Peygamber Efendimizi (s.a.v) oldurmek icin Mekke'den zehirli kılıcla yola cıkan muşriğin Medine ulaştıktan sonra yaşadıkları, suikast icin gelen muşriğin sonu...Umeyr bin Vehb, Kureyş muşriklerinin cin fikirlilerinden ve kahramanlarından idi. Mekke ’de Allah Rasûlu ’ne ve ashÂbına pek cok eziyetler etmişti. Oğlu Vehb, Bedir ’de esir alındı. O uzuntulu gunlerinden birinde Umeyr, KÂbe ’nin Hıcr kısmında SafvÂn bin Umeyye ile oturup Bedir ’de kuyuya atılanları ve uğradıkları musîbetleri anlatınca SafvÂn bin Umeyye:
“–VallÂhi onlar bu hÂle geldikten sonra hayatta kalmanın bir mÂnÂsı yok!” dedi.
Umeyr:
“–VallÂhi doğru soyledin! Eğer borcum ve benden sonra aclıktan olmelerinden korktuğum coluk cocuğum olmasaydı, muhakkak gider Muhammed ’i oldururdum. Hem benim icin onların kabul edeceği bir bahane de var; «Esir olan oğlum icin geldim.» derim. Duyduğuma gore O carşılarda da dolaşıyormuş” dedi.
Umeyr ’in bu sozleri SafvÂn ’ı sevindirdi:
“–Borcun bana Âittir. Senin adına ben oderim! Coluk cocuğuna da kendi coluk cocuğumla birlikte, sağ oldukları muddetce bakar, gecimlerini en guzel şekilde sağlarım!” dedi.
Bunun uzerine Umeyr, kılıcını iyice biledi ve zehirletti. SafvÂn da bineğini ve yolluğunu hazırlattı.
Umeyr yola cıktı. Uzun bir yolculuktan sonra Medîne ’ye gelip Mescid ’in kapısında durdu, devesini bağladı ve kılıcını kuşandı. Omer (r.a) onu gorunce:
“–Bu Allah duşmanı Umeyr ’dir! VallÂhi ancak şer icin gelmiştir! Aramızı bozan, Bedir gunu de Kureyşliler icin sayımızı tahmin eden o değil miydi?” dedikten sonra Allah Rasûlu ’nun yanına girdi:
“–YÂ Rasûlallah! Şu Allah duşmanı Umeyr kılıcını kuşanmış gelmiş!” dedi.
Efendimiz (s.a.v):
“–Onu benim yanıma gonder!” buyurdular. Omer (r.a) geri geldi. Onun boynundaki kılıcın kayışını sımsıkı tuttu. EnsÂr ’dan yanında bulunan kimselere de:
“–Rasûlullah ’ın yanına girip oturunuz ve kendisini bu habîsten koruyunuz! Cunku o, guvenilir bir kimse değildir!” dedi.
Efendimiz ise:
“–Ey Omer, onu serbest bırak! Sen de ey Umeyr, bana yaklaş!” buyurdular ve ardından Umeyr ’e nicin geldiğini sordular. Umeyr:
“–Esir aldığınız oğlum icin geldim! Onun hakkında ihsanda bulununuz!” dedi.
Allah Rasûlu (s.a.v):
“–Oyle ise şu kılıcın boynunda işi ne?!” diye sordular.
Umeyr:
“–Allah kılıcların belÂsını versin! Onların bize ne faydası oldu ki?” dedi.
Rasûlullah (s.a.v) tekrar:
“–Bana doğruyu soyle, sen buraya nicin geldin?” diye sordular.
Umeyr:
“–Ben, başka bir şey icin değil, sÂdece elinizde esir olan oğlum icin geldim!” dedi.
Efendimiz (s.a.v):
“–Senin Hıcr ’de SafvÂn ’a koştuğun şart ne idi?” diye sorunca, Umeyr korktu ve:
“–Ben ona ne şart koşmuşum ki?” dedi.
Rasûlullah (s.a.v), onların konuşmalarını kelimesi kelimesine nakledip:
“–Allah, yapacağın işle senin arana girdi, sana mÂnî oldu!” buyurdular.
Bunun uzerine Umeyr:
“–Ben şehÂdet ederim ki, Sen muhakkak Allah ’ın Rasûlu ’sun! YÂ Rasûlallah! Biz semÂdan gelen haber ve Sana inen vahiy husûsunda Sen ’i yalanlardık. Bu işte, benden ve SafvÂn ’dan başka kimsenin haberi yoktu. VallÂhi bunu Sana ancak Allah haber vermiştir! Beni İslÂm ’a hidÂyet eden ve buraya getiren Allah ’a hamd olsun!” dedikten sonra şehÂdet getirdi. Bunun uzerine Allah Rasûlu:
“–Kardeşinize dînini iyice anlatınız! Kendisine Kur ’Ân okuyup oğretiniz! Esîrini de serbest bırakınız!” buyurdular.
Allah Rasûlu ’nun buyruğu derhÂl yerine getirildi. Umeyr:
“–YÂ Rasûlallah! Ben, Allah ’ın nûrunu sondurmeye calışan ve muslumanlara şiddetle işkence yapan birisi idim. MusÂade edersen Mekke ’ye gidip Mekkeli muşrikleri Allah ’a, Rasûlu ’ne ve İslÂm ’a dÂvet edeyim! Umulur ki Allah onlara hidÂyet nasîb eder” dedi. Rasûlullah (s.a.v) de ona izin verdi.
Bu esnÂda SafvÂn bin Umeyye, olup bitenlerden habersiz, Mekkeli muşriklere:
“–Birkac gun icinde gelecek olan haberle sevineceksiniz. O size Bedr ’in acısını unutturacak!” diyor, gelen kÂfilelerden haber sorup duruyordu. NihÂyet bir suvÂrî ona Umeyr ’in musluman olduğunu bildirdi. Butun umitleri suya duştu. Yuzu gulmez oldu.
Umeyr bin Vehb (r.a), Mekke ’ye gelince insanları İslÂm ’a dÂvet etmeye koyuldu. Kendisiyle mucadele etmeye kalkanlara ise hadlerini bildirdi. Onun sÂyesinde bircok insan musluman oldu. Hz. Umeyr bir gun KÂbe ’nin yanında SafvÂn bin Umeyye ile karşılaştı ve ona:
“–Sen buyuklerimizden birisin! Bizim taşlara taptığımızı ve onlar icin kurbanlar kestiğimizi gormuyor musun? Bu mudur din? Ben şehÂdet ederim ki, Allah ’tan başka ilÂh yoktur! Muhammed de Allah ’ın kulu ve Rasûlu ’dur!” dedi. SafvÂn ona bir kelime bile soyleyemedi, oylece sustu kaldı.[1]
[1] Bkz. İbn-i HişÃ‚m, II, 306-309; VÂkıdî, I, 125-128; İbn-i Sa ’d, IV, 199-201; Heysemî, VIII, 284-286; İbn-i Hacer, el-İsÂbe, III, 36.
Kaynak: Dr. Murat Kaya, Mescid-i Nebevi'den 111 Hatıra, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan
Peygamberimiz Nasıl Bir İnsandır?