
İletişimin mektuplarla yapıldığı gecmiş zamanlarda Allah dostları uzaktaki talebelerinin manevi eğitimlerini gonderdikleri mektuplarla yapmışlar ve bu irşadlarını usul olarak uzun yıllar kullandıklarını elimize gecen kayıtlardan biliyoruz. MevlÂn HÂlid-i BağdÂdî Hazretleri ile Seyyid TÂh el-HakkÂrî Hazretleri arasında yapılan manevi mektuplaşmaları sizlerle paylaşıyoruz.MevlÂn HÂlid-i BağdÂdî Hazretleri bir defasında Seyyid TÂh el-HakkÂrî Hazretleri ’ne mektup gondermişti.
"DUA ETMENİZİ RİCA EDİYORUM"
“RahmÂn ve Rahîm olan AllÂh ’ın adıyla…
Kerîm ve nîmet sahibi Rabbimizin selÂmı ve rahmeti uzerinize olsun! Rabbim sizleri irfÂnından hisselendirsin ve ihsÂnıyla nîmetlendirsin! O lûtuf ve merhamet sahibidir.
Mektubunuzun gelmesiyle muşerref oldum. Talebinizin hÂsıl olması icin Rabbime niyazda bulundum. CenÂb-ı Hak ’tan bize ihsÂn etmesini, duÂmı kabûl buyurmasını ve istediğimiz şeyleri lûtfetmesini umid ediyorum. Sizin yuce şefkatinizden de aynı şekilde davranmanızı umuyorum.
Buradaki arkadaşlarımın hepsi sizin kurtuluşunuzu istiyorlar. Bilhassa efendim Seyyid AbdulkÂdir Berzencî ve Hacı MûsÂ, îman selÂmetleri icin zÂt-ı Âlînizden du etmenizi ric ederler. Sizler, hakîkaten merhamet ve ihsÂn ehlisiniz.
Ben de sizden ve fakih kardeşimiz AbdulkÂdir ’den, bu fakir, garip, mucrim ve mukedder kardeşinizin Hak yolunda muvaffak olması icin du etmenizi ric ediyorum! CenÂb-ı Hakk ’ın bizleri ve sizleri kendi rızÂsıyla meşgul etmesi, mÂsivÂdan gonlumuzu uzaklaştırması, dunyanın değersiz ve azıcık faydası yuzunden bizi, hicbir gozun gormediği, hicbir kulağın işitmediği, hic kimsenin hatır ve hayÂline gelmeyen Cennet nîmetlerinden mahrum bırakmaması icin du ediniz!”[1]
"AFET OLAN ŞOHRETTEN ŞİDDETLE SAKININIZ!"
MevlÂn HÂlid Hazretleri bir mektubunda da şoyle buyurur:“Kıymetli Seyyid TÂhÂ! Allah TeÂl ’nın emÂnında olunuz! Âfet olan şohretten şiddetle sakınınız! Talebelerin cok olması bir ucub hÂli meydana getirebilir. Bu hÂl, kişi icin buyuk bir iptil olur. Allah TeÂl sizi bu Âfetten muhÂfaza buyursun! Âmîn.
ZÂlim idarecilere meyletmenin oldurucu ve rûhu kurutan bir zehir olduğunu biliniz! Onlara yakın olmaktan, tatlı, idÂre edici ve iltifatlı dil kullanmaktan ve onların gozune girmek icin kendini kucuk duşurecek hareketler yapmaktan cok uzak durmak gerekir. İnşÃ‚allah zÂlim idarecilerle bir araya gelmezsiniz. DÂvet etseler bile icÂbet etmemelidir. Boyle bir dÂvete verilecek cevap şudur:
«–Biz derviş kimseleriz. Bizim işimiz, dunya ile irtibÂtı azaltmak, diğer taraftan da dînimize hizmet eden İslÂm pÂdişÃ‚hına du etmektir. Biz, sultanların meclislerindeki merÂsimlere uygun hareketleri bilmeyiz! Bu bakımdan bizi mÂzur gorunuz!»
Kıymetli Seyyid TÂhÂ! Sana soylediğim hususlara riÂyet et! Molla Mustafa Eşnevî ’ye de fakirin selÂmını soyle. Bu yazdıklarım onun icin de gecerlidir. Fitne olan yerden cok uzak durup, dîne hizmet edecek yerde bulunmak ve yerleşmek zarurîdir. Bizden bir şey gizli tutulmasın! Zira boyle bir davranış helÂke sebep olur!
