
Can, cananı tanıyıp ona ram olmak ve aşkıyla vuslata ermek icin yegane vesiledir. Burada canan asıl gaye durumundadır.Fuzûlî ’nin, yirmiye yakın eseri vardır. Bunlardan 134 beyitlik Enîsu ’l-Kalb adlı kasîdesi, Husn u Aşk ’ı, Sıhhat u Maraz ’ı, Su Ka­sîdesi, SÂkînÂmesi, Rind u ZÂhid ’i, Mektuplar ’ı, ŞikÂyetnÂme ’si ve Hadîkatu ’s-Sued ’sı meşhurdur. Fuzûlî ’nin hemen her eserinde Ehl-i Beyt muhabbetinin terennumu hÂkimdir.
OLMEDEN EVVEL OLENLER O, Âşık bir şÃ‚ir olarak:
CÂnı cÂnÂn dilemiş vermemek olmaz ey dil
Ne niz eyleyelum ol ne senindir ne benim
demiş ve “olmeden evvel olenler” kervanına katılmak sûretiyle dunya hayatını bir garip yolcu gibi yaşamıştır. Ayrıca bu hÂlini percinlemek icin:
CÂnı kim cÂnÂnı icin sevse cÂnÂnın sever
CÂnı icin kim ki cÂnÂnın sever cÂnın sever
beytini soylemiştir.
KENDİNDEN VE FÂNİ ALÂKALARDAN TAMAMEN SIYRILMIŞTI Gercekten de can, cÂnÂnı tanıyıp ona rÂm olmak ve aşkıyla vuslata ermek icin yegÂne vesîledir. Burada cÂnÂn asıl gÂye durumundadır. Ancak bunun aksine, bir kimse cÂnÂnını, kendi canına bir zevk ve saÂdet dolayısıyla severse, o zaman kendisini sevmiş ve cÂnÂnı da bir vÂsıta yapmış olur. Oysa cÂnÂn, bu canı aşıp fenÂ-fillÂh ve bekà-billÂh sırlarına erebilmek icin sevilir ki, bu sevdÂda can duşunulmez. Zira cana meyil, maddenin esiri olmak demektir. Bunun icindir ki asıl olan, cÂnÂn yolunda canın fed olmasıdır. Bu fed oluş, yani yokluk, gercek mÂnÂda ve ebedî olarak var olmaya bir vÂsıta ve nişÃ‚nedir ki Fuzûlî, bu munÂsebetle kendinden ve fÂnî alÂkalardan tamamen sıyrılarak şoyle demiştir:
MezÂrum uzere koyman mil, eğer kûyunda can versem,
Koyun bir sÂye duşsun ustume ol serv-kàmetten
BUYUK ŞÂİR FUZÛLÎ'NİN OLUMU İşte boylesine yuksek bir rûhî kemÂlin sahibi olmuş bulunan Fuzûlî, Bağdat ’ta 1563 yılında tÂûn hastalığına yakalanarak vefÂt etmiştir. Turbesi Kerbel ’dadır.
VefÂtına ebced hesÂbıyla “Gocdu Fuzûlî” (h. 963) kelimeleri ile tarih duşurulmuştur.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Âbide Şahsiyetleri ve Muesseseleriyle Osmanlı, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan