2149; Tirmizî, Edeb, 28/2777; Heysemî, VIII, 63)
4. İbn-i Abbas ’tan (r.a.) rivĂ‚yet edildiğine gore Nebiyy-i Ekrem:
“Hicbir erkek, (mahremi olmayan) bir kadınla baş başa kalmasın! Hicbir kadın yanında mahremi olmadan yolculuk yapmasın!” buyurmuştu. Bir kişi kalkarak:
“–Ey Allah ’ın Resûlu! Ben falan gazveye gitmek uzere kaydoldum, hanımım da hacca gitmek uzere yola cıktı, (ne yapayım)?!” dedi. Resûlullah ona:
“–Git, hanımınla birlikte haccet!” buyurdu. (BuhĂ‚rî, CihĂ‚d, 140; NikĂ‚h, 111; Muslim, Hac, 424; Ahmed, I, 222. Ayrıca bkz. Tirmizî, RadĂ‚ ’, 15-17; Fiten, 7)
HADİSLERİN ACIKLAMASI Zina, oteden beri insan aklının, ahlĂ‚k ve hukuk nizamlarının ve diğer semĂ‚vî dinlerin tamamen yanlış ve cirkin gorduğu bir davranış olup İslĂ‚m ’da da buyuk gunahlardan sayılmıştır.
Kullarını cok seven CenĂ‚b-ı Hak, onların boylesi bir cirkinliğe duşmesini asla istemez. Birinci hadisimizde ifade edildiği uzere, bir insanın zina cirkinliğine duşmesi sebebiyle Allah TeĂ‚lĂ‚ kadar gazaplanan kimse yoktur. Nasıl ki bir insan, kendisine bağlı birinin veya evlĂ‚dının zina gibi gunahlara duşmesini kıskanır, bundan hic hoşlanmaz ve boyle bir şeye uzulurse, CenĂ‚b-ı Hak da bundan daha fazla kullarını cirkinliklerden uzaklaştırmayı arzu eder. Onların gunahlara kapılarak Yuce ZĂ‚tından uzaklaşmasını istemez. Bu sebeple gunahları şiddetle yasaklamış, onları işleyenleri buyuk cezalarla tehdît etmiş ve gunah işlendiğinde gazaplandığını bildirmiştir. CenĂ‚b-ı Hak, merhameti sebebiyle gunahları ve cezalarını onceden haber vermiştir ki, insanlar tedbirlerini alıp o cirkinliklere duşmesinler.
ZİNA NEDEN YASAKLANDI? Zina oylesine cirkin bir gunahtır ki, CenĂ‚b-ı Hak, onu işlemek bir tarafa yanına yaklaşmayı bile yasaklamıştır.
Âyet-i kerimelerde şoyle buyrulur:
“FuhşiyĂ‚tın (kotuluk ve edepsizliğin) acığına da gizlisine de yaklaşmayın!” (En ’Ă‚m 6/151)
“Zinaya yaklaşmayın, zira o cok cirkin bir hayĂ‚sızlık ve cok kotu bir yoldur.” (İsrĂ‚ 17/32)
Yani zinaya zemin hazırlayan hicbir yola ve vesîleye yaklaşmamak gerekir.
ŞEYTANA SECDE EDEN RAHİP Hz. Ali şoyle anlatır:
Bir rĂ‚hip vardı, kendi hĂ‚linde manastırında ibadet ederdi. Bir kadın suslenip yanına gitti ve onu cilveleriyle aldattı. RĂ‚hip onunla zina etti. Kadın hĂ‚mile kalınca şeytan rĂ‚hibe gelip:
“–Onu oldur! İnsanlar bu yaptığını oğrenirse rezil rusvĂ‚ olursun!” dedi.
RĂ‚hip kadını oldurup toprağa defnetti. İnsanlar araştırıp bu cinĂ‚yeti onun işlediğini oğrendiler. Hemen yakalayıp cezĂ‚landırmak uzere goturduler. Yolda yururken şeytan rĂ‚hibe yaklaşarak:
“–Ben bu kotulukleri sana suslu gosterip işleten kişiyim! Bana bir defa secde et seni bu belĂ‚dan kurtarayım” dedi.
RĂ‚hip şeytana secde etti ancak şeytan onu bir kez daha aldatmıştı. Kendisinden uzaklaşıp gitti, ne onu olumden kurtarabildi ne de bir faydası oldu.