Kulların en zayıfı HÂlid-i Nakşibendî Muceddidî”[2]
"BU HABERİNİZE COK SEVİNDİK"
MevlÂn HÂlid-i BağdÂdî Hazretleri, diğer bir mektubunda ise şoyle buyurmuştur:“Allah TeÂlÂ, kalbimin sevgilisi Seyyid TÂh ’yı fen ve bekā makamlarının nihÂyetine kavuşturmakla şereflendirsin! Bu fakire muhabbet ve ihlÂs bağı ile bağlılığınızı bildiren mektubunuz geldi. Yuksek Nakşibendiyye yoluna hizmet icin calıştığınız ve Kur ’Ân-ı Kerîm ’i, guzel bir usûl ile hatmetme haberinize cok sevindik. İhlÂslı olmak şartı ile insanlar, sizin vÂsıtanızla Allah TeÂl ’ya ibadet etmek, Peygamber Efendimiz ’in Sunnet-i Seniyye ’sine tÂbî olmak gibi her ne yaparlarsa onların kazandığı sevap kadar sizin de amel defterinize yazılacaktır.
«İslÂm ’da iyi bir cığır (sunnet-i hasene) acan kimseye, bunun sevÂbı vardır. O yolda yuruyenlerin sevÂbından da aynısı kendisine verilir. Fakat onların sevÂbından hicbir şey noksanlaşmaz…» (Muslim, ZekÂt, 69) hadîs-i şerîfi bu sozumuze acık bir delildir. Allah TeÂl ’nın selÂmı, rahmet ve bereketi uzerinize olsun!
Kulların en zayıfı HÂlid-i Nakşibendî.”[3]
MURİDLERİNİ MEKTUPLARLA İRŞAD ETTİLER
TÂha ’l-HakkÂrî Hazretleri muhim bir mesele olduğunda ustÂdı HÂlid-i BağdÂdî Hazretleri ’ne mektup yazmış, o da cevap gondermiştir. Gelip giden talebeler de eksik olmamıştır. Bu şekilde irtibatlarını devam ettirmişlerdir.
TÂha ’l-HakkÂrî Hazretleri de muridlerini ve halîfelerini dÂim mektuplarla irşÃ‚d etmiştir. Bunların birinde şoyle buyuruyor: “…Dervişlere karşı muhabbet, dunya ve Âhiret saÂdetinin sermÂyesidir.
Şu iki şeyi muhÂfaza etmek lÂzımdır:
Şerîat sahibi Peygamber -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- Efendimiz ’e tÂbî olmak,Kendisine tÂbî olunan ustÂda karşı muhabbet ve ihlÂs.
Bu ikisi olunca, her ne verirlerse nîmettir, bir şey vermezlerse de gam değildir; zira nasıl olsa sonunda vereceklerdir. Allah korusun, bu iki husustan birinde noksanlık olur da, bununla birlikte mÂnevî hÂller ve zevkler normal bir şekilde devam ederse, o hÂlleri hîle ve istidrÂc olarak bilmek, insanı harap edecek bir şey olarak gormek lÂzımdır. Doğru yol budur. Her işte muvaffak kılan CenÂb-ı Hak ’tır. SelÂm ve du ile.
Kulların en zayıfı Seyyid TÂh el-HÂlidî en-Nakşibendî.”[4]
TÂha ’l-HakkÂrî Hazretleri hicrî 1269 (m. 1853) senesinde HakkÂri ’nin Şemdinli ilcesi yakınlarındaki Nehrî ’de vefÂt etti. Kabri oradadır. Osmanlı devrinde 16.000 nufuslu şirin bir kasaba olan Nehrî, bugun Bağlar diye isimlendirilmektedir.
DİPNOTLAR
[1] Es‘ad SÂhib, Buğyetu ’l-VÂcid, s. 265-266, no: 97.
[2] Heyet, EvliyÂlar Ansiklopedisi, XI, 411.
[3] Heyet, EvliyÂlar Ansiklopedisi, XI, 412.
[4] El yazısı mektubun sûreti icin bkz. Abdurrahman Memiş, HÂlid-i BağdÂdî, s. 338.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altın Silsile, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan