
Deh ve zekÂ, coğu kez şahsî menfaatin hizmetinde calışır. İslÂm tarihinde ise, uc buyuk ferÂgat kahramanı vardır ki, yaptıkları fedÂkÂrlık aynı zamanda cok buyuk bir firÂset ve basîret numûnesi olmuştur.
İslÂm tarihinde ise, uc buyuk ferÂgat kahramanı:
Hazret-i Hasan, babası Hazret-i Ali ’den sonra beşinci halîfe idi. Karşısında ise Hazret-i MuÂviye hilÂfete talip olmaktaydı. Hazret-i Hasan, kan dokulmemesi ve muslumanlar arasında sulhu temin etmek icin MuÂviye ’ye mektup yazarak hilÂfetten ferÂgat etti. Yavuz Sultan Selim Han, İslÂm birliğini sağlamak ve İslÂm hilÂfetini kuvvetli bir şekilde deruhte etmek icin şark seferine cıktı. Safevîleri ve Memlûkleri mağlûp ederek, hilÂfeti hakkıyla temsile mazhar oldu. Bu sefer esnasında, İdris-i Bitlisî Hazretleri; başında bulunduğu aşîretlerle birlikte Yavuz Sultan Selim ’e, harp etmeden tÂbîliğini bildirdi. Kendi mustakil idaresinden ferÂgat ederek, İslÂm birliği idealine kuvvet oldu.Barbaros Hayreddin Paşa da Kuzey Afrika ’nın hÂkimi idi. O fedÂkÂr sultan, İslÂm birliğinin tesisi ve devamı icin butun ulkesini Kanunî Sultan Suleyman ’a bağışlayarak ona tÂbî oldu ve boylece Osmanlı ’nın «KaptÂn-ı Dery»lığını, Kuzey Afrika sultanlığına tercih etti. Bu fedÂkÂrlıklar sayesinde asırlarca muslumanlar, gunumuzde yaşanan zulum ve haksızlıklardan muhafaza oldular.
Oyle ki; muslumanların tevzî ettiği adÂlet ve merhametten, İspanya yahudileri bile istifÂde ettiler. Katolik zulmunden kacan yahudileri, Barbaros Hayreddin Paşa, gemilerle kurtardı. İstanbul ’a yerleştirdi. İstanbul halkı da, onlar zulmun pencesinden kurtulup geldiği icin kendilerine kucak actı. HÂlık ’ın nazarıyla mahlûkāta bakış tarzı prensibiyle hareket ederek imkÂnlarını onlarla da paylaştı. Onlara İslÂm ’ın nasıl ulvî ve merhamet kaynağı bir dîn-i Hak olduğunu sergilemiş oldu.
Kanunî Sultan Suleyman da firÂset sahibi bir sultan idi. Onun devrinde Avrupa ’da buyuk bir haclı gucu vardı: Fransa, İspanya ve Almanya…
Kanunî; Fransa ’ya kapitulÂsyonlar (ticÂrî imtiyazlar) vererek, onu diğerlerinden ayırdı ve himÂyesi altına aldı.
Almanya ’da Martin Luther ve taraftarlarını destekledi. Protestanlığın yayılmasıyla, Almanya ile İtalya ve İspanya gibi Katolik ulkelerin arasını ayırmış oldu. Papa ’nın Avrupa uzerindeki gucu azaldı.
Kanunî ’nin bu Âlemşumul siyasetiyle, haclı gucu parcalanmış oldu.
Asırlar sonra;
Takv ve ihlÂsın azalması neticesinde, bu firÂset kaybedilince, Osmanlı basîretsiz insanların elinde parcalandı. Devrimizde sahipsiz kalan muslumanlar Filistin ’den Arakan ’a, Suriye ’den Keşmir ’e dunyanın her koşesinde ağır zulumlere maruz kalmaktadır.
Bu hakikatlerin mefhûm-i muhÂlifinden anlaşılır ki;
Kişi ne kadar takvÂdan uzak olursa, o kadar ahmaklaşır. FirÂsetin zıddı, hamÂkattir. Bu hamÂkat; hikmetten mahrumiyettir, tercihlerinde Âhiretin dunyaya ustunluğunu idrÂk edememektir.
Gunumuzde hamÂkatin bir tezÂhuru de; isyankÂr, yabancı, nefsÂnî, cirkin ve gayr-i ahlÂkî ifadelerin yazılı olduğu tişortlerin, mÂnÂsı dahî duşunulmeden giyilmesidir. Aklı bertarÂf edip, birilerinin hazırladığı modalara koru korune kapılmaktır.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yuzakı Dergisi, Yıl: 2017 Ay: Kasım Sayı: 153
İslam ve İhsan