Araştırmacı-Yazar Fahri Sarrafoğlu, Sultan I. Ahmed'in Hz. Muhammed'in (sas) sandukası konması icin Medine'ye gonderdiği, 1. Dunya Savaşı sırasında Fahrettin Paşa'nın İstanbul'a geri gonderdiği Kevkeb-i Durri Elması'nın ilginc hikÂyesini anlatıyor.
Fahrettin Paşa'nın İstanbul'a gonderdiği hazine icinde bulunan Kevkeb-i Durri Elması'nın ilginc ozellikleri vardır.
Son derece dindar olan Sultan I. Ahmed, pek cok Osmanlı padişahı gibi Mekke ve Medine'de onemli onarımlar yaptırmış, Hz. Muhammed'in (sas) kabrine ve KÂbe'ye paha bicilmez hediyeler gondermiştir. Onlardan biri de Kevkeb-i Durri Elması'dır (İncilerin Yıldızı). Elmas, altın bir diskin ortasında dort sıra halinde duz kesimli elmaslarla cevrili, bombeli bir yuvanın ortasında yer alıyor, 52 karatlık.
Son derece sade ve etkileyici bir tasarıma sahip olan altın plaka, Sultan I. Ahmed tarafından yaptırılmış. Mihrap bicimindeki altın plakanın ust kısmında sulus hatla 'Şefaat ya Resulallah şefaat, Sultan Ahmed bin Mehmed Han' yazısı bulunuyor. Diskin alt kenarındaki yarım şemsenin icinde de 'Sultan Ahmed Han İbn Sultan Mehmed Han sene 1022 (1613)' yazılı. asırlar boyu Medine'de Hazreti Peygamber'in kabrinde asılı olan elmas, I. Dunya Savaşı sırasında Fahreddin Paşa tarafından Medine'den İstanbul'a gonderilen eserler arasında yer alıyor. Şah İsmail'in Maşrapası 1514'teki Caldıran Meydan Muharebesi ve Zaferi'nin ardından Yavuz Sultan Selim'in İstanbul'a getirdiği ganimetlerden biri.
Herat taşı adı verilen siyah bir taştan oyma tekniğiyle yapılan maşrapanın uzerindeki desenler altın kakma. Boyun etrafında yine altın kakma olarak, hatla 'es-Sultan el-Âdil el-KÂmil el-HÂdi el-Veli Ebu el-Muzaffer Şah İsmail Bahadur Han el-Safevî halledallahû teal mulkehu ve sultanehu' yazılı. Ejder şeklindeki gumuş kulpunda ise mine tekniğiyle yapılmış suslemeler var.
Elmasın Nûr Sûresi'nin 35. Âyetinden esinlenerek yapıldığı rivÂyet edilir.
"AllÂhu nûrus semÂvÂti vel ard (ardı), meselu nûrihî ke mişkÂtin fîh mısbÂhun, el mısbÂhu fî zucÂcetin, ez zucÂcetu ke enneh kevkebun durriyyun, yûkadu min şeceratin mubÂraketin zeytûnetin l şarkîyyetin ve l garbiyyetin, yekÂdu zeytuh yudîu ve lev lem temseshu nÂr (nÂrun), nûrun al nûr (nûrin), yehdîllÂhu li nûrihî men yeşÃ‚u, ve yadribullÂhul emsÂle lin nÂsi, vallÂhu bi kulli şey ’in alîm (alîmun)." (Nûr-35)
Allah goklerin ve yerin nurudur. O'nun nuru icinde bir kandil bulunan bir oyma hucre misalidir. Kandil, bir sırca icindedir. Bu sırca sanki inciden bir yıldızdır; ne doğuya, ne de batıya nisbet edilen mubarek bir zeytin ağacından tutuşturulur. Onun yağı hemen hemen ateş dokunmasa bile ışık verir; nur ustune nur! Allah, dilediğini kendi nuruna yoneltir ve insanlara bircok misaller verir. Allah, her şeyi bilendir. (Elmalılı Hamdi Yazır)
İslam ve İhsan