ŞEYTANIN ALDATMASI CenĂ‚b-ı Hak, insanları şeytanın bu tur aldatmalarına karşı îkĂ‚z etmek icin şu Ă‚yet-i kerimeyi inzĂ‚l buyurmuştur:
“MunĂ‚fıkların durumu tıpkı şeytanın durumu gibidir. Şeytan insana «İnkĂ‚r et» der. İnsan inkĂ‚r edince de: «Ben senden uzağım, ben Ă‚lemlerin Rabbi olan Allah ’tan korkarım!» der.” (el-Haşr, 16) (HĂ‚kim, II, 526/3801)
Resûlullah, CenĂ‚b-ı Hakk ’ın zinaya ne kadar gazaplandığını bildirdikten sonra, “Siz benim bildiklerimi bilseydiniz, az guler cok ağlardınız” buyurmuştur. Allah Resûlu bu sozuyle, “Allah ’ın yasaklarındaki hikmet ve sebepleri, bunlara uymadığınız takdirde Allah ’ın vereceği cezayı ve kıyamet gununun korkularını bilseydiniz cok ağlar, az gulerdiniz, zihniniz hep o azametli hĂ‚diselerle meşgul olurdu” demek istemiştir.
Kullarını gunahlardan kıskanan CenĂ‚b-ı Hak, onların iffetli ve nĂ‚muslu olmalarını istemektedir. Pek cok Ă‚yet-i kerimede bu hususa temas edilir. NĂ‚mus ve iffetin korunması, Kur ’Ă‚n ’da Musluman erkek ve kadınların en muhim vasıfları arasında zikredilir. (Mu ’minûn 23/5; Nûr 24/30-31; FurkĂ‚n 25/68; AhzĂ‚b 33/35)
Dualarında, vucûdundaki uzuvların şerre yonelmesinden ve onlar vĂ‚sıtasıyla gunaha duşmekten Allah ’a sığınan Resûlullah, ummetine de şu mujdeyi vermektedir:
“Kim bana iki cenesi arasındaki (dilini), bir de iffet ve nĂ‚musunu koruma sozu verirse, ben de ona Cennet sozu veririm.” (BuhĂ‚rî, RikĂ‚k, 23)
Peygamber Efendimiz ’in, gunaha duşmek uzere olan bir gence, mantıkî telkinlerde bulunarak iffetli olmanın luzûmunu anlattığı şu hĂ‚dise, ne kadar ibretlidir:
Ebû UmĂ‚me (r.a) anlatıyor:
“Bir genc Resûlullah Efendimiz ’e geldi ve:
«–YĂ‚ Resûlullah! Zina icin bana izin verir misiniz?» dedi.
Oradakiler hemen gencin uzerine yuruduler ve azarlayarak «Sus, sus!» dediler. Efendimiz:
«–Yaklaş!» buyurdu. Genc, Allah Resûlu ’nun yanına varıp oturdu. Resûlullah ona:
«–Boyle bir şeyi annen icin ister misin?» diye sordu. Genc:
«–Allah beni senin yoluna kurban etsin, hayır, vallĂ‚hi istemem yĂ‚ Resûlallah!» dedi. Allah Resûlu:
«–Diğer insanlar da anneleri icin boyle bir şeyi istemezler» buyurdu. Daha sonra Resûlullah, aynı soruyu kızı, kız kardeşi, halası, teyzesi icin de sordu. Genc hepsine:
«–Allah beni senin yoluna kurban etsin, hayır, vallĂ‚hi istemem yĂ‚ Rasûlallah!» cevabını verdi.
Resûlullah her defasında “diğer insanların da yakınları icin boyle bir şeyi istemeyeceklerini” hatırlattı. Konuşmanın sonunda mubĂ‚rek elini gencin uzerine koydu ve:
«Allah ’ım, bunun gunahlarını affet, kalbini temizle ve iffetini muhĂ‚faza eyle!» diye dua etti.
Genc bundan sonra boyle bir şeye hic tenezzul etmedi.” (Ahmed, V, 256-257; Heysemî, I, 129)
Diğer taraftan Allah Resûlu insanlardan, zina ve ona goturen fiillere yaklaşmayıp iffetlerini muhĂ‚faza etmeleri hususunda bey ’at alırdı. Hz. Ayşe anlatıyor:
KADINLARIN BEYATİ “Resûlullah kadınlarla bey ’ati (el ile musĂ‚faha etmeden sadece) sozle yapıyor ve şu Ă‚yette belirtilen şartları koşuyordu:
«Ey Peygamber! İnanmış kadınlar, Allah ’a hicbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, cocuklarını oldurmemek, elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemek, kendilerine emredeceğin meşrû herhangi bir mevzûda sana karşı gelmemek uzere sana bey ’at etmeye geldikleri zaman, bey ’atlerini kabul et ve onlar icin Allah ’tan mağfiret dile. Şuphesiz Allah, cok bağışlayandır, cok merhamet edendir.» (Mumtehine 60/12)
Bu şartları kabul eden mu ’min bir kadına Resûlullah sozle:
«–Tamam, seninle bey ’at etmiş oldum» buyururdu. Hayır, vallĂ‚hi onun eli bey ’at ederken yabancı bir kadının eline asla değmedi. Allah Resûlu kadınlarla ancak:
«–Seninle bu Ă‚yetteki şartlar uzerine bey ’at ettim» sozuyle bey ’at etmiştir.” (BuhĂ‚rî, Tefsîr, 60/2; Ahmed, VI, 270)
Ebû Şehm (r.a) bu husustaki ibretli bir hĂ‚tırasını şoyle anlatır:
Medîne ’de, yanımdan bir genc kız geciyordu. Yakasından tuttum. Sonra bıraktım. Sabah olunca Resûlullah insanlardan bey ’at alıyordu. Ben de onun yanına gittim. Benden bey ’at almadı ve:
“–Şimdi de yakayı tutup ceken mi geldi?” buyurdu. Ben de:
“–VallĂ‚hi bir daha o fiili yapmayacağım” dedim. Bunun uzerine Resûlullah benden bey ’at aldı. (Ahmed, V, 294)
Allah Resûlu engelleyici bir tedbir olması icin fuhuş ve zina yoluyla para elde etmeyi de yasaklamıştır. En değerli varlık olan insanın iffet ve namusunun bedeli olan bu mal, haram kılınmıştır. Hatta bir hadis-i şerifin ifadesiyle bu para, “habîstir, necĂ‚setten ibarettir.” (Muslim, MusĂ‚kĂ‚t, 41; Ebû DĂ‚vûd, Buyû ’, 38; Tirmizî, Buyû ’, 46)
ZİNANIN MADDİ VE MANEVİ ZARARLARI Diğer taraftan, Resûlullah, zinanın maddî ve mĂ‚nevî zararlarını anlatarak da ummetini bundan uzaklaştırmıştır. İkinci hadisimizde, zinĂ‚nın en kıymetli cevher olan imana zarar verdiğini, zina eden kimsenin, o esnada kĂ‚mil bir iman uzere olamayacağını, ancak tevbe kapısının da her zaman icin bu tur insanlara acık olduğunu beyan eylemiştir. Benzer bir hadis-i şerifinde de şoyle buyurmuştur:
“Kişi zina ettiği zaman iman ondan cıkar, uzerinde bir golgelik gibi durur. Zinadan (tevbe edip) tamamen vazgectiği zaman iman tekrar ona doner.” (Ebû DĂ‚vud, Sunnet, 15/4690; Tirmizî, ÎmĂ‚n, 11/2625; HĂ‚kim, I, 72/56)
Diğer bir hadis-i şerifte Resûlullah, zinanın maddî yonden zararlarını anlatarak şoyle buyurur:
“Bir milletin icinde zina ve fuhuş ortaya cıkıp nihayet o millet bu sucu alenî olarak işlemeye başladığında, mutlaka iclerinde vebĂ‚ hastalığı ve kendilerinden once gelip-gecmiş milletlerde vuku bulmamış başka hastalıklar yayılır.” (İbn-i MĂ‚ce, Fiten, 22; HĂ‚kim, IV, 583/8623)
İbn-i AbbĂ‚s Hazretleri ’nden gelen bir rivĂ‚yette ise şoyle buyrulur:
“…Bir kavim icinde zina yaygınlaşırsa, aralarında olumler artar…” (Muvatta ’, CihĂ‚d, 26; İbn-i MĂ‚ce, Fiten, 22)
Zina nesebin karışmasına, Ă‚ilenin dağılmasına, hısımlık, komşuluk, arkadaşlık gibi bağların cozulup toplumdaki mĂ‚nevî ve ahlĂ‚kî değerlerin kokten sarsılmasına sebep olur. İnsanı bedenî zevklerin esiri yaparak haysiyet ve şerefini ayaklar altına alır.
Diğer taraftan zinanın sıhhat icin de pek cok zararları mevcuttur. Zina bataklığına duşen insanlarda frengi, bel soğukluğu gibi sirayet edici pek cok hastalıklar muşĂ‚hede edilmektedir. Gunumuzde tıbbın care bulamadığı olumcul hastalık AIDS, buyuk olcude zina yoluyla bulaşmaktadır.
ZinakĂ‚rlar, oylesine kotu ve şerli insanlardır ki, CenĂ‚b-ı Hak kıyĂ‚meti onların uzerine koparır. Peygamber Efendimiz ’in haber verdiğine gore, dunyanın sonuna doğru DeccĂ‚l ile Ye ’cûc ve Me ’cûc fitnelerinden kurtulan ve benzeri gorulmemiş derecede mesut bir hayat yaşayan mu ’minler, ilĂ‚hî bir tecellî ile olurler. “Yeryuzunde insanların en fenĂ‚ları kalır; onlar merkepler gibi birbiriyle tepişip herkesin gozu onunde zina ederken kıyamet uzerlerine kopuverir.” (Muslim, Fiten, 110. Ayrıca bkz. Tirmizî, Fiten, 59/2240; İbn-i MĂ‚ce, Fiten, 33)
HARAMA BAKMANIN GUNAHI İşte, CenĂ‚b-ı Hakk ’ın gazabına uğramamak ve bu tur zararlara dûcĂ‚r olmamak icin zinaya yaklaştırıcı her turlu soz, fiil, duşunce ve vĂ‚sıtadan uzak durmalıdır. Zira fiil ve davranışlar, sebep oldukları netîcelere gore hukum aldıklarından, harama yol acan fiiller haram, vĂ‚cib kılınan bir işe vesile olan fiiller de vĂ‚ciptir. Dolayısıyla zinaya goturen bakış, dinleme, konuşma, tutma, yurume, okuma ve koklama gibi fiiller de yasaklanmış bulunmaktadır. Bu durumda gayr-i irĂ‚dî bir goze carpma soz konusu olduğunda, hemen bakışı cevirmeli ve gunahın cĂ‚zibesine kapılmamalıdır. Nitekim ucuncu hadisimizde Resûlullah, goz bir harama takıldığında bakışı uzatmadan hemen cevirmeyi, tekrar donup bakmamayı emretmektedir. CenĂ‚b-ı Hak, istemeden ve Ă‚niden vĂ‚kî olan ilk bakışı affetmekte, lĂ‚kin bundan sonraki isteyerek bakmayı gunah kabul etmektedir.
Cerîr (r.a) şoyle der:
Peygamber Efendimiz ’e ansızın gormenin hukmunu sordum.
“–Hemen gozunu başka tarafa cevir!” buyurdu. (Muslim, ÂdĂ‚b 45. Ayrıca bkz. Ebû Davûd, NikĂ‚h, 43; Tirmizî, Edeb, 28)
Cunku bakmak gozlerin zinası olmaktadır ve gunahtır. Aynı şekilde kulak-ların zinası dinlemek, dilin zinası konuşmak, elin zinası tutmak, ayakların zinası yu-rumek, kalbin ve nefsin zinası da arzu etmektir. (BuhĂ‚rî, İsti'zĂ‚n 12, Kader 9; Muslim, Kader 20-21. Ayrıca bk. Ebû DĂ‚vûd, NikĂ‚h, 43)
İslĂ‚m bunları yasaklayarak buyuk gunahların yolunu kapatmıştır. Buna İslĂ‚m Fıkhı ’nda “Sedd-i zerîa” denir.
Resûlullah şoyle buyurur:
“Her goz (harama bakmakla) zina eder. Kadın koku surunup (erkeklerin bulunduğu) bir meclisten gectiği zaman, o şoyle şoyledir” yani zĂ‚niyedir/zina etmiş sayılır. (Tirmizî, Edeb, 35/2786; Ebû DĂ‚vud, Tereccul, 7/4173; NesĂ‚î, Zînet, 35)
CenĂ‚b-ı Hak şoyle îkaz buyurur:
“(Resûlum!) Mu ’min erkeklere soyle: Gozlerini (haramdan) sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar. Cunku bu, kendileri icin daha temiz bir davranıştır. Şuphesiz Allah, onların yapmakta olduklarından haberdardır.
Mu ’min kadınlara da soyle: Gozlerini (harama bakmaktan) korusunlar; nĂ‚mus ve iffetlerini muhĂ‚faza etsinler…” (Nûr 24/30-31)
Bu Ă‚yet-i kerimelerden, luzumsuz bakışların kalp icin ne derece zararlı olduğunu anlıyoruz. Gozler, kalbe acılan pencerelerdir. Gozlerin yanlış şeylere bakması zihni menfî yonde etkiler ve gunahlarla meşgul eder. Boylece kalbin kirlenmesine ve mĂ‚neviyatın mahvolmasına sebep olur. Dolayısıyla nefse hĂ‚kim olarak şeytanın zehirli oklarından korunabilmek, mu ’min icin buyuk bir kazanctır. Boyle bir korunmanın, kalbe buyuk bir huzur vereceği de muhakkaktır. Zira basit bir hareket, insanı buyuk bir gunahtan kurtarmaktadır.
HARAMLARDAN SAKINAN GOZUN FAZİLETİ Diğer bir hadis-i şerifte haramlardan sakınan gozun fazileti şoyle beyan edilir:
“Uc kişi vardır ki onların gozleri cehennemi gormez: Allah yolunda nobet tutan goz, Allah korkusuyla ağlayan goz ve Allah ’ın haramlarından sakınan goz.” (Heysemî, V, 288)
Dorduncu hadisimiz, zinaya kapı aralayan en buyuk yanlışlardan birini daha yasaklayarak mu ’minleri koruma altına almaktadır. O da bir erkeğin mahremi olmayan yani evlilik bağı veya devamlı evlenme engeli bulunmayan bir kadınla tenha bir yerde yalnız kalmasıdır. Yanında kocası, annesi, babası, oğlu, kardeşi, teyzesi, sutkardeşi gibi bir mahremi bulunmayan kadınlarla birlikte olmak ve onlarla oturmaktan titizlikle sakınmak îcĂ‚b eder. Erkeğin kendi kızkardeşi, kızı, halası ve teyzesi yanında olursa, kadının mahremi varmış gibi kabul edilir. Aynı şekilde kadınlar da yabancı erkeklerle baş başa kalmamaya dikkat etmelidirler. Cunku Allah Resûlu ’nun ifadesiyle:
“Bir erkek, yabancı bir kadınla baş başa kaldığında mutlaka ucunculeri şeytan olur.” (Tirmizî, RadĂ‚ ’, 16/1171; Fiten, 7/2165; Ahmed, I, 18, 26)
Kadınlar, nĂ‚mahrem erkeklerden bir şey isteyeceklerinde veya onlara bazı şeyler soyleyeceklerinde, kapı ve perde arkasından işlerini gormelidir. (AhzĂ‚b 33/53)
Bu durum Ă‚yet-i kerimede her ne kadar Peygamber Efendimiz ’in hanımlarına emredilmiş olsa da, diğer mu ’min kadınlar icin de imkĂ‚n nisbetinde uyulması gereken guzel bir ornek teşkil etmektedir.
Bugun pek fazla dikkat edilmeyen muhim bir husus da şudur: Kişi, kardeşinin hanımıyla yani yengesiyle baş başa kalmamalıdır. Kardeş cocukları, amca ve amca cocukları gibi erkeğin yakın erkek akrabası da aynı durumdadır. Bir gun Resûlullah:
“–(Yanında mahremi bulunmayan) kadınların yanına girmekten sakının!” buyurmuştu. Bunun uzerine EnsĂ‚r ’dan birisi:
“–Ey Allah ’ın Resûlu! Kocanın erkek akrabası (el-Hamvu) hakkında ne dersiniz?” diye sordu. Resûlullah:
“–Onlarla halvet (baş başa kalmak), olum demektir” buyurdu. (BuhĂ‚rî, NikĂ‚h, 111; Muslim, SelĂ‚m, 20; Tirmizî, RadĂ‚ ’, 16/1171)
Bu hadiste gecen “el-Hamvu” kelimesi, kocanın erkek kardeşi, yeğenleri, amcası ve amca cocukları gibi yakın erkek akrabasıdır.
Yakın akraba oldukları icin her zaman rahatlıkla eve girip cıkma imkanına sahip olan bu kabil insanlar, daima tehlike ile yuzyuzedirler. Onların bu hususta herkesten daha fazla dikkat etmeleri ve halvetten kacınmaları îcĂ‚b eder. Bu insanlar cok iyi niyetli olabilirler. Ancak İslĂ‚m, muhtemel tehlikelerin kapısını sıkı sıkıya kapatır ki daha sonra insanlar sıkıntıya duşup zarar gormesin. Nitekim bu hususa dikkat etmeyen nice Ă‚ilelerin perişan oldukları herkesin mĂ‚lumudur. Diğer taraftan bu durumlarda insanların dedikodusundan kurtulmak da mumkun değildir.
Hadisimizin ikinci kısmında kadınların yanlarında mahremleri olmadan yolculuğa cıkmamaları emredilmektedir. Peygamber Efendimiz ’in, cihĂ‚d gibi en ustun bir ibadete gitmeye hazırlanan sahĂ‚bîyi, yalnız başına hac yolculuğuna cıkan hanımının yanına gondermesi, konunun ehemmiyetini gostermeye kĂ‚fîdir.
Kaynak: Dr. Murat Kaya, Efendimiz ’den Hayat Olculeri, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan
İSLAM ’DA ZİNANIN CEZASI NEDİR